Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) iktidara geldiği ilk günden bu yana belki de en fazla önem verdiği şey kamuoyu araştırmaları oldu.

Bu durum, 17 yıllık iktidar süresince siyasi anket pazarında faaliyet gösteren şirketlerin hem sayısında, hem de cirolarında ciddi artışlara neden oldu.

Araştırma şirketi sahiplerine göre piyasada aktif olarak siyasi anket yapan yaklaşık 15 büyük şirket bulunuyor. Bu şirketlerin seçim dönemlerindeki yıllık cirolarıysa 15 milyon doları buluyor.

Buna karşın önceki gün konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan artık seçim anketlerine güveninin kalmadığını söyledi.

Erdoğan'a göre önceki seçimlerde araştırma şirketlerinin yayınladıkları anket sonuçlarının neredeyse tümü gerçek sonucu yansıtmadı.

Peki, araştırma şirketlerinin yayınladıkları seçim tahminleri seçmenin sandık başındaki tercihini etkiliyor mu?

‘SEÇİM TAHMİNLERİ ÇOĞUNLUKLA TUTUYOR'

DW Türkçe'den Tunca Öğreten’in haberine göre, ANAR Araştırma Genel Müdürü İbrahim Uslu'ya göre seçmen anket sonuçlarını merak etse de dünyada yapılan bilimsel çalışmalar anketlerin, seçmen tercihini etkileyen faktörler arasında olmadığını gösteriyor. Uslu, bir tek koşulda seçmenin tercihinin etkilendiğiniyse "Seçim barajının uygulandığı seçimlerde, barajı aşması mümkün olmayan bir partinin oy oranının değişeceği yönündeki anketler etki edebiliyor” diyerek anlatıyor.

Uslu, Türkiye'de faaliyet yürüten araştırma şirketlerinin seçim tahminlerinin çoğunlukla sonuca yakın olduğunu savunuyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:

"Köklü ve meslek standartlarına göre çalışan şirketler, 1 Kasım 2015'teki seçim tahminleri dışında çok iyi performans gösterdiler.”

Yayınladığı anketin sonucu seçim sonucundan farklı çıkan araştırma şirketlerinin güvenilirliklerinden bir şey kaybedip kaydetmediğini sorduğumuz Uslu, Türkiye Araştırmacılar Derneği bünyesinde şirketlerin performanslarıyla ilgili çalıştaylar yapıldığını ve hataların masaya yatırıldığını söylüyor. "Ancak bir anda ortaya çıkan ve durmadan anket yayınlayan şirketlerde durum biraz farklı” diyen Uslu toplumun ve medyanın bu tür şirketlere prim vermemesi gerektiğini söyleyerek uyarıda bulunuyor.

‘FİNANSAL KAYNAĞINI AÇIKLAMAYAN ŞİRKETLERE ŞÜPHEYLE BAKILMALI'

Seçim anketlerinin mali getirisini de sorduğumuz Uslu, şirketlerin bazen bir kuruluş tarafından finanse edilerek, bazense markasını duyurmak amacıyla kendi öz kaynaklarıyla araştırmalar yaptığını söylüyor.

Uslu'ya göre hem yasal, hem de araştırma etiği gereği anket yayınlayan şirketin ve medya kuruluşunun finans kaynağını da duyurması şart. ANAR’ın genel müdürü, finansal kaynağını açıklamayan şirketlere şüpheyle yaklaşılması taraftarı. 

Uslu, siyasi parti adına seçim anketi yapan şirketlerin partilerin hoşuna gidecek sonuçlar çıkarıp çıkarmadığına da açıklık getiriyor ve "Partilerin, kendilerine doğruların söylenmesine olumsuz baktıklarına şahit olmadım. Ancak sorun, anket sonuçlarının açıklanmasında ortaya çıkıyor. Anket sonucunda partinin oyu düşük görünüyorsa, kamuoyuna açıklanmasından rahatsız olabiliyorlar” diyor.

‘ANKETLER 31 MART'TAKİ SEÇİME ETKİ ETMEYECEK'

PİAR Araştırma'nın sahibi Kadir Atalay da, anket sonuçlarının seçmen tercihlerinde etkili olup olmadığı yönünde Uslu'yla aynı fikirde.

Atalay, "Sadece baraj sınırında olan partileri ya da seçmenin oy vereceği adayın kazanamayacağı durumlarda ikinci tercihe yönelmesini kolaylaştırır” diyor. Atalay'a göreyse 31 Mart'taki yerel seçimlerde anketlerin hiçbir etkisi olmayacak. Zira neredeyse her il ve ilçede iki adaylı bir yarış yaşanacak.

Atalay, araştırma şirketlerinin kitabi bilgiye uyarak anket yapmaları durumunda tahminlerinin büyük ölçüde tutacağını savunanlardan. Bu nedenle hiçbir seçim öncesinde doğru tahmin yapmayı başaramayan araştırma şirketlerini kötü niyetli olmakla suçluyor.

PİAR’ın patronu, siyasi partilerin hoşuna gidecek anket sonucu yayınlayan şirketlerin varlığından da söz ediyor.

Siyasi partilere yakın, tek işi manipülasyon olan firmalara bunun için para ödendiğini söylüyor ve ekliyor:

"Ciddi araştırma şirketlerine bu teklif dahi edilmez. Şirketler bu riske girmez zaten zira manipülasyondan beslenen şirketlerin zamanla inandırıcılığı da kalmaz."

‘MANİPÜLATİF SONUÇ YAYINLAYAN ŞİRKETLER VAR'

ORC Araştırma'nın sahibi Murat Pösteki ise seçim dönemlerinde ortaya çıkan, piyasanın güvenilirliğine gölge düşüren ve manipülatif anket sonuçları yayınlayan tecrübesiz şirketlerden şikayetçi. Pösteki, bu tür şirketlerin seçmen tercihini değiştirmekten ziyade kararsız seçmenin kararını etkilemek veya seçime katılımı düşük tutmak amacıyla çalıştıklarını düşünüyor.

Pösteki, Türkiye'de faaliyet gösteren araştırma şirketlerinin istatistik bilimini kıskandıracak şekilde doğru tahminler yaptığını söyleyecek kadar da iddialı. Öyle ki, Pösteki'ye göre Türkiye merkezli kamuoyu araştırma şirketleri dünyanın bir numarası.

ORC'nin patronu, her siyasetçinin yaptırdığı ankette durumunun iyi olmasını arzu ettiğini ancak araştırmanın temel amacının mevcut durumu görmek olduğunu da söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Bugüne kadar hiçbir siyasi partiye hoşuna gitsin diye anket sonucu vermedik. Araştırmacılık güven işidir ve asla sarsılmamalıdır.”

‘O KADAR ÇOK ANKET YAPILIYOR Kİ, BİRİ MUTLAKA TUTUYOR'

DW Türkçe'ye konuşan kamuoyu araştırmaları konusunda da çalışmaları bulunan ekonomist Prof. Seyfettin Gürsel ise anketlerin seçmen tercihlerine yansıyıp yansımadığına farklı bir noktadan bakıyor. Gürsel'e göre her seçim öncesi birbirinden farklı araştırma sonuçları yayınlanıyor: "Seçmen hangi sonuca bakacak da tercihini ona göre değiştirecek? Etkili olabilmesi için şirketlerin benzer sonuçlar bulmaları gerekir.”

Gürsel'e göre araştırma şirketleri seçim tarihine dek birden fazla sonuç yayınlıyor ve her sonuç da birbirinden farklı çıkıyor. Seçim sonrasında da bu farklı sonuçlardan biri elbet tutuyor ve araştırma şirketi "Seçim sonucunu tutturdum” diyor.

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe