Sosyal medyanın popülerleşmesi ve kadın hareketinin yükselişiyle birlikte Türkiye’de aile içi şiddet giderek daha fazla görünür oluyor.

Ne var ki konu ebeveynlik olduğunda, yaramaz çocuklar için geleneksel bir ceza yöntemi olarak kullanılan “annenin terliği” pek gündeme gelmiyor.

Hatta bir annenin çocuğunu terlikle dövmesi fikri Türkiye’deki pek çok kişi için hâlâ meşru ve hatta eğlenceli bir disiplin şekli gibi görünüyor. Elbette herkes aynı fikirde değil.

2016 yılında, 38 yaşındaki Hasan Güzel’in annesi hakkında polise şikâyette bulunmasıyla açılan dava bunu ulusal tartışma konusu haline getirdi. Şenay Güzel, bir tartışma sırasında oğluna plastik terlik fırlatmakla suçlandı. Güzel’in beş yıla kadar hapis cezasına tabi olan “kasten hafif yaralanmaya neden olmaya çalışma” suçunu işlediği söylenildi.

İnside Turkey’den Defne Sarıöz’ün haberine göre, beraat eden Şenay, “Çocuklarına terlik fırlatmayan anne yoktur” dedi. Davanın düşmesinin ardından konuşan Şenay’ın avukatı, terliğin Türkiyeli anneler için “vazgeçilmez bir unsur” olduğunu söyledi.

Dava, Türkiye’de tebessüm yarattı. Zira daha önce de geçmişte popüler bir TV dizisi olan Sıdıka’da, ana karakterin annesi kızını sürekli terlikle tehdit ediyordu. Bu konuyla ilgili konuştuğumuz insanların çoğu konu açıldığında gülmekten kendini alamadı.

İstanbul Beylikdüzü’nde yaşayan ve şimdi geçimini bungalov inşa etmekten kazanan 42 yaşındaki eski anarşist, siyasi aktivist Özdemir Çeker, Inside Turkey‘e muhtemelen böyle bir cezayı hak ettiğini söyledi.

Çeker “Ben zor bir çocuktum. [Annemin] başka seçeneği yoktu,” diyor. Kendisine terlik atıldığında herhangi bir bozulma veya korku hissedip hissetmediğini sorduğumuzda Çeker gülmeye devam ediyor ve “Hayır, annemden asla korkmadım,” diyor.

Bilgilerinin gizli kalmasını isteyen, Ankara’da memurluk yapan 31 yaşındaki Kemal’e göre annesi için terlik son çareydi.

“Örneğin bana tokat atabilirdi ama bunun yerine bir uyarı gibi terliği kullanırdı,” diyor ve ekliyor, “Terlik acıtmaz. Demek istediğim, çocuklarını hortumla döven psikopat anneler de var ama annem yumuşak kalpliydi.”

Bu yazı için görüşülen erkeklerin çoğu bu olayları neredeyse sevgiyle hatırlarken; kadınlarda daha travmatik anılar uyandırıyor.

İstanbul’da soyadını vermek istemeyen 37 yaşındaki doktora öğrencisi Cemre, “Çocuğum olsaydı asla böyle bir şey yapmazdım. Bu şiddettir,” diyor.

Cemre de diğerleri gibi kızgın bir annenin son çare olarak terliği kullandığını, ama çocukken annesinin kendisine vurduğu için pişmanlık duyup duymadığını merak ettiğini söylüyor. 38 yaşındaki tıbbi asistan Rabia Can, “Elle vurulmak çok daha antipatikti,” diyor. “Terlik bir araç gibiydi, bu yüzden daha az rahatsız ediciydi. Elin sıcaklık ve sevgi göstermesi gerekiyor, bu yüzden şiddet için kullanıldığında duygusal olarak acı veriyor.”

28 yaşındaki editör Yaprak Akbaba için, bu bir iktidar meselesi. “Kim evde kalıyor ve çocuklara hükmediyor? Kadın. Ve kadın ne yapıyor? Ataerkil sistemi uyguluyor ve çocuğunu bastırıyor.”

Görüşülen kadınların çoğu, annelerinin terliklerini ayrıntılı olarak hatırlayabiliyordu, Akbaba’nın hatırladığı terlik siyah plastikti, üstünde elmas desen vardı. Çocukken farklı türlerde aile içi şiddete maruz kaldığını, televizyon programlarında ve filmlerde terlikle ilgili şakaların kendisini rahatsız ettiğini söyledi.

Akbaba, “Benim için bu, 1970’lerden beri Türk filmlerinde rol alan ‘Tecavüzcü Coşkun’u bir komedi unsuru olarak kullanmakla aynı şey. Anne terliği tehlikelidir. Çocuklara yönelik şiddeti haklı çıkarıyor ve erkeği taklit ederek annenin çocuk üzerindeki gücünü pekiştiriyor,” diyor. Tanınmış feminist aktivist Hasbiye Günaçtı biraz farklı bir bakış açısına sahip. Günaçtı her türlü şiddete karşı olduğunu söylese de ona göre terliğin gücü büyük ölçüde sembolik.

“Annenin terliği, öfkeyi ifade etmenin bir yolu. Hemen hemen her kadının evinde terlik vardır ve bir tanesini atmak çaresizliğin sonucudur. Bir anne bilgi ve sevgiyle otorite kuramadığında terliği kullanır. “

Diğerleri gibi Günaçtı da istismarcı anneler ile terliği kullananlar arasında bir ayrım yapıyor.

“Terlik atmak aslında acı verme ve hükmetme arzusunu içermiyor. Aksine, ‘evet, bunları sana atıyorum ama seni incitmek niyetinde değilim’ diyor,” dedi.

Fakat İstanbul’da çocukluk travmaları üzerine çalışan psikolog Hivren Özkol Cop, terlik hakkında şaka yapmanın bile annenin davranışlarının anılarıyla başa çıkmanın bir yolu olduğunu söylüyor. “Özellikle anne zayıf ve savunmasız olarak algılandığında olumsuz duyguları kabul etmek zor olabilir,” diyor ve ekliyor, “Bu erkeğin egemen olduğu ailelerde yaygın.”

Ve bu tür eylemlerin uzun süreli sonuçları olabilir.

“Annenin çocuk üzerindeki gücü hafife alınmamalı. Anne, özellikle erken dönemlerde çocuğun hayatının merkezindedir ve bir çocuğu fiziksel acı ile cezalandırmak veya kontrol etmek için yapılan her şey travmatik bir deneyime dönüşür,” diye ekliyor.