HAKKI ÖZDAL / RADİKAL

AİHM’nin Ermenistanlı vicdani retçi Vahan Bayatyan’la ilgili kararı ve Yunus Erçep davasında Türkiye’yi ilk kez düşünce ve inanç hürriyetine dair 9. maddeden mahkûm etmesi, bu konuda bir ‘düzenleme’yi kaçınılmaz hale getiriyor. Bu açıdan tartışmalar yeni yılda da sürecek belli ki. Peki kim bu retçiler? Uzunca bir süre genel algı, askerden kaçmayı iş edinmiş, ‘marjinal’ insanlar oldukları yönündeydi. Karşımızda bu algıyı sarsacak pek çok retçi var şimdi… Vicdani ret tabusu yıkıldıkça daha görünür hale geliyorlar.

37 yaşındaki Şendoğan Yazıcı da onlardan biri. 3 ve 8 yaşlarında iki çocuk babası olan yazıcı 15 yıldır grafik tasarımcı olarak çalışıyor ve artık kendi işinin patronu. Ve 26 Haziran 2010’dan beri ‘vicdani retçi’. Mutlu ve geleceğe umutla bakan bir aile tablosunun içinde, ‘marjinal’ gibi görünse de onun son derece olağan bir tutum olarak benimsediği bir ‘duruş’ vicdani ret… “Hiçbir sorunum yok. Kendi işimde çalışıyorum. Zaten yoklama kaçağıydım ve sorun yaşamadan yıllarca kaçabilirdim. Ama dindar bir Müslüman olan Enver Aydemir’in vicdani reddinden ve sonrasında yaşadığı zulümden çok etkilendim. O da 2 çocuk babasıydı ve bana orada dank etti” diyor. Tipik bir ‘bedelli yolu gözleyen’ pozisyonunda. ‘Bedel’i karşılayacak maddi durumu da var. Ama o çok net: “Devlet benim için var ve benim zamanımı ya da paramı askerlik gerekçesiyle çalamaz. 1 gün, 1 saat bile olsa zamanımı, 1 lira bile olsa paramı askerliğe harcamayacağım” diyor.