Matematik Köyü’nün kurucusu Prof. Ali Nesin, 16 Nisan’da halk oylamasına sunulan anayasa değişiklik referandumu sonuçları, 2019 seçimleri ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kendisini ‘yetmez ama evet’ dediği için eleştirilere yanıt veren Nesin, Tabii ki "Yetmez ama evet" diyecektim. Ben doğrusunu yaptığıma inanıyorum. Bugün olsa bugün de aynısını derim. İnsan haklarını ayaklar altına alan saçma sapan bir sistem vardı... Ülkeyi bir iç savaşa sürükleyecek kadar saçma... 28 Şubat, 367 saçmalığı, "cumhurun başı türbanlı olamaz" aşağılaması, siz sayın... Yetmez ama evet diyerek belki de ülkeyi bir iç savaştan kurtardım! Sistem değişmeliydi” dedi.

2019 seçimlerinde muhalaefetin ortak adayla seçime gitmesi gerektiğini savunan Nesin, "Ben Levent Gültekin aday olmalı diyorum. İnsan haklarından yana ve başkanlık sistemine karşı. Levent Gültekin gelirse bu sistemi kaldırır. Kullandığı tek propaganda cümlesi, “Başkanlık sistemini lağvedeceğim” olmalı" dedi.

Cumhuriyet’in kuruluşunda büyük hatalar yapıldığını savunan Nesin, Mustafa Kemal’in en büyük başarısının Cumhuriyeti kurmak olduğunu söyledi

Nesin, “Cumhuriyet'in kuruluşunda büyük yanlışlar yapıldığını düşünüyorum. Özerk bölgeler olmalıydı, öyle olsaydı bugün çok daha özgür bir ülkede yaşıyor olurduk. Sonra mübadeleyi had safhada yanlış buluyorum. Dersim katliamından, şapka kanununa, Türkçe ezana ve daha nice haksızlıklardan ve yanlışlardan söz etmiyorum bile. Ama tabii olağanüstü bir insan. En büyük başarısı da Cumhuriyet'i kurmak elbette. Cumhuriyet'i kurmakla iyi etti de, bize daha kolay idare edilir bir Cumhuriyet bıraksaydı çok daha iyi olurdu!” dedi.

Ali Nesin'in Habertürk’ten Kübra Par'ın sorularını yanıtladı.

Ali Bey siz Türkiye’de sözleri en çok tartışılan, en çok eleştirilen isimlerden birisiniz. Bu ülke aydınlarını boğuyor mu?

Türkiye’de farklı bir görüş beyan edilmez, vatan haini olunur, alçak olunur, dönek olunur, aymaz olunur... Çoğulculuk, çeşitlilik, farklılık hoşumuza gitmez. Bu sadece halka özgü değil, “Aydın” dediklerimizde de böyle. Çocukluğum “Vatan haini” sözleriyle geçti. Yaşlılığım da pek farklı geçmiyor. Bu röportajı yapmak istemedim, biliyorsun. Çünkü her ağzımı açtığımda lince uğruyorum, vakfa bağışlar kesiliyor.

 ‘BUGÜN DE OLSA YİNE ‘YETMEZ AMA EVET’ DERİM’

Sizin için vatan haini dediklerine şahit olmadım açıkçası ama "Yetmez ama Evet'çi bir liberal" olarak tanımlayıp eleştiriyorlar. Öyle misiniz?

Tabii ki "Yetmez ama evet" diyecektim. Ben doğrusunu yaptığıma inanıyorum. Bugün olsa bugün de aynısını derim. İnsan haklarını ayaklar altına alan saçma sapan bir sistem vardı... Ülkeyi bir iç savaşa sürükleyecek kadar saçma... 28 Şubat, 367 saçmalığı, "cumhurun başı türbanlı olamaz" aşağılaması, siz sayın... Yetmez ama evet diyerek belki de ülkeyi bir iç savaştan kurtardım! Sistem değişmeliydi.

Cumhuriyet döneminde yapılan hataları her fırsatta eleştiriyorsunuz. Peki, dünyayı bilen bir bilim insanı olarak kendinizi bu Cumhuriyet’e borçlu mu hissediyorsunuz yoksa Cumhuriyet’ten alacaklı mı?

Cumhuriyet bir devrimdir. Devrim sonrası birçok haksızlık yaşanabilir. Bu, kabul edilebilir bir olgudur. Toplumsal değişimler acısız olmaz çünkü. Ama bu 5 yıl, sürer, 10 yıl sürer, bilemedin 20-25 yıl sürer. Daha fazlası karşıdevrim olarak kabul edilir artık! Çünkü haksızlıkların çoğalması ve tekrarlanması artık devrimin amacına hizmet etmez, sadece devrimin kendisini korumaya yöneliktir. Türkiye'de olan da bu aslında.

 ‘ATATÜRK BİZE KOLAY İDARE EDİLİR BİR CUMHURİYET BIRAKSAYDI ÇOK DAHA İYİ OLURDU’

Ama o laik-solcu-ulusalcı kesim sizi çok eleştiriyor. Örneğin, sizin için "canlı bomba övücü Özgür Gündem'e desteğe giden, gerektiğinde İslamcılara omuz veren, her fırsatta Kemalizm'i eleştiren adam" demişler. Kemalizm eleştirisi yapıyor olmanız kimilerinin tepkisini çekiyor. Atatürk'e nasıl bakıyor Ali Nesin?                                                                                                                                  

Özgür Gündem'e desteğe giden ben değilim, kardeşim Ahmet! Benim pusulam insan haklarıdır. Sonuçları ne olursa olsun insan haklarından şaşmam. Herkes benim gibi düşünseydi cennet gibi bir ülkede yaşıyor olurduk. Bu yüzden başörtüsü yasağına karşı çıktım, bu yüzden onların aşağılanmasına karşı çıktım. Hakkaniyetten yanayım, yani adaletten ve eşitlikten. Bu yüzden 367 kararını içler acısı buldum. Atatürk'e ise tarihî bir şahsiyet olarak bakıyorum. Napolyon'a, Büyük İskender'e nasıl bakıyorsam, Atatürk'e de öyle bakıyorum yani. Cumhuriyet'in kuruluşunda büyük yanlışlar yapıldığını düşünüyorum. Özerk bölgeler olmalıydı, öyle olsaydı bugün çok daha özgür bir ülkede yaşıyor olurduk. Sonra mübadeleyi had safhada yanlış buluyorum. Dersim katliamından, şapka kanununa, Türkçe ezana ve daha nice haksızlıklardan ve yanlışlardan söz etmiyorum bile. Ama tabii olağanüstü bir insan. En büyük başarısı da Cumhuriyet'i kurmak elbette. Cumhuriyet'i kurmakla iyi etti de, bize daha kolay idare edilir bir Cumhuriyet bıraksaydı çok daha iyi olurdu!

 ‘İSLAMİ KESİM KÜLTÜR HAYATINDA BAYAĞI ETKİN’

Cumhurbaşkanı geçen hafta "Siyasi olarak iktidar olmak başka bir şeydir. Sosyal ve kültürel iktidar ise başka bir şeydir. Biz 14 yıldır kesintisiz iktidarız. Ama hâlâ sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda sıkıntılarımız var" dedi. O da kendi aydınlarını yetiştirememekten şikâyet etti bir bakıma. Bu sözlerine ne dersiniz?

Dediği doğru mu pek emin değilim doğrusu, ama doğruysa lütfen bu konuda devlet bir adım atmasın. Türk milleti onları oraya ekonomiyi, yasamayı filan düzeltsinler diye getirdi, sosyal ve kültürel anlamda iktidar olsunlar diye değil. Devletin sosyal ve kültürel dünyayı yönlendirmeye ya da biçimlendirmeye çalışması çok tehlikelidir, doğru değildir. Ama bunun da ötesinde İslami kesimin kültür hayatında bayağı etkin olduğunu düşünüyorum. Dergileri, televizyonları, gazeteleri, sanatçıları, yazarları, şairleri var. Daha ne!

‘90 YILLIK CUMHURİYET BOYUNCA HUKUKSUZLUKLARIN ÂLÂSI YAPILDI’

Referandumdan hemen sonra, “367 olayında ses çıkarmayanlar bu haksızlık karşısında da konuşmasın. Zamanında Cumhuriyet tarihi boyunca haksızlıklara ses çıkarsaydınız, bugün bu haksızlıkları yapacak yüzü bulamazlardı” dediniz. Bu sözünüz tartışmalar yarattı. Ne demek istediniz?

Neden bu tür hukuksuzluklar İtalya, Fransa, İngiltere ve Almanya’da olmuyor da Türkiye’de oluyor? Yasada açık açık, “Mühürsüz oy pusulası kabul edilemez” diyor. Kabul ettiler mi, ettiler, herhangi biri bir şey yapabildik mi, yapamadık. Neden buna benzer sorunlar Avrupa’da yaşanmıyor da Türkiye’de yaşanıyor? Bunun bir geçmişi olmasa, geçmiş hukuksuzluk birikimi olmasa, halkımız buna alışık olmasa bunu yapabilirler mi?

Temel problem hukuksuzluğu içselleştirmiş olmamız mı diyorsunuz?

Tabii ki. 90 yıllık Cumhuriyet boyunca bu tür hukuksuzlukların âlâsı yapıldı.

Peki siz bu referandumda yüzde 51’in mi yoksa yüzde 49’un mu içindeydiniz?

Tabii ki “Hayır” dedim. “Evet” diyeceğimi nasıl düşünebiliyorsunuz? Siz de beni bayağı AKP’li zannettiniz galiba! Bu referandum sonucu çok kötü oldu. Türkiye’nin felaketine neden olacak. AK Parti grup olarak Türkiye’yi herhangi bir yere götüremediği gibi tek bir kişinin başkanlığında da hiçbir yere götüremeyecektir. Türkiye bir kişinin idare edemeyeceği kadar büyük bir ülkedir. Yavaş yavaş büyük hatalar yapacaklar. Yakın zamanda Türkiye’yi çok kötü bir ekonomik kriