Eski özel harekât polisi Ayhan Çarkın, 1990’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlere ilişkin yürütülen soruşturmada, “dava arkadaşı” özel timcilerin yanı sıra bazı “sivil şahısların” adını da verdi.

Çarkın’ın itirafları ile eski Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin’in tutuklanmasına kadar uzayan soruşturmada yeni bilgiler gün yüzüne çıktı. Çarkın, ifadesinde, Şahin’in “60 kişilik bir ekip” oluşturduğunu ve bu ekipte Semih Sueri isimli sivilin de bulunduğunu belirtirken, “Semih Sueri’ye polis kimliği verildi. Şahıs, Şahin’in arkadaşı olan bir fabrikatörün oğluydu” dedi.

Çarkın, Sueri dışında iki sivile daha işaret ederek, “Dönemin Özel Harekât Daire Başkanlığı’nda görevli olan Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Özkan, Ahmet Demirel, Alper Tekdemir, Yusuf Yüksel isimli görevliler ile sivil şahıslar olan Butik İsmail lakaplı İsmail Turla, Semih Sueri, Ali Yıldırım (Sucu Ali) isimli şahısların bilgisine başvurulduğu takdirde ve ifadeleri alındığında daha geniş bilgilere ulaşılabilecektir” dedi.

Öte yandan Ayhan Çarkın’ın ifadesinde saydığı 6 özel harekât polisinden 3’ü yaklaşık 2 aydır yakalanamadı. Ayhan Akça, Ayhan Özkan ve Ahmet Demirel soruşturma kapsamında tutuklanırken, Sultangazi İlçe Emniyet Müdürü Yusuf Yüksel, polisler Alper Tekdemir ve Ziya Bandırmalıoğlu bulunamadı.

“ONLAR ÖNGÖRÜ VE DÜŞÜNCEYDİ”

Açıklamalarıyla tutuklama dalgası oluşturan eski Özel Harekat Polisi Ayhan Çarkın itirafları için, “Onlar öngörü ve düşünceydi” dedi.

Verdiği ifadelerle Susurluk sürecinde işlenen faili meçhul cinayetlerin çözülmesi için kamuoyunda ‘umut ışığı’ olarak algılanan eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın, verdiği son ifadelerle herkesi şaşırttı.

Çarkın, yeni açıklamalarıyla eski ifadelerinin ‘delil niteliğini’ zayıflatırken, yeni soruları da adeta yanıtsız bıraktı. Başbağlar, Gazi Mahallesi, Bolu-Sapanca-Düzce üçgeni ve Güneydoğu’daki faali meçhul cinayetlere yönelik itiraflarının sadece ‘öngörü’ olduğunu söyleyen Çarkın, Musa Anter, Cem Ersever, Vedat Aydın ve Bahtiyar Aydın gibi önemli cinayetler hakkındaysa bilgisi olmadığını savundu.

Çarkın, bir süre önce tehdit aldığı iddiasıyla olası suikaste karşı Sincan Cezaevi’ndeki üç kişilik L koğuşundan tek kişilik F tipi koğuşa alınmıştı. Susurluk davasında çeteye üye olmak suçundan 4 yıl ceza alan eski polis Çarkın, aktif görev yaparken “terörle mücadele” adı altında işlenen birçok cinayeti itiraf etmişti.

SAVCI İSTANBULİFADELERİNİ İSTEDİ

Birçok insana işkence yaptıklarını da söyleyen Çarkın, JİTEM’in de birçok katliama imza attığını belirtmişti. Başbağlar, Gazi Mahallesi, Bolu-Sapanca-Düzce üçgeni ve Güneydoğu’daki faali meçhul cinayetleri itiraf eden eski Özel Harekâtçı Çarkın hakkında Diyarbakır özel yetkili cumhuriyet savcıları soruşturma başlatmıştı. Diyarbakır Savcılığı, Çarkın’ın daha önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda verdiği ifade tutanaklarını istedi. Gönderilen tutanakları inceleyen savcılık, Çarkın’ın bölgedeki olaylarla ilgili ifadelerini yetersiz bularak Çarkın’ın yeniden ifadesinin alınmasını istedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatla alıp Diyarbakır’a gönderdiği ifadede ise herhangi bir itiraf yer almadı. Savcıların bölgede yaşanan cinayetlerle ilgili söylediklerine atıfta bulunarak sorduğu olaylara Çarkın, “Benim öngörümdür. Öyle olduğunu düşünüyorum” şeklinde yanıtlar verdi.

SÖYLEDİĞİ İSİMLER BİR BİR TUTUKLANDI

Susurluk sürecinde işlenen pek çok cinayetin perde arkasına ilişkin önemli açıklamalar yapan Çarkın, 1994 yılında Ankara’da işlenen Eski Altındağ Nüfus Müdürü Mecit Baskın, Sanatçı Yılmaz Erdoğan’ın amcası Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdoğan, tazminat davalarıyla ünlenen Avukat Yusuf Ekinci, avukat Faik Candan ve ANAP’lı Metin Vural cinayetlerine ilişkin önemli bilgiler vermişti. Çarkın, cinayetlerin o dönem Emniyet Özel Harekat Dairesi’nin başında bulunan İbrahim Şahin’in talimatıyla işlendiğini iddia etmişti. Bu ifadelerin ardından, dönemin özel harekat polisleri Ayhan Akça, Yusuf Yüksel, Ziya Bandırmalıoğlu, Seyfettin Lab, Önder Ulu veİbrahim Şahintutuklanmıştı.

KONUŞTUĞUMDA ZARAR GÖRECEĞİM

Ayhan Çarkın, Susurluk ve faili meçhul cinayetlere ilişkin şunları söylemişti:

1986’da Güneydoğu’ya ilk gönderilen 320 kişilik Özel Harekât grubu içindeydim. 1990’a kadar bölgede hepimiz kana bulaşmıştık. Pınarcık Köyü’nde 16’sı çocuk 30 kişi katledilmişti. Pınarcık katliamını provokasyon amaçlı JİTEM’in oluşturduğu gruplar yaptı. Başbağlar katliamı, Bilan kazası olayı, Jave köyleri... Aynı ekip yaptı bunları.

“Bİze Ömer Lütfü Topal’ın oğlunun bizim yok edilmemiz için bir trilyon para verildiği söylendi. Bunu ciddiye alsam, onlara hesap sorsam. Yarın bir gün böyle bir şey olsa ne olacak. Bu tezgahı düzenleyenler onu da öldürürler. Zarar göreceğimi biliyorum, artık yeter.”