16 Nisan’da yapılması planlanan anayasa değişikliğinin getirdiği yönetim sistemi hakkında eleştiriler de artarak devam ediyor.

Cumhurbaşkanı anayasa değişiklik paketinde "fesih yetkisi olduğunu ispat etsinler istifa edeceğim" demişti, üç anayasa hukukçusu, getirilen anayasa değişikliği önerisinde "fesih yetkisinin" açık olduğunu söyledi.

Anayasa değişikliği için yazılan 18 maddenin hepsi tartışmalı olduğu için dönem dönem yeni tartışmalar öne çıkıyor.

Referandumda hayır verilmesi gerektiğini söyleyenlerin bir kişiye sınırsız fesih yetkisi getirildiği yönündeki açıklamalarına Erdoğan, “Yalan söylüyorlar” diyerek karşı çıkınca, hatta “ispat et istifa edeceğim” deyince art arda analizler geldi.

DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ NE DİYOR?

Değişiklik önerisinde madde şöyle:

MADDE 11: 2709 sayılı Kanunun 116. maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"H. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin yenilenmesi

MADDE 116: Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır.

Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır."

Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Kemal Gözler, anayasa.gen.tr sitesindeki makalesinde “16 Nisan’da oylayacağımız 6771 sayılı Anayasa Değişikliği Kanununun öngördüğü sistemde, Cumhurbaşkanının Meclisin seçimlerini yenileme, yani fesih yetkisi vardır.

Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na seslenerek “ispat edersen istifa ederim” dediği için ve Anayasa uzmanları art arda değişiklik önerisinde “fesih” yetkisi” var deyince, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Erdoğan’ı savunmak durumunda kaldı. Bu arada Erdoğan bir daha ne istifa ne de fesih kelimelerini ağzına almadı.

Anayasa hukukçusu Murat Sevinç, “Cumhurbaşkanı’na istediğinde Meclisi feshetme yetkisi veriliyor” dedi.

"Fesih dediğimiz şey zaten seçimlerin yenilenmesidir. Fesih yetkisi varsa ben istifa ederim falan bunlar gereksiz... Fesih lafı zaten metinde geçmez ki. Bunun adı seçim yenilemedir. Tek taraflı bir fesih yetkisi yok ama tabii ki fesih yetkisi var."

Anayasa profesörü İbrahim Kaboğlu, 29 Mart günü Cumhuriyet’te yayınlanan röportajında “Yenileme ve fesih aynı şeydir, aralarında fark yok” dedi.

Kaboğlu, yakın tarihten bir de örnek verdi:

“2. Abdülhamit, ‘Meclis’i tatil ettim’ dedikten sonra 30 yıl toplanmadı. Abdulhamit’in bu uygulamasına tepki olarak anayasa hukuku geleneği içinde ‘fesih’ sözcüğü kullanılmıyor. Bir anlamda, ‘Bizim anayasal geleneğimizde fesih yok, Meclis’in bir daha toplanamama riskini önlemek’ diye. Dolayısıyla yenileme deniliyor. Yenileme ve fesih karşılaştırmalı anayasa hukukunda fesih ifadesine denk düşer. Hep böyle oldu. Bir kelime oyunu oynanıyor ama aynı şeydir, farkı yoktur.”

Kemal Gözler ise konu hakkında iki makale kaleme aldı.

"Fesih" ve "Seçimlerin Yenilenmesi" Farklı Kavramlar mı? (30 Mart 2017)

Bekir Bozdağ'ın "Fesih" ve "Seçimlerin Yenilenmesi"nin Farklı Şeyler Olduğu Yolundaki Açıklaması Hakkında Bir İnceleme (31 Mart 2017)

Gözler ilk makalesinde Anayasa hukukunda “fesih” kavramının ne olduğunu açıklıyordu. İkinci makalede ise Bekir Bozdağ’ın twitter’dan 11 madde ile “fesih yetkisi”nin olmadığını açıklama çabasını tek tek çürüttü.

Aslında ilk makalenin “Değerlendirme” bölümündeki Anaya hukukunda “doktirin” kavramının ne olduğunun açıklandığı bölüm tüm tartışmaları bitiriyordu.

Gözler bu bölümde şöyle diyor:

“Hukuk normu, kanun veya anayasa maddesinde geçen kelimeler değil, bu kelimelerin anlamıdır. Bu anlamı doktrin kavramlaştırır. Örneğin Anayasanın bir maddesi, “Cumhurbaşkanı, şu şartlar altında, meclisin seçimlerini yeniler” der. Bu maddede düzenlenen kuruma “fesih” ismini doktrin verir. Bu ismin anayasa tarafından bizzat kendi metninde verilmesi gerektiğini iddia etmek, hukuk bilimini inkâr etmekten başka bir şey değildir. Eğer hukuk kavramları, sadece mevzuatta geçen terimlerden ibaret olsaydı, hukuk bilimi diye bir şey olmazdı.

 “Anayasa veya kanun metninde belirli bir kelime geçmedikçe, öyle bir hukuk kavramının olmayacağı iddiası komik bir iddiadır. Örneklerle açıklayayım:

“Türk anayasa hukukunun en temel ilkelerinden birisi ‘cumhuriyetçilik ilkesi’dir. Ne var ki, 1982 Anayasasının metnini baştan sona okuyunuz, Anayasada ‘cumhuriyetçilik ilkesi’ diye bir ilke geçmemektedir. Sadece Anayasamızın 1’inci maddesinde ‘Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir’ denmektedir. Bu maddede düzenlenen şeye ‘Cumhuriyetçilik ilkesi’ ismini doktrin vermektedir. Eğer “önerilen sitemde Cumhurbaşkanının fesih yetkisi yoktur” iddiası doğruysa, 1982 Anayasasında “cumhuriyetçilik ilkesi yoktur” iddiası da doğrudur.

ÜNİTER DEVLET DOKTRİNİ

“Bir başka örnek: Türkiye Cumhuriyetinin temel niteliklerinden birisi de ‘üniter devlet’ olmasıdır. Ne var ki, Anayasamızın hiçbir yerinde ‘Türkiye Cumhuriyeti üniter devlettir’ diye bir cümle bulunmamaktadır. Sadece Anayasamızın 3’üncü maddesinde ‘Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür’ diye bir cümle vardır. Doktrin bu cümleyi yorumlayarak Türkiye Cumhuriyetinin ‘üniter devlet’ olduğu sonucuna ulaşmaktadır. Eğer ‘önerilen sitemde Cumhurbaşkanının fesih yetkisi yoktur’ iddiası doğruysa, 1982 Anayasasında ‘üniter devlet ilkesi yoktur’ iddiası da doğrudur.”

(Kaynak: Bianet)