Ekin KARACA / Bianet

Mahir Zorbey Demirkaya’yı dur ihtarına uymadığı gerekçesiyle öldüren polis memuru Murat Saylan hakkında savcılık 25 yıl hapis cezası istedi.

Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen duruşmada mahkeme heyeti, sanık avukatlarının savcı mütalaasına karşı yazılı savunma talebini kabul ederek karar için duruşmayı 25 Nisan 2013 saat 14.30’a erteledi.

Duruşma hakkında bianet’e bilgi veren Demirkaya Ailesi’nin avukatı Bülent Tokuçoğlu, savcının İstanbul Adli Kurumu 1. İhtisas Dairesi’nin silahın hedef gözeterek bilinçli şekilde ateşlendiği yönündeki kararını göz önünde bulundurduğunu ve bu nedenle 25 yıl hapisle cezalandırılmasını talep ettiğini söyledi. Polis memuru Saylan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyordu.

“ADLİ TIP RAPORU ETKİLİ OLDU”

Avukat Tokuçoğlu, savcının mütalaasında bu olayda Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun (PVSK) gerekçe gösterilemeyeceğini belirterek Adli Tıp Kurumu raporunu hatırlattığını söyledi.

Tokuçoğlu, bir yılı aşkın süre süren yargı sürecini şöyle özetledi:

“Olaydan sonra polisi kurtarmak amacıyla serbest bırakmışlardı. Ancak savcılık olay yerindeki kameraların görüntülerini topladı ve dur ihtarından sonra toplamda beş atış yapıldığını, üçüncü atıştan sonraki atışların polis tarafından yerden kalkarak kasten atıldığını tespit etti.

“Bunun üstüne 6 Mart’ta tutuklama kararı verildi. Daha sonra Mayıs başında ilk celsede mahkeme “tutuksuz yargılama esastır” diyerek suç vasfının değişmesi ihtimalini göz önünde bulundurarak tahliye kararı verdi. Biz buna itiraz ettik ve polisin kasten öldürdüğüne ilişkin bilimsel bir mütalaa aldık. Aldığımız bilimsel mütalaayı mahkemeye sunduk ve Adli Tıp Kurumu’na dosyanın gönderilmesini istedik.

“İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu, mevcut deliller çerçevesinde Mahir Zorbey’in polisin ayağının kayması sonucu yanlışlıkla ateşlenen silah nedeniyle ölmesinin mümkün olmadığını söyledi ve 1,85 boyunda bir insanın kafasına kurşun isabet etmesinde kasıt olduğunu, kamera kayıtlarıyla durumun sabit olduğunu belirledi.

“Polisin dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermediğini, kasıtla insan öldürmeye yönelik davranışta bulunduğu belirtildi.”

“SÖZ KONUSU POLİSSE EVRENSEL HUKUKU HATIRLIYORLAR”

Avukat Tokuçoğlu savcı mütalaasına karşın sanık polis memuru Murat Saylan’ın bir hafta sonraki duruşmaya kadar tutuksuz kalacak olmasını da şu sözlerle değerlendiriyor:

“Ağır bir ceza istendiği için polisin tutuklanması gerektiğini söylememize rağmen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) tutuksuz yargılamanın esas olduğu belirtilerek önümüzdeki duruşmaya kadar tutuksuzluğunun devamına karar verildi.

“Kamu görevlilerinin bir yargılama sırasında altı ay tutuklu kalması söz konusu olursa kamu görevlisi olamama ve kazanılmış haklarından mahrum kalabilirler. Bu polisin de emekliliğine altı aylık süre kalmış. O yüzden mahkeme kendisini tutuksuz yargılayarak bazı haklarından mahrum kalmamasını da düşünüyor.

“Oysa burada polis değil normal bir vatandaş olsa yedi yıl ve üzerindeki bir suçlamaya ilişkin tutuklamayı tedbir olarak zaten uyguluyorlar. Dikkatsizlik ve tedbirsizlik nedeniyle meydana gelen trafik kazalarında bile tutuklamayı tedbir olarak uygulayan mahkemeler nedense söz konusu polis olunca, AİHS ve evrensel hukuku hatırlıyorlar ve tutuksuz yargılama esastır diyorlar.

“EMSAL OLUR”

Avukat Bülent Tokuçoğlu’na daha önce de benzer kararlar verilmesine karşın ilerleyen süreçlerde verilen kararlarda üst mahkemeler tarafından değişikliğe gidildiğini hatırlatıyoruz…

“Yine polis tarafından öldürülen Baran Tursun’un babası Mehmet Tursun’la konuştuk. O da gelişmeleri memnuniyetle karşıladı. Yargıtay’daki davalar da dahil bu gibi polis kurşunuyla ölen insanların davaları için emsal teşkil edeceğini söyledi.

“Biz delillerin karartılmasını engellemek amacıyla öncelikle bilimsel mütalaa aldık. Yani savunma makamı olarak bilimsel deliller topladık. Bu bilimsel mütalaayı Mahkeme’ye sunduk. Mütalaa, delillerin hangi koşullarda nasıl toplandığını da gösterdiğinden dolayı bir yol gösterici yan delil oldu. Yan delil esas delil elde etmemize yani İstanbul Adli Tıp Kurumu raporuna da dayanak oldu. Dolayısıyla artık ceza davalarında bu yöntemin uygulanmasında yarar var.”

NE OLMUŞTU?

Demirkaya, 4 Mart 2012’de Aydın'da "Yaşı küçük çocuğu alıkoyduğu" iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra asker kaçağı olduğu gerekçesiyle hakkında kesinleşmiş 10 ay ceza olduğu anlaşılmıştı.

Bunun üstüne cezaevine götürüleceği sırada annesini gören ve sarılmak istediğini söyleyen Demirkaya, kelepçeleri açıldıktan sonra kaçmaya başlamış ve polis memuru Murat Salyam tarafından başından vurulmuştu.

Saylam, olay sonrası ayağının kaydığını ve Demirkaya’yı yanlışlıkla öldürdüğünü söylemiş ve mahkeme tarafından serbest bırakılmıştı.

Ancak savcılığın karara itiraz ederek bir üst mahkemeye gitmesi üstüne Saylam tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.

“Olası kast ile insan öldürmek” suçlamasıyla 25 yıl hapis istemiyle yargılanan polis memuru Murat Saylam 10 Mayıs 2012’de çıkarıldığı ilk duruşmada savcının tutukluluğun devam etmesi talebine karşın “Suç vasfının değişme ihtimali” gerekçe gösterilerek serbest bırakılmıştı.

Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu’ndan 1 Nisan 2013’te mahkemeye gönderilen raporda, “Atışların düşme sırasında dengenin bozulması ve düşme sonrası kontrolsüz olarak silahın kendiliğinden ateş almasının mümkün olmadığı, en az iki kez tetiğe kuvvet uygulamış olduğu oybirliğiyle mütalaa olunur” denilmişti.