Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Kılıç, ''Bazı kesimlerin hayat tarzlarına yapılan müdahale yorgun vicdanları daha da yoruyor'' dedi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç hükümetin yargı, yeni anayasa, başkanlık, çözüm süreci, hayat tarzlarına müdahale gibi bir birçok konuda uyguladığı politikaları topa tuttu.

Hükümetin alkol satışına sınır getiren düzenlemesi kamuoyunda büyük tepki çekmişti. Köşk'e onay için gönderilen yasa tasarısı tartışılırken dikkat çekici bir açıklamada Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'tan geldi.

Kılıç'ın açıklamaları şöyle:

"Gerilim öfkeyi, öfke de nefret söylemini beslerken diyalog ve uzlaşma zeminini kaybediyoruz. Sokakta, meydanda, okulda, trafikte, medyada hakim olan şiddet ve gerilim geleceğin Türkiyesi'nin en büyük tehlikesidir.

Siyasi ve sosyal tarihimiz anlamsız, hayali, yüklü düşüncelerle toplumun bazı kesimlerinin hayat tarzına yapılan müdahalelerin izleriyle doludur. Bunlara yeni halkalar eklemek yorgun vicdanları daha da yoruyor.

Toplum vicdanı ikna edilmeden atılan adımlar demokratik hukuk devletinin sicilini bozmaktan başka bir sonuç doğurmadı. 

Kamu gücünü kullananların hak ihlaline sebep olması kabul edilemez, başkalarının haklarına sahip çıkmak insanlık erdemidir."

ÇÖZÜM SÜRECİ AÇIKLAMASI

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, siyasi partilerin tartışılmasını dahi istemedikleri kırmızı çizgili önerilerin sürecin yavaşlamasına sebep olduğunu belirterek, “Müzakere imkanlarını zorlayarak yeni öneriler ve çözümler getirilmedikçe sürecin devamı tehlikeye girecektir” dedi.

TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı JW Marriott Otel’de gerçekleştirildi. Toplantıya, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu, milletvekilleri ve çok sayıda davetli katıldı.

Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı’na onur konuğu olarak katılan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç yaptığı konuşmada, yeni anayasa yapım süreci ile ilgili görüşlerini açıkladı. Yeni anayasa yapım sürecini herkesin yakından takip ettiğini belirten Kılıç, “Zaman zaman umutsuzluğa kapılsak da bekleyişimiz son ana kadar devam etmelidir” dedi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, anayasadaki kırmızı çizgi tartışmalarına atıfta bulunarak, “Daha önce anayasada değişmemesi gereken tek şeyin insanlık onuru olduğunu söylemiştim. Bu düşünceye, Cumhuriyetin nitelikleri olan demokrasinin, laikliğin ve sosyal hukuk devleti ilkelerinin gözardı edildiği gerekçesiyle bazı kesimlerin eleştirileri oldu. Bir kez daha söylüyorum. Anayasamızda yazılı olan Cumhuriyet’in ve ona bağlı niteliklerinin de tek amacı onurlu bir insan, onurlu bir millet ve onurlu bir devlet oluşturmaktır. Uzlaşma komisyonunda da hiçbir partinin bu ilkelerin değiştirilmesi yolunda öneride bulunmaması toplumumuzun geldiği aşamanın bilinçli bir tercihidir” dedi.

Yeni anayasa yapım sürecinin başlangıcının oldukça başarılı geçtiğinin altını çizen Kılıç, sivil toplum örgütleri başta olmak üzere herkesin önemli bir destek sağlayarak Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun havuzuna çok zengin görüş ve düşüncelerini aktarıldığını ifade etti. Siyasi partilerin tartışılmasını dahi istemedikleri kırmızı çizgili önerilerin sürecin yavaşlamasına sebep olduğunu vurgulayan Kılıç, “Müzakere imkanlarını zorlayarak yeni öneriler ve çözümler getirilmedikçe sürecin devamı tehlikeye girilecektir. Toplumda yeni bir Anayasa konusunda ortaya çıkan bu güçlü irade ve isteğin karşılıksız kalmasında yaratacağı travma Anayasal sorunlara karşı bilgi ve duyarlılığı son derece azaltacaktır” diye konuştu.

Kendi doğruları dışında öteki önerilere kapıları kapatmanın siyaset kurumlarının anayasayı değiştirme konusundaki samimiyetlerini sorgular hale getireceğini belirten Kılıç, konuşmasına şöyle devam etti:

“Toplumsal değer ve anlayışların hızla değiştiği dünyamızda çözümsüzlükte diretmek taraflara olan sempati ve ilgiyi azaltacaktır. Siyaset bilimcileri, siyaseti sorunlara çözüm bulma sanatı olarak tarif ederler. Bu nedenle hayatın içine giremeyen, onun pratiklerini anlamayan siyaset kurumları çözüm üretemeyeceğinden siyasi kayıtlardan çok çabuk düşülür. Önemli olan yapılacak anayasanın yüksek bir katılımla kabulünü sağlayacak ortak projelerin üzerinde yoğunlaşmak, toplumun çoğunluğun veya azınlığın dayatmaları ile karşı karşıya bırakmak gerilimi attıracağı gibi diyalogların kopmasına ve sorunların daha da derinleşmesine yol açacaktır.”

