Mersin - Geçen hafta Mersin’in Arslanköy Beldesi'nde davet edildikleri bir düğünde Kürtçe konuşan yurttaşlar, toplu bir linç girişimine maruz kalmıştı. 'Bunlar Kürt'tür, öldürün’ diyerek, Mardinli ailelere demir sopalarla saldıranlar, aileler köyden ayrıldıktan sonra da peşlerini bırakmayarak saldırılarını sürdürmüştü. (İlgili haber burada >>>)

Türk dünürlerinin düğününe davet edilen yurttaşlar, Kürtçe konuştukları için saldırıya uğramış, biri ağır toplam 11 kişi yaralanmıştı. Ailelerin telefonla haber verdiği jandarma, olay yerine ancak bir saat sonra geldi. Ancak saldırıyı yapanları değil linçe uğrayanları gözaltına almak istedi.

'KÜRTÇE KONUŞAMAZSINIZ...'

Yaşananları ANF’ye anlatan Rıdvan Yükol olayın nasıl başladığını şöyle anlattı: ''Anneme Kürtçe 'montumu verebilir misin' deyince oradaki köylüler 'Kürtçe konuşmayın rahatsız oluyoruz' dediler. Tartışmak istedim. Ancak yanımızda duran başka biri de 'Burası Arslanköy'dür, burada Kürtçe konuşamazsınız' diyerek birden tekme tokat beni dövmeye başladı. Ardından başkaları da bizi tartaklamaya başladı. 'Vurun, vurun' sesleri yükseliyordu. Kafam, çenem ve dişlerim kırıldı. Bana saldıranlardan sadece 3'ü gözaltına alındı. Onlar da hemen serbest bırakıldı. Biz onlardan şikayetçi ve davacıyız. Hem düğüne davet ediyorlar, hem de bize bunu yapıyorlar...''

Saldırının olduğu köyden uzaklaştıktan sonra bu kez köy çıkışında kalabalık bir grubun önlerini keserek demir sopalarla saldırdıklarını söyleyen Abdülaziz Aslan ise şunları aktardı:

''Köy çıkışında bize saldıranların 'muhtarım' diye hitap ettikleri kişi, 'köyümüze Kürtler gelmiş, bu köyden sağ çıkmayacaklar' diyerek kışkırtıyordu. Biz, 'hiç mi Allah korkunuz yok, düğününüze çağırdınız, sizin misafiriniziz' dedik, onlar ise 'bugün buradan sağ çıkamayacaksınız. Asker-polis çağırmayın, asker, polis biziz' diyerek, saldırdılar. Ben saldırıda bayıldım hala tedavi görüyorum.”

'ALLAH’INI SEVEN KÜRTLERE VURSUN...'

Köyden çıkınca kurtulduklarını sandıklarını ancak köylü gençlerin arkalarından 3 minibüsle kendilerini takip ederek yollarını kestiğini söyleyen İsmet Kızılkaya da şunları anlattı:

“Düğün yerinden ayrıldıktan sonra bizi köyün dışına kadar 20 kilometre takip ettiler. Otomobillerimizle seyir halinde iken arabalarıyla arkadan araçlarımıza çarparak, bizi şarampole atmaya çalıştılar. Bir akrabamız direksiyon kontrolünü kaybedip yoldan çıktı. Aracından çıkar çıkmaz da onlarca kişi o arkadaşımıza ve ailesine saldırdı. Müdahale etmek istedik ancak çok kalabalıktılar. Köy muhtarı ‘Allah’ını seven Kürtlere vursun’ diye bağırıyordu, ‘hepinizi öldüreceğiz, sizi bitireceğiz’ diyordu. Ben jandarmayı aradım, linçe maruz kaldık gelin bizi kurtarın dememe rağmen bir saat sonra olay yerine geldiler. Jandarmanın yanında bile muhtar Hayrettin Koç ‘ben polisim de, jandarmayım da hepinizi öldüreceğim diyordu.”

JANDARMA SALDIRGANLARI KORUDU

Saldırıda oğluyla birlikte yaralanan 60 yaşındaki Emine Yükol ise, “Jandarma bir saat sonra geldi. Saldırganlar ellerini kollarını sallayarak uzaklaştılar. Onlardan hiç kimseyi gözaltına almadılar” diye konuştu.

Jandarmanın saldırganları gözaltına almak yerine, kendilerini gözaltına almak istediğini belirten Yükol, “Ancak kimimizin bayılması üzerine bizi gözaltına almaktan vazgeçtiler. İçimizde ağır yaralılar olmasına rağmen jandarma bizi yolda bir saat bekletti. Biz ise kendi imkânlarımızla ve yoldan geçen arabaları durdurarak, hastaneye ulaşabildik" dedi.