Cumartesi Anneleri'nin kaybedilenler için 'adalet' eyleminin 314. haftasında 1 Nisan 1996 yılında gözaltına alınarak kaybedilen Talat Türkoğlu'nun akıbeti soruldu.

İSTANBUL Ayhan Çarkın'ın isimlerini saydığı ve kayıpların sorumlusu olarak dava dosyalarında adları geçen Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Doğan Güreş, Tansu Çiller'den hesap sorulmasını isteyen kayıp yakınları, "Milli Güvenlik Kurulu arşivlerinin açın, gizli belgeleri açıklayın. Kayıplarımızın sorumlularına, emir vericilerine ve karar uygulayıcılarına dokunun!" çağrısında bulundu.

Faili meçhul cinayetlerin ve gözaltında kayıpların aydınlatılması ve sorumluların yargılanması talebiyle adalet arayışlarını sürdüren Cumartesi Anneleri, 314. haftada da yoğun yağmura rağmen Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. "Failler belli kayıplar nerede?" pankartı açan kayıp yakınlarının elinde yine kayıpların fotoğrafları ve karanfiller yer aldı. Sessizce oturma eyleminde bulunan Cumartesi Anneleri'nin bu haftaki eyleminde 1 Nisan 1996'da annesini ziyaret için gittiği Edirne'den İstanbul'a dönerken gözaltına alınıp kaybedilen ve 15 yıldır kayıp olan Talat Türkoğlu'nun hikayesi ele alındı.

'BİR DAHA NEWALA KASABALAR OLMASIN'

Oturma eyleminde ilk olarak 1995'de kaybedilen Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun konuştu. Konuşmasını Kürtçe ve Türkçe yapan Tosun, Kasaplar Deresi'ne gittiğini ve orada yürürken ayak bastığı her toprağın altında acaba kimin kemikleri var diye düşündüğünü anlattı. Toprağa her ayak bastığı zaman içinin parçalandığını söyleyen Tosun, "Kasaplar Deresi'nde yüzlerce kişi aynı anda yürüdük. Bir yandan içim parçalanıyordu ama bir yandan da yüzlerce kişi kayıplara sahip çıktığı için mutluydum. O insanlar alınıp kaybedildiği zaman kimse sahip çıkamamıştı aileleri bile sahip çıkamıyordu. Çünkü onlarda kaybediliyordu" diye konuştu. Konuşmasının sonunda devlete seslenen Tosun, "Artık yüzleşme zamanı. Bizim kayıplarımızın mezar taşları yok. Bu ailelere mezar taşları gösterin. Biz vazgeçmeyeceğiz. Bir daha Newala Kasabalar olmasın" dedi.

'DEVLET KIYMA MAKİNESİNE DÖNÜŞMÜŞ'

Daha sonra söz alan Türkoğlu'nun kız kardeşi Münübe Türkoğlu, Türkiye'nin kayıplarla 1980'lerle, kendi ailesinin ise 1990'larda tanıştığını anlattı. Ağabeyi Talat Türkoğlu'nun, Edirne'den İstanbul'a dönerken gözaltına alındıktan sonra kaybedildiğini ifade eden Türkoğlu, dönemin DGM savcılarından, dönemin devlet yöneticilerine kadar kardeşi Talat Türkoğlu'nun akıbetini sorduklarını ancak bugüne kadar hiçbir yanıt alamadıklarını söyledi. AİHM'de açtıkları davada Türkiye'nin mahkûm edildiği bilgisini de paylaşan Münübe Türkoğlu, "Devlet kıyma makinesine dönüşmüş. Kendi düşüncesine uymayan herkesi yok ediyor. Kaybedilenle bu topraklar kaybedildi. Biz de onları bu topraklarda arayacağız" diye konuştu. Türkoğlu konuşmasının sonunda, Edirne'deki sivil polislerin evlerine gelerek "Talat Türkoğlu'ndan haber var mı?" şeklinde sorular sorarak kendilerini rahatsız ettiklerini ifade ederek, Talat Türkoğlu'nun dava dosyasının Ergenekon davası ile birleştirilmesini istedi.

Bu haftanın basın metni ise Oyuncu Nur Sürer tarafından okundu. Eski özel harekâtçı Ayhan Çarkın'ın yapmış olduğu itirafları hatırlatarak, "Talat Türkoğlu'nun kaybedilmesinde adı geçen Komiser Mustafa Karagöz, Ersan ve Ahmet isimli polislerin yargılanmasını istiyoruz. Dönemin başbakanı Mesut Yılmaz, İçişleri Bakanı Ülkü Güney, Adalet Bakanı Mehmet Ağar, Edirne valileri Koru Ergin ve Mehmet Cansever'in yargılanmalarını istiyoruz. Ayhan Çarkın'ın isimlerini saydığı ve kayıplarımızın sorumlusu olarak dava dosyalarında adları geçen Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Doğan Güreş, Tansu Çiller'e dokunun. Milli Güvenlik Kurulu arşivlerini açın ve gizli belgeleri açıklayın. Kayıplarımızın sorumlularına, emir vericilerine ve karar uygulayıcılarına dokunun! Evlatlarımızı devletin gücü ve desteği ile kaybedenlere dokunan. Failleri korumaktan vazgeçin, hukuku işletin" dedi.

Sürer konuşmasının ardından basın açıklamasına son veren Cumartesi Anneleri, Taksim Gezi Parkı'nda bulunan Demokratik Çözüm Çadırı'na destek ziyaretinde bulundu.

YÜKSEKOVA HABER