Almanya, AB-Türkiye mülteci mutabakatını uygulamak için yeni bir düzenleme çıkardı. İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan düzenlemeyle, mutabakat kapsamında 2019 yılında Türkiye'den 6 bin Suriyeli sığınmacı alınması planlanıyor.

Federal İçişleri Bakanlığı tarafından eyaletlere gönderilen yazıda, 18 Mart 2016 tarihli AB- Türkiye mutabakatının önemi vurgulanırken, hükümetin bu mutabakattan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeye devam edeceği kaydedildi.

Yazıda, AB-Türkiye mutabakatının, yasa dışı göçün önlenmesi, insan kaçakçılarına darbe indirilmesi ve uluslararası korumaya muhtaç sığınmacıların yasal yollarla Avrupa'ya kabul edilmesine katkı sağladığı vurgulandı.

İçişleri Bakanlığı hazırladığı düzenlemede, Türkiye'den Almanya'ya kabul edilecek Suriyeli sığınmacılara ilişkin kriterleri belirlerken, 2019 yılı boyunca, her ay en fazla 500 sığınmacı almayı planladığını ifade etti.

TÜRKİYE: AB YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMİYOR

AB-Türkiye mülteci mutabakatı, son iki yılda Ege Denizi'nden yasadışı göçün önlenmesinde büyük rol oynasa da, mutabakatın uygulanması konusunda yaşanan sorunlar Ankara'nın eleştirilerine yol açmaya devam ediyor.

Yunanistan Başbakanı Aleksis Tsipras ile bu hafta Ankara'da bir araya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu konuda tepkisini dile getirmiş, "AB'yle imzalamış olduğumuz 18 Mart mutabakatı caydırıcı rol oynadı. Türkiye tüm yükümlülüklerini yerine getirdi. Ancak geri kabul mekanizmasının AB tarafından sağlıklı bir şekilde uygulanmadığını görüyoruz” demişti.

EN ÇOK MÜLTECİ ALMANYA'DA

Avrupa'da AB-Türkiye mülteci mutabakatına en büyük desteği veren başkent Berlin olurken, mutabakat kapsamında son iki yılda Türkiye'den en fazla sığınmacı kabul eden ülke de yine Almanya oldu. Mutabakat kapsamında, AB ve Türkiye "1'e 1” olarak adlandırılan formülde anlaşmış, Yunan adalarından Türkiye'ye iade edilen her bir Suriyeli için Türkiye'den bir diğer Suriyelinin yasal yollarla AB'ye kabul edilmesi üzerinde anlaşılmıştı.

DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Alman İçişleri Bakanlığı Sözcüsü, bu kapsamda AB üyesi ülkelerin 2018 yılının Aralık ayına kadar Türkiye'den toplam 18 bin 94 sığınmacıyı kabul ettiklerini açıkladı.

Sözcü, bu dönemde Almanya'nın Türkiye'den 6 bin 614 Suriyeli sığınmacı aldığını, bu konuda oluşturulan mekanizmaların "uyumlu ve güvenli bir şekilde işlediğini” söyledi.

SIĞINMACILAR İÇİN KRİTERLER

Almanya İçişleri Bakanlığı, 2019 yılında Türkiye'den yaklaşık 6 bin Suriyeli sığınmacıyı kabul etmeye hazırlanırken, çıkardığı düzenlemede bu konudaki süreç ve kriterlere de yer verdi. Kabul edilecek kişilerin, "mümkün olduğu ölçüde" Almanya'ya uyum sağlayabilecek kişiler olmaları, Alman makamlarının bu konuda karar verirken bu kişilerin eğtim durumu, iş tecrübesi, dil bilgisi, dini aidiyeti ve daha genç yaşta olmaları gibi özelliklerin dikkate alınması isteniyor.

Ağır hastaların da kabul edilebileceği ancak bunun mutabakat kapsamında Almanya'ya kabul edilenlerin yüzde 3'ünü aşmaması gerektiği ifade ediliyor.

Düzenlemeye göre sığınmacıların sağlık taraması Türkiye'de, Uluslararası Göç Örgütü tarafından yapılıyor. Bu kapsamda akciğer röntgeni çekildiği, HIV, Hepatit B, Hepatit C, Sifilis testlerinin yapıldığı, sağlık taramasının su çiçeğinin yanı sıra kabakulak, Hepatit A, kızıl gibi bulaşıcı hastalıkları da kapsadığı kaydediliyor.

Bakanlığın yazısında "seyahat edemeyecek durumunda olan kişiler ya da bulaşıcı hastalığı olduğu tespit edilenler, ancak hastalık geçtiğinde seyahat edebilir” ifadelerine yer veriliyor, ayrıca sığınmacıların Almanya'ya seyahatlerinin gerçekleştiği gün de "Seyahat etmeye uygunluk kontrolünün” yapıldığı aktarılıyor.

GELMESİNE İZİN VERİLMEYENLER

Alman İçişleri Bakanlığı'nın düzenlemesinde, terör örgütü IŞİD'in kontrolü altında bulunmuş olan bölgelerden gelecek Suriyelilerle ilgili daha özenli inceleme yapılması gerektiğine işaret ediyor. Düzenlemeye göre, Almanya'da suç sayılan eylemlerden hüküm giymiş olanlar, suç örgütleri veya terör örgütleri ile bağı olanlar, ya da bağı olduğu konusunda güçlü şüphe duyulan kişiler, sığınmacı olarak alınmayacak.

Türkiye'den kabul edilecek Suriyeli sığınmacıların dosyaları incelenirken, bu kişilerin herhangi bir şekilde halklar arasında karşılıklı anlayışa, halkların barışçıl bir şekilde birlikte yaşamasına karşı girişimlere destek verip vermedikleri de dikkate alınacak, bu tür girişimlere destek verenler sığınmacı olarak kabul edilmeyecek.

İNSAN HAKLARI ÖRGÜTLERİ TEPKİLİ

Mülteci krizi konusunda AB ülkeleri ve Almanya'nın izlediği politikalara tepki gösteren insan hakları örgütleri, AB-Türkiye mutabakatının uygulanması konusunda da eleştirilerini sürdürüyor.

Almanya'da mültecilere destek veren en büyük sivil toplum örgütü olan Pro Asyl'ün Avrupa Sorumlusu Karl Kopp, AB ülkelerinin son üç yılda yaklaşık 18 bin Suriyelinin gelmesine izin verdiğini belirterek, "Bu çok az ve son derece utanç verici” dedi.

Türkiye'den sığınmacı kabulünde dikkate alınan kriterleri de eleştiren Kopp, "Gayet tabii ki sağlık kontrolleri yapılmalı ama bu tedavi etme, yardım etme hedefiyle yapılmalı” diye konuştu.

Kopp, Başbakan Merkel'ın sığınmacı akınını durdurmakla övündüğü mutabakatın aynı zamanda Yunan adalarını "açık hava hapishanelerine” dönüştürdüğü eleştirisini getirerek, şöyle devam etti: "Ege adalarında korkunç acılar yaşanıyor. Ölenler, intihar edenler, okula gidemeyen çocuklar, kanser tedavisi gördükten sonra çadırlara gönderilenler… Mutabakat ile Avrupa çok büyük acıları ve sefaleti işte Ege'de muhafaza ediyor. İnsanların maruz bırakıldığı vahşet yeni bir norma dönüştü, normal olarak kabul görüyor. Türkiye mutabakatı, yol açtıklarıyla Avrupa ahlakının büyük bir yenilgisidir, bu Avrupa için büyük bir utançtır.”

TÜRKİYE ENDİŞESİ ARTIYOR

Kopp ayrıca siyasi gelişmelerden dolayı Türkiye'den de iltica sayılarının arttığına dikkat çekti. "Bizim AB-Türkiye mülteci mutabakatına itirazımızın en önemli nedenlerinden biri bu süreçte Türkiye'deki endişe verici siyasi gidişatın göz ardı edilmiş olmasıydı” diyen Kopp, sözlerini şöyle tamamladı: "2017, 2018 yıllarında Türkiye'den sığınma başvurusu neredeyse 20 bine ulaştı. Türkiye'de ne yazık ki insanlar güne, 'bugün başıma bir şey gelir mi?' sorusuyla başlıyor.”

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe