Ayasofya'nın ibadete açılmasının ardından Ankara kulislerinde erken seçim iddiaları gündeme geldi.

Gazeteci Muharrem Sarıkaya, AKP kurmaylarıyla yaptığı erken seçim sohbetini köşesine taşıdı.

Gazeteci Muharrem Sarıkaya’nın, “Gazeteci Muharrem Sarıkaya” başlıklı yazısının bir bölümü şöyle:

Ayasofya’nın ibadete açılması bir süredir aklının bir kenarında seçim bulunan siyaset kulisini yeniden hareketlendirdi.

Yakın gelecekte yapılacak seçimin hazırlık adımları olarak değerlendiren sayısı Meclis’te oldukça fazlaydı.

Hatta bazı AK Partili vekillerin de seçim beklentisine girmesine yol açtığını da söyleyeyim…

Cumhurbaşkanı ile sıklıkla görüşen milletvekilleri ve parti yöneticileriyle yaptığım sohbetten çıkardığım sonuç şu ki Ayasofya adımı erken genel seçime yönelik değil…

Sadece bu konuda değil, başkaca atılan adımların da erken genel seçim ile anılmasından da rahatsızlar.

Çünkü erken seçim söylentisinin birçok olumsuz gelişmeyi de beraberinde getirdiğinin farkındalar.

ÖTEKİNİN BAKIŞI

Seçim değilse o zaman ardı sıra gelen ve dindar muhafazakâr kesimi hoşnut bırakan bu adımların gerekçesi nedir?

AK Parti’den ayrılan ve yeni parti kurma çabasında bulunan iki partinin yöneticileri dün konuya girme niyetinde değildi...

Onlar adımın AK Parti’den kopup kendilerine gelme eğilimi olan dindar mütedeyyin kesimi tutma çabası olarak okuyordu.

CHP ve MHP ise dikkat çekici şekilde bu konuda kendi içinde farklı bir bakışa sahip; bir kesimi iyi olduğunu düşünüyor, diğer bir kesim ise evrensel değerlerden kopup, içe kapanmanın adımı diye görüyor…

ENGELLERİ AŞABİLEN

AK Parti’deki bakışa gelirsem.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dün ifade ettiği gibi, “kararlı duruşun bir göstergesi” olarak meseleye yaklaşıyor.

Ayasofya konusunu, ezanın Türkçe okunması kararını iptal edip, Arapça okunmasını sağlayan Başbakan Adnan Menderes’in kararı ile eş değerde tutuyorlar.

Hatta bu dönemde olduğu için çok daha önemli buluyor.

Bir yıl önce böyle bir adımın atılmasından kaçınılırken, bu yıl neden böyle bir yola gidildi?

Buna verdikleri yanıt da “Koşullar bu dönem uygun oldu” cümlesinin ötesinde değil.

Dindar muhafazakar kesimin yüzyıldır aşamadığı, önünde engel gördüğü meseleleri ortadan kaldırmanın kararlılığı olarak meseleye bakıyorlar.

SEMBOLİK TARİHİ DEĞER

Sözlerinden çıkardığım şu ki AK Parti meseleye seçim yatırımı olarak bakmıyor veya yeni kurulan partilere taban kayışını engelleme çabası olarak da ele almıyor.

Dindar muhafazakâr kesim açısından sembolik tarihi değer olarak görülen meselenin önündeki engelin kaldırılması olarak değerlendiriyor.

Bu konuda adım atılabileceğini sadece Türkiye’ye değil, bütün dünyaya gösterildiğini ifade ediyor.

Haksız da değiller, sembolik tarihi değer açısından Ayasofya’ya bakıldığında sadece Türkiye değil, uluslararası Müslüman kesim açısından da önem ifade ediyor.

Ayrıca kendilerinin de vurguladığı gibi, dindar muhafazakar tabanın kopan iki partiye gitmesinin önüne set çekme çabası diye okumak da doğru olmaz.

Yazının tamamı burada.