Asrın Hukuk Bürosu avukatları, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan müvekkilleri PKK Lideri Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın, aile yasağına dair verilen son disiplin cezasına ilişkin 17 Ocak 2020 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulundu.

Avukatlar, müvekkillerinin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ifade ederek, ihlalleri açıklanan hakların tespit edilmesini talep etti.

Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkının engellendiğine vurgu yapılan başvuruda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) mahkemeye etkili erişim hakkını, “hukukun üstünlüğü” ilkesinin temel unsurlarından biri olarak kabul ettiğine dikkat çekildi.

Başvuruda, “AİHM, mahkemeye başvuru konusunda tutarlı bir sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada açık, pratik ve etkili fırsatlara sahip olmasını gerektirdiğini ifade etmektedir. Bu sebeple hukuki belirsizliklerin ya da uygulamadaki belirsizliklerin tarafların mahkemeye erişimine zarar verdiği durumlarda bu hakkın ihlal edildiğine karar verilmektedir. Mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hâle getiren uygulamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir” denildi.

ÜÇER AYLIK DİSİPLİN CEZALARI

İmralı Cezaevi’ndeki müvekkillerine son 15 ay içerisinde sistematik olarak 3'er aylık ziyaretçi yasaklaması biçiminde disiplin cezasının verildiği belirtilen başvuruda, verilen bir cezanın üç ay süreyle uygulandığı, yaptırım süresinin bitimine doğru yeni bir disiplin cezasının uygulanmasına geçildiğine işaret edildi.

Aynı başvurucuların, aynı disiplin cezasına 15 ay içerisinde beşinci kez maruz bırakıldığı belirtilen başvuruda, “Başvuru konusu son disiplin cezası, bu sürecin son halkasıdır. Bu cezaların tamamında avukatların disiplin dosyasına erişme talepleri ret edilmiş, disiplin yargılamasının dışında tutulmuşlardır. Uygulanan beş disiplin cezası da aynı gerekçeyle açılmış, aynı yaptırıma bağlanmış, aynı biçimde başvurucu vekillerinden gizlenerek yürütülmüş, aynı sınırlamalara tabi kılınmıştır” ifadelerine yer verildi.

‘NEGATİF MÜDAHALE SÖZ KONUSU’

MA’dan Ferhat Çelik’in haberine göre, başvurunun devamında, şu ifadelere yer verildi:

“Disiplin cezasının başvurucu vekillerine tebliğ edilmemesi, cezaya karşı hukuksal başvuru süreleri içerisinde avukatların başvurucularla görüşme taleplerinin ret edilmesi, haberdar oldukları tarihten itibaren avukatların disiplin dosyasından örnek taleplerinin hakimlik kararıyla ret edilmesi; her üç uygulamada bir bütün olarak başvurucuların maruz kaldıkları isnat karşısında mahkemeye etkili, açık ve pratik başvuru imkanlarını ortadan kaldırmıştır. Dolayısıyla başvurucuların mahkemeye erişim haklarına negatif bir müdahale söz konusudur.”

‘HUKUKİLİK’ ŞARTI

Avukatlardan disiplin dosyasının gizlenmesi ve avukatların dosyaya erişim hakkının engellenmesinin “hukukilik” şartını taşımadığı belirten başvuruda, hakimlikçe sayılan gerekçelerin de meşru amaç kriterini karşılamadığı kaydedildi.

Başvuruda ayrıca, benzer biçimde sınırlama, başvurucuların disiplin yargılama prosedürünün tamamında hukuki yardım alma haklarını askıya almadığına vurgu yapıldı.

ADİL YARGILANMA HAKKI

Başvuruculardan Abdullah Öcalan’ın 7 Ağustos 2019 tarihinden beri avukatlarıyla görüştürülmediğine dikkat çekilen başvuruda, diğer başvurucuların ise İmralı Cezaevi’ne getirildikleri tarihten itibaren hiç bir avukat görüşmesi yapmalarına izin verilmediği hatırlatıldı.

Bu süre içerisinde başvurucular ile avukatlarının görüştürülmesini yasaklayan herhangi bir hakimlik kararı bulunmadığı ifade edilen başvurunun devamında, şunlara yer verildi:

“Başvurucuları karadan ayrı, deniz ortasında bir cezaevinde tutarak olağan cezaevi erişim olanaklarının dışında bırakan da yine hükümettir. Dolayısıyla ulaşım engeli bir gerekçe olarak sunulamayacaktır. Avukatların başvurucular ile görüşebilmeleri, hükümetin pozitif yükümlülüklerinden biridir. Ancak hükümet tavrının bundan da öte negatif engelleme tutumu yönünde olduğunu gösteren daha fazla gösterge mevcuttur. Savcılığın ve hakimliğin başvurucuya ilişkin karar ve dosyalarını yasal dayanak olmaksızın avukat erişimine kapatması yargı dosyalarının aleniyeti ilkesinin, avukatın başvurucuyla iletişime geçmesinin engellenmesi ve bu doğrultuda gerekli savunma işlemlerini gerçekleştirmekten alıkonma durumu, savunma hakkı kapsamında adil yargılanma ilkesinin ihlali sonucunu doğurmaktadır.”

‘SİYASİ GÖRÜŞ NEDENİYLE FARKLI MUAMELE’

Başvurucuların sözleşme ile güvence altına alınan mahkemeye erişim ve avukatları ile görüşme hakkının sağlanmasına ilişkin taleplerin, iç hukukta gerçekleştirecek etkili bir mekanizmanın bulunmadığına dikkat çekilen başvuruda, başvurucular adına yasalarda düzenlenen yargı mercilerine başvurulmuş olmasına rağmen sonuç alınamadığı ifade edildi.

Başvurucuların etnik kökenleri ve siyasi görüşleri nedeniyle farklı muameleye tabi tutulduklarını belirtilen başvuruda, “İmralı Cezaevi’ndeki mahpusların tamamını oluşturan dört başvurucu açısından, diğer cezaevlerinde rastlanmayan türden haksız ve özel bir kısıtlılık hali yaratmaktadır. Uygulamanın son 15 ayın tamamını kapsayan ve tüm disiplin cezalarında karara dönüştürülen bir kısıtlama haline gelmesi, yani sistematik ve total bir engelleme halini alması, kısıtlamayı orantısız, ölçüsüz ve demokratik bir toplumda gerekli olmayan bir müdahale haline getirmektedir” ifadelerine yer verilerek, ihlalleri açıklanan hakların tespit edilmesi talep edildi.