Anayasa Mahkemesi, Patrik Mutafyan'ın iş göremez halde olduğu dönemde Ermeni toplumunun Patrik seçme çabalarının devlet eliyle engellenmesine dair "Din Özgürlüğünün ihlali" kararı vermişti.

Anayasa Mahkemesi, "Ermeni cemaati için çok önemli yetki ve görevler üstlenen patriğin seçimi on yılı aşan bir süre ile Ermeni toplumunun iradesine göre yapılamadığı görülmüştür" dedi.

Kararda ayrıca "Anayasa Mahkemesinin daha önce de ifade ettiği gibi bir din veya inancın gerekliliklerine ancak söz konusu din veya inancın mensuplarınca karar verilebilir" dendi.

Agos’un haberine göre, gerekçeli kararın ana hatları şöyle:

"Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 22/5/2019 tarihinde, Levon Berç Kuzukoğlu ve Ohannes Garbis Balmumciyan (B. No: 2014/17354) başvurusunda Anayasa'nın 24. maddesinde güvence altına alınan din özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.

OLAYLAR

Türkiye Ermenileri Patriği’nin görevini yapamayacak derecede hasta olduğu gerekçesiyle Valiliğe yeni bir patrik seçimi için iki ayrı başvuruda bulunulmuştur.

İlk başvuru Ruhaniler, ikincisi ise başvurucuların da aralarında bulunduğu Siviller grubu tarafından yapılmıştır.

Valilik, Sivillerin talebine cevap vermeyerek zımni olarak reddetmiş, Ruhanilerin önerisini ise Patriklik makamı boşalmadığı için kabul etmemiş, ancak 'Patrik Genel Vekili' seçimi yapılabileceğini bildirmiştir. Bunun üzerine Türkiye Ermenileri Ruhaniler Genel Meclisi tarafından patrik genel vekili seçimi yapılmıştır.

Sivillerin taleplerinin Valilikçe reddine ilişkin karara karşı başvurucular İdare Mahkemesinde iptal davası açmışlardır. Başvurucular, patrik genel vekili seçimi yapılmasının uygun olacağı kanaatine yalnızca Ruhani Meclis tarafından yapılan temaslar sonucu ulaşıldığını, seçimin sadece Ruhaniler tarafından değil aksine çoğunluğu Sivillerden oluşan Delegeler Meclisince yapılması gerektiğini ifade etmişlerdir.

İdare Mahkemesi davayı reddetmiş, itiraz üzerine dosyayı inceleyen Danıştay temyiz talebinin reddine karar vermiştir.

İDDİALAR

Başvurucular, İdarenin cemaatin kendi dinamikleriyle halletmeleri gereken bir meseleye müdahale etmesinin ve cemaat geleneklerinde olmayan bir kurum ihdas ederek patrik sorununu çözmeye çalışmasının cemaatin iç işlerine müdahale olduğunu, Patrik seçiminin antidemokratik bir şekilde engellendiğini belirterek din özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

MAHKEMENİN DEĞERLENDİRMESİ

Ülke sınırları içinde bulunan Patriklik makamını dolduracak patriklerin seçim usulü 1863 tarihli Nizamname ile yazılı hukuka bağlanmıştır. Nizamname'nin, Ermeni cemaatinin patrik seçimine ilişkin hükümleri bugüne kadarki uygulamaların temelini oluşturmaktadır.

Nizamname'de patriklik makamının boşalacağı tüm hâller sayılmakla tüketilmek yerine "esbab-ı saire" denilerek Patriklik makamının boşaldığı benzer hâllerde de yeni patrik seçilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

İdare, yeni patrik seçilmesine ilişkin hâlleri ölüm ve istifa ile sınırlayarak seçim taleplerini reddederken Nizamname'de yer alan "esbab-ı saire" ibaresini yorumlamamıştır. Aynı şekilde İdare Mahkemesi de kararında Nizamname'ye dayanmasına rağmen davanın reddine karar vermiş ve "esbab-ı saire" ibaresinin ne anlama geldiğini değerlendirmemiştir.

Patriklik makamı genel olarak patriklerin ölümü ile boşalmasına rağmen tarihte, seçimle işbaşına gelen patriğin istifa dahi etmeden makamı terk ettiği ve yerine patrik seçimi yapıldığı görülmüştür. Bahsi geçen normda patriklik makamını boşalmış sayan hâllerin tek tek sayılması yerine "sair sebepler" denilerek kamusal makamlara uygulamada daha geniş bir yorum alanı tanınmış olduğu gözetildiğinde, idare ve derece mahkemelerinin kararlarının uygun ve yeterli oldukları kabul edilemez.

Ermeni cemaati için çok önemli yetki ve görevler üstlenen patriğin seçimi on yılı aşan bir süre ile Ermeni toplumunun iradesine göre yapılamadığı görülmüştür.

Öte yandan, Cumhuriyet Dönemi'nde yapılan patrik seçimlerinde Sivillerin ağırlığının bulunduğu görülmektedir. Dolayısıyla Ruhaniler Genel Meclisinin patriğin yetkilerini kullanmak üzere bir patrik genel vekili seçmeleri ve bu vekilin oldukça uzun bir süre dinsel ve yönetsel alanlarda patriğin yetkilerini kullanması Ruhanilerin iradesinin öncelenmesine ve Sivillerin iradesinin gözardı edilmesine neden olmuştur.

Ermeni patriğinin hangi hâllerde seçileceğine açıkça Bakanlık karar vermiştir. Oysa acil bir toplumsal ihtiyacı karşılama hâli dışında yeni bir dinî liderin hangi hâllerde seçileceğine veya dinî liderin seçim usulüne devlet karar veremez. Zira Anayasa Mahkemesinin daha önce de ifade ettiği gibi bir din veya inancın gerekliliklerine ancak söz konusu din veya inancın mensuplarınca karar verilebilir.

İdare, meselenin diyalog yoluyla çözümlenmesi imkânını araştırmamış, meselenin Ermeni gelenek ve görenekleri ile dinsel gerekliliklerine uygun bir biçimde çözümlenmesi için politikalar geliştirmemiştir. İdare, yeni patrik seçimini engellerken Nizamname'de somutlaştığı anlaşılan Ermeni geleneklerinin ruhuna ve Ermeni cemaatinin iradesine baskın gelen zorlayıcı toplumsal ihtiyacı da ortaya koyamamıştır. Dolayısıyla Türkiye Ermenileri patrikliği seçimi yapılması taleplerinin reddedilmesi nedeniyle başvurucuların din özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemeyeceği kanaatine ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle, Anayasa’nın 24. maddesinde güvence altına alınan din özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir"

NE OLMUŞTU?

Türkiye Ermenileri 84. Patriği II. Mesrob Mutafyan'ın sağlığının bozulduğu 2010 yılında Müteşebbis Heyet, Patrik seçimi yapılabilmesi amacıyla İçişleri Bakanlığı'na başvurmuştu. Ancak bu başvuru reddedilince Danıştay'a gidilmişti. Danıştay görevsizlik kararı vermişti.

Bu süreçte İstanbul Valiliği'nin de talebiyle "patrik genel vekili" seçimi yapılmıştı. Bu makama Ruhani Kurul tarafından Başepiskopos Ateşyan seçilmişti. Müteşebbis Heyet bu karara karşı da "patrik genel vekilliği'nin hukukta yeri olmadığı" gerekçesiyle dava açmıştı. Bu dava da reddedildi. Temyize giden her iki dava için Danıştay'dan makul sürede karar çıkmaması üzerine 2016 yılında Anayasa Mahkemesi'ne başvuruldu. Öte yandan Patrik Mutafyan'ın 8 Mart 2019'da hayatını kaybetmesi üzerine yeni bir Patrik seçimi süreci başlamış durumda.