Anayasa Mahkemesi, kışlada intihar ederek hayatını kaybettiği ileri sürülen piyade er Mazlum Karabulut hakkında yaşam hakkının ihlâl edildiği ve etkin soruşturma yürütülmediği yönünde bir karar verdi.

Kararı 15 Ocak 2015 tarihinde bir basın açıklaması ile duyuruldu.

“Mahkeme yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğine karar verdi ve yeniden soruşturma açılmak üzere dosyayı Askeri Savcılığa gönderdi” değerlendirmesiyle  bir açıklama yayınlayan Asker Hakları Platformu, “Anayasa Mahkemesi’nin Mazlum Karabulut kararı, kışlada intiharlar ve şüpheli ölümler konusunda emsal niteliktedir. Kararda “yaşam hakkı” konusunda ayrıntılı bir içtihat oluşturulmuş ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yaşam hakkı ile devletin etkin soruşturma yürütme yükümlülüğüne ilişkin kararlarına atıflarda bulunulmuştur” dedi.

Asker Hakları Platformu, aldıkları 2100 başvuru içerisinde, kışlada ölüm vakalarında etkin soruşturma yürütülmediği yönünde çok sayıda başvuru bulunduğunu hatırlattı.

Dönemin TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Sayın Ayhan Sefer Üstün, 2012 yılı Aralık ayında “Son 10 yılda teröre 818 şehit verdik. Aynı süre içerisinde kışlalarda 934 asker intihar etti. İntihar sayısı şehit sayısını geçmiş. Bu kabul edilemez bir durum” demişti.

Asker Hakları Platformu açıklaması şöyle devam etti:

Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Bakanlar Kurulu’nca 24/02/2014 tarihinde kabul edilen “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İhlâllerinin Önlenmesine İlişkin Eylem Planı”nda da kışlalarda yaşanan yaşam hakkı ihlâllerine dikkat çekilmiş, çözüm yolları öngörülmüştür. Görüldüğü üzere kışlalardaki ölümler konusunda resmi tespitler yapılarak çözüm arayışına girilmiş durumdadır.

Nitekim yakın tarihte, ölüm olan her olayda asker ailesine devlet tarafından avukat desteği sağlanmasına yönelik kanun çıkarılmış ve uygulamaya geçmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin kararı, bu arayışları destekler niteliktedir.

Anayasa Mahkemesinin bu kararı ışığında Kışlada Ölümlere İlişkin değerlendirme ve tavsiyelerimiz şöyledir:

- Anayasa Makhemesi’nin Mazlum Karabulut kararı, kışlada ölüm olaylarının tümü açısından emsal niteliktedir. Yargı makamlarının ölüm olaylarını detaylı şekilde araştırması, tüm delilleri toplayıp değerlendirmesi, kusuru olabilecek kişilerin tespit edilmesi gerektiği konusunda içtihat oluşmuştur.

- Evlatlarını kaybettikten sonra yıllarca soru işaretleriyle yaşayan acılı aileler bulunmaktadır. Mazlum Karabulut kararı yargı mercileri tarafından benimsendiği takdirde aileler ve kamuoyu, ölüm sebepleri konusunda daha fazla tatmin edilebilecek, soru işaretleri büyük ölçüde azalacaktır.

- Kışlada ölümlerin etkili şekilde soruşturulmaması cezasızlık kültürünü beslemektedir. Kusurlu kişilerin etkili şekilde tespit edilmesi, insanları hayati risk içeren konularda daha dikkatli olmaya zorlayacaktır. Böylece ölümlerin azalması mümkün olabilir.

- Tüm kötü muamele, intihar ve şüpheli ölüm iddiaları zamanına ve failine bakılmaksızın sivil mahkemelerce soruşturulmalı, Türk Ceza Kanunu kapsamına giren tüm suçlar sivil mevzuat kapsamında değerlendirilmelidir.

- Asker Hakları Platformu’nun verileri, kötü muamelenin ölümlü vakaları arttırdığını ortaya koymaktadır. Kötü muameleye tolerans gösterilmemesi gerekmektedir.

- Zorunlu askerlerin ruh sağlığı konusunda daha etkin çalışmalar yapılmalı, özellikle askerlik öncesinde ruh sağlığı açısından elverişsin bireylerin tespit edilmesi konusunda önlemler alınmalıdır.

- Kışlada intihar ve ölüm vakaları konusundaki veriler kamuoyuna aktarılmalı, bunların sebepleri ve çözüm yolları konusunda bilimsel çalışmalar yapılmalı, Kamu Denetçiliği başta olmak üzere çeşitli kurumlarca konu incelenerek detaylı raporlar hazırlanmalıdır.

KARARA KONU OLAYIN GELİŞİMİ:

- İddiaya göre Tekirdağ-Çerkezköy 3. Zırhlı Tugay Mekanize Piyade Taburu 2. Mekanize Piyade Komutanlığı’nda zorunlu askerlik yapan Mazlum Karabulut, 13/03/2012 tarihinde başka bir piyade er ile tartışması esnasında silahını başına dayamış, orada bulunan ve kim olduğu tespit edilemeyen bir başka şahıs kendisini “sıkmazsan şerefsizsin” diye tahrik etmiş, ardından Mazlum Karabulut tetiğe basmıştır.

Karabulut, tıbbi müdahalelere rağmen kurtarılamamıştır. Olayda kullanılan silah üzerinde parmak izi bulunamamış, Mazlum Karabulut’u tahrik eden şahıs tespit edilememiş, ayrıca otopside merminin giriş çıkışı konusunda net bir bulgu ortaya konulamamıştır. Askeri savcılık olaya ilişkin takipsizlik kararı vermiş, askerin babası Mehmet Karabulut ise “merminin giriş çıkış deliğinin konumunun net olarak belirlenmesi, silah üzerindeki parmak izlerinin temini ve ölüm olayında ihmali bulunan sorumluların cezalandırılması” talebiyle karara itiraz etmiştir. Askeri mahkeme itirazı reddetmişti.

Anayasa Mahkemesi’nin gerekçesi: Yaşam Hakkı İhlâl Edilmiş ve Etkin Soruşturma Yürütülmemiştir

- Mahkeme, Anayasa’nın 17. Maddesinde yer alan "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” hükmünün ihlâl edildiğini belirtmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun “İntihara yönlendirme” başlıklı 84. Maddesinde yer alan suçun işlenmiş olabileceğine kararda yer vermiştir.

“Devlet, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir resmî soruşturma yürütmek durumundadır” denilmiş, ölüm olayını aydınlatabilecek, sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delillerin toplanması gerektiği vurgulanmıştır. Ölüm olayına ilişkin yürütülen soruşturmanın, sorumluların tespit edilmesine ve gerekiyorsa cezalandırılmasına imkân verecek nitelikte olması gerektiği; ancak Mazlum Karabulut olayında “sıkmazsan şerefsizsin” diye Karabulut’u tahrik eden şahsın tespiti için yeterli soruşturmanın yapılmadığı belirtilmiştir.

- Anayasa Mahkemesi kararındaki şu gerekçeye, kışlalardaki intiharlar ve şüpheli ölümler konusunda ileride sıklıkla atıf yapılacaktır: “Müteveffa(vefat eden) her ne kadar kendi iradesiyle hayatına son vermiş ise de müteveffanın bu yöndeki iradesini etkileyecek hususların da soruşturma kapsamında araştırılması ve gerektiğinde kusurlu bulunanların cezalandırılmasına imkân verecek nitelikte bir kamu davası açılması gerekmektedir”