Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi, “Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Terörle Mücadele Müdürlüklerinde İşkence İddiaları”na dair rapor hazırladı. Baro, raporla birlikte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. 
 
Raporda, Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’nde 19 Aralık tarihinde işkence ve kötü muamele ile karşılaştığını anlatan kişinin ismine yer verilmezken, avukatlarla yaptığı görüşmede kullandığı ifadelere şu şekilde yer verildi: “Görüşülen kişi ‘mülakat’ adı altında görüşmelere götürüldüğünü, burada itirafçı olmaya zorlandığını, tehdit ve hakaretlere maruz kaldığını ifade etmiştir. Görüşülen kişi iki defa mülakata çıkarıldığını, sadece kendisinin değil kendisi ile birlikte aynı koğuşta kalanların da mülakata götürüldüğünü ifade etmiştir.
 
Görüşülen kişi ilk olarak 18.12.2019 günü öğle namazından sonra tutulduğu nezarethaneden çıkarıldığını, gözaltında tutulduğu binanın 5. katına götürüldüğünü, tahminine göre soldan 3. veya 4. odaya sokulduğunu, odada bulunan kişilerin ‘soyun’ dediğini, üzerinde sadece külotu kaldığını, cenin pozisyonunda 1 saatten fazla odada bekletildiğini, ara ara yüzüne tokat, kafasına yumruk atıldığını, odadaki kişilerin kendisine ‘itirafçı ol, seni görevine geri göndereceğiz, eşini işinden ettirme, çoluğun çocuğun var, itirafçı olmazsan 3. uzatmayı yapacağız, konuşana kadar seni her gün buraya çıkartıp aynı şeyleri yapacağız’ dediklerini ifade etmiştir.
 
Kişi devam eden anlatımlarında cenin pozisyonunda 3 saat bekletildiğini ve sonrasında aynı kişilerin ‘iyi düşün, aklın başına gelsin, seni gece 12’de bir daha alacağız’ dediklerini, uzun saçlı bir kişinin kendisine ‘seni camdan atarım, atladı derim, ölür gidersin’ diye tehditte bulunduğunu ifade etmiştir.”
 
Raporda, kişilere avukat görüşmeleri ardından yeniden kötü muamele ve tehditler yapıldığına dikkat çekildi.
 
EPİLEPSİ HASTASINA İLAÇ VERİLMEDİ
 
Rapora işkence ve kötü muameleye maruz kalan bir başka kişinin ifadeleri de şöyle yansıdı: “Görüşülen kişi diğer kişide olduğu gibi ‘mülakat’ adı altında görüşmeye götürüldüğünü, burada itirafçı olmaya zorlandığını, tehdit ve hakaretlere maruz kaldığını ifade etmiştir. Görüşülen kişi taze olmayan ve yetersiz yemekler verildiğini, 5 kişilik nezarethanede 21 kişi kaldıkları zamanların olduğunu, yatak yetersizliği olduğundan yerde yatmak zorunda kaldıklarını, yerin soğuk olduğunu ve yeterli sayıda battaniye verilmediğini, epilepsi hastası olmasına rağmen, 4 gün ilaçlarının verilmediğini, daha önce de mülakatlara çıkarıldığını ancak orada kötü muamele yapılmadığını, itirafçılık yapması yönünde çok baskı uygulandığını ifade etmiştir.”
 
İnsan Hakları Merkezi tarafından hazırlanan raporun sonuç kısmında ise şu taleplere yer verildi:
 
“* Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’nde ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde gözaltında bulunan tüm şüphelilerin emniyet ifadelerinin tamamlanması beklenmeksizin savcılık karşısına çıkarılması,
 
* İşkence suçunun işlenmiş olması ihtimaline binaen için re’sen soruşturma başlatılması, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve faillerin tespiti açısından etkin ve yeterli bir adli soruşturmanın yürütülmesi, özellikle delilerin toplanabilmesi ve olası delil karartma eylemlerinin önüne geçilebilmesi için; 5271 sayılı CMK m. 160/2 ve m. 164 hükümleri uyarınca adli kolluk olarak İl Jandarma Teşkilatı birimlerinden ve mensuplarından istifade edilmesi, emniyet birimlerinin ve mensuplarının ise iş bu soruşturmada doğrudan görevlendirilmemesi,
 
* Gözaltına alınan şüphelilerin Ankara İl Emniyet Müdürlüğünde tutuldukları farklı nezarethanelerdeki yerlerden başlayarak, Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’nde ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün her yönden giriş ve çıkışları gösterir kamera görüntüleri ile Kaçakçılık Şube Müdürlüğü’nde ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki tüm kamera görüntülerinin, gözaltındaki şüphelilerin mülakat amacıyla götürülme anlarının ve şüpheli kolluk görevlilerinin tespitini sağlayacak şekilde, tüm kamera kayıtlarının ham görüntülerinin ivedi olarak toplatılması, daha önce kolluğun gerek avukatlara gerekse şüphelilere yönelik darp ve işkence iddialarıyla benzer başvurularda kamera kayıtlarının 30 gün saklandıktan sonra silindiğinin belirtildiği bilindiğinden, kamera kayıtlarının saklanmamasının işkence ve kötü muamele iddialarına yönelik delil karartma anlamına geleceği açık olduğundan, bu nedenle delillerin toplanması ve korunması konusunda yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi,
 
* Görüşme yapılan kişiler kendilerine işkence yapan kişilere yönelik tariflerin dikkate alınarak tespit ve teşhis işlemlerinin yapılması,
 
* Soruşturmayı yürüten kolluk görevlilerinin muhtemel bir işkence, kötü muamele soruşturmasının şüphelileri olabilecekleri değerlendirildiğinde işkence ve kötü muamele iddiasına ilişkin soruşturma tamamlanıncaya kadar, bahsi geçen operasyonlarda görev alan personelin açığa alınması,
 
* Nezarethane koşullarının denetlenerek kapasitenin üzerinde ve insan onur ve haysiyetine yaraşmayan gözaltı koşullarına son verilmesinin sağlanması, hukukun bir gereği ve zorunluluktur.
 
* Bu açıdan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca talep edilmesi halinde baromuz kurul ve merkez üyelerince tutulan tutanakları sunmaya hazır olduğumuzu, Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi olarak işkence ve kötü muamelelerin son bulması için her alanda hukuki mücadelemizi sonuna kadar vereceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.”