"BAŞKANLIK SİSTEMİ YÜRÜTME ORGANINI TESİS ETMEK İÇİN ÖNERİLİYOR"

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, konuşmasında başkanlık sistemine de değindi. Türkiye’nin tercihini parlamenter sistemden yana kullandığını ancak, yürütme organının parlamento üzerindeki vesayet sorununu çözemediğini dile getiren Haşim Kılıç, “Yeni anayasa çalışmalarında gündeme gelen başkanlık sisteminin de bu sorunu çözmek için güçlü, istikrarlı bir yürütme organını tesis etmek amacıyla önerildiği açıklamalardan anlaşılmaktadır.” diye konuştu. Hangi sistemin isabetli olduğu konusunda yorum yapmanın doğru olmadığına dikkat çeken Kılıç, bu yetkinin Parlamento’ya ait olduğunu söyledi.

Kılıç, 'Yetkileri arttırılmış cumhurbaşkanlığının öngörülmesi parlamenter sistemden sapmadır' dedi.

“GÜÇ YOZLAŞTIRIR, MUTLAK GÜÇ MUTLAKA YOZLAŞTIRIR”

Haşim Kılıç, son günlerde tartışmaya açılan güçler ayrılığının kaldırılması konusuna da tepki gösterdi. Kılıç,  Montesquie’nin  ‘demokrasinin olmazsa olmazı güçler ayrımı’ olduğuna yönelik sözlerine atıfta bulunarak şunları söyledi:

“Montesquie şöyle der: ‘ Yasama ve yürütme erkleri aynı kişi ya da organda toplandığı zaman özgürlük olamaz. Aynı şekilde yargı, yasama, yürütme de ayrılmadığı zaman da özgürlük olamaz. Eğer bir kişi ya da organ bu üç erki, yani yasa yapma, uygulama ve yargılama erkini kendinde toplarsa işte bu her şeyin sonu demektir’. Yani modern, demokratik anayasal düzenlemelerin temelinde güçler ayrılığı vardır. Zira anayasal demokrasi siyasi iktidarın doğası konusunda çok iyimser değildir, ‘Güç yozlaştırır, mutlak güç mutlaka yozlaştırır” sözünün gerçekliği tarihsel olarak ispatlanmıştır” dedi.

"ADİL YARGILAMADA HAK İHLALİ EN ÇOK TÜRKİYE’DE"

Türkiye'de adil yargılanma konusunda 2004 yılında Anayasada devrim niteliğinde bir değişiklik yapıldığını aktaran Haşim Kılıç, en çok yargıçlar ile yargı organlarının bunu hissetmesi gerektiğini belirterek, ancak bu açık emri yargıç ve mahkemelerin hayata geçirmede başarılı olamadığını ileri sürdü.

Bu başarısızlık sebebiyle insanların AİHM yolunu tuttuğunu anlatan Kılıç, toplamda AİHM'deki 120 bin davanın 18 bininin Türkiye'den açılan bu davaların teşkil ettiğini söyledi. Türkiye'nin bu davaların açılmasında Rusya'dan sonra ikinci gözüktüğünü belirten Kılıç, ihlal sıralamasında ise Türkiye'nin birinci sırada yer aldığını ifade etti.

Adil yargılama konusundaki hak ihlallerinin Türkiye'deki yargının durumunu ve sistemi çok açık ortaya koyduğuna dikkat çeken Haşim Kılıç, eğer Anayasa'nın 90. maddesinin hakkıyla hayata geçirilebilmesi durumunda bu tablonun ortaya çıkmayacağını ifade etti. Bu olumsuz tabloya karşı 90. maddenin güçlendirilmesi amacıyla da bireysel başvuru hakkının getirildiğini ve bu görevin Anayasa Mahkemesi'ne verildiğini dile getiren Kılıç, şu an çok başarılı bir noktaya gelindiğini kaydetti. Sonuçların önümüzdeki süreçte görüleceğini belirten Anayasa Mahkemesi Başkanı, makul bir sürenin geçmesi gerektiğini ve büyük bir sabırla beklenilmesini istedi. Bireysel başvurunun en çok adil yargılamadan geldiğinin altını çizen Kılıç, Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuru ile bu sorunun çözümünü Türk halkının önüne koyacağını düşündüğünü söyledi. Kılıç, AİHM'in Anayasa Mahkemesi'nde bireysel başvuru sonuçlanmadan başvuru kabul etmeyeceğine kararı verdiğini ifade etti.