Cumhuriyet gazetesi yazarı Zafer Arapkirli "Hani, Mehmet Ağar’ın, efsane Cumhuriyet yazarı, yiğit devrimci rahmetli Uğur Mumcu’nun eşi Sayın Güldal Mumcu’ya söylediği o tarihi söz var ya: 'Bir tuğlayı sökersek, bütün duvar çöker...' sözü. Bugün o 'duvar' olayında yeni ve beklenmedik bir şey yaşıyoruz. Artık, o duvardan (devletin kirli-karanlık-zehirli-ölümcül işler yapma enstrümanlarını kastediyorum) bir tuğla sökmeye gerek kalmıyor. Bizatihi, duvarın tuğlaları birbirlerini sökmeye, yıkmaya, deşifre etmeye, fâş etmeye, açığa düşürmeye başladılar" düşüncesini dile getirdi. 

Arapkirli, organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in, "'Geldiler bana (Korkut Eken’i kastediyor) ‘Kıbrıs’ı Rumlara satmak isteyen bir adam var’ dediler (Gazeteci Kutlu Adalı). Onun öldürülmesi gerektiğini söylediler. Kardeşimi görevlendirdim. Ama sonra o adamın kanını dökmek bize nasip olmadı (gururla anlatıyor)..." ifadelerini hatırlattı.  

Arapkirli'nin, 'Korku iklimi' başlığıyla yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:  

"Bugüne kadar hiç bu kadar açık bir itiraf duymamıştık bu 'düzeyde'.

Tam da şunu diyor: 'Devlet kendi göremeyeceği pis bir işi bize ihale etti. Bir nevi taşeronluk üstlendik.'

Kim bilir bu tür 'taşeronluk' faaliyeti neticesinde ne Adalı’lar, ne Mumcu’lar, ne Kışlalı’lar, ne Üçok’lar, ne Hablemitoğlu’lar, ne Tütengil’ler, ne İpekçi’ler, ne Karafakioğlu’lar, ne Cemil Kırbayır’lar, ne Savaş Buldan’lar katledildi? Yüzlerce binlerce 'Cumartesi Anası, Cumartesi Babası, bacısı, kardeşi, evladı, eşi' yaratıldı...

Bu büyük vicdan suçunun, insanlık suçunun ve demokrasi ayıbının temizlenmesi, katledilen o insanlar üzerinden toplumda yaratılmaya çalışılan o 'Korku İklimi' için kullanılan enstrümanlar konuştukça bunları daha iyi öğreneceğiz.

Ama siyasetin, en korkuncu da yönetenlerin, bu korku ikliminden medet ummaya devam ettiklerini dehşet içinde izlemekteyiz."