Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 'sorunlu şahıs' olarak değerlendirdiği pozitivizmin ve sosyolojinin kurucusu olarak kabul edilen Auguste Comte, 'nedensellik ilişkisini' öne süren isimdi.
Erdoğan, ‘sosyolojinin kurucusu’ olarak kabul edilen Comte ile ilgili olarak şunları söylemişti:

“Burada şu tespiti de yapmak durumundayız. Kimi şarkiyatçıların şimdiye kadar hiçbir ülkede, hiçbir insanın Mukaddime gibi bir eser çıkarmamıştır diye tabir ettikleri İbn-i Haldun’un eserleri hak ettiği değeri görememiştir. En basitinden Auguste Comte gibi sorunlu şahısların fikirleri kabul görürken, İbn-i Haldun adeta mahkûm edilmiştir."

Erdoğan'ın "Sorunlu şahıs" dediği Auguste Comte, 19. Yüzyıl'da ortaya çıkan pozitivizm akımının öncü felsefecilerinden. Pozitivizmin kurucusu olduğu gibi, sosyolojinin de kurucusu olarak kabul edilen Comte, sadece olguları ve olgular arasındaki ilişkileri araştırmayı savunur. Ona göre, toplumun yeniden düzenlenmesinde kullanılacak bilgi de gözlem ve deneylere dayanan bilgidir. Comte, toplumu bu bilgi ile yeniden düzenlemeyi amaçladı.

"DEVRİMLER ÖNLENEBİLİR" TEZİ

‘Fransız Devrimi’ sürecini yaşayan Comte toplumsal olaylarda nedensellik yasası düşüncesini ortaya attı. Comte yaşadığı çatışmalı dönemde Katolik Kilisesi’ne ve kralcı yönetime karşı çıktı. 1829 verdiği konferanslar daha sora 6 cilt olarak ‘olgusal felsefe dersleri’ başlığı ile yayınlandı. 1830–48 yılları arasında her yıl programlı olarak işçilere dersler verdi. Bu dersler: ‘Temel astronomi kursu’ adı altında verildi. Politeknikte matematik öğretmeye başladı.

Comte fizik olaylar gibi kesin neden-sonuç bağıntılarıyla gerçekleştiğini savunarak, bir kez temel nedenler bulunur ve değiştirilirse, devrimlerin de önlenebileceğini ileri sürdü. Ancak, bir dönem sonra, özellikle de fizikte, atom-altı hareket biçimleri keşfedilince, eski itibarlı yerini kaybetti.

Auguste Comte toplumların diyalektiğini göz önünde tutan Engels, tarafından şöyle eleştirilmişti:

“Hareket halindeki maddeyi gözden geçirirken dikkatimize çarpan ilk şey, ayrı cisimlerin kendi hareketlerinin karşılıklı bağlantısı, bunların birbirleriyle belirlenmeleridir. Ama belirli bir hareketi bir başkasının izlediğini bulmakla kalmayız, hareketin doğada meydana gelmesini sağlayan koşulları meydana getirerek belirli bir hareketi sağlayabildiğimizi, hatta doğada hiç bulunmayan hareketleri de (sanayi), hiç değilse başka bir biçimde meydana getirebildiğimizi, bu hareketlere önceden saptanmış bir yönü ve yaygınlığı verebildiğimizi de görürüz. Bu yoldan, insanların faaliyeti ile nedensellik fikri, bir hareketin başka bir hareketin nedeni olduğu fikri kurulur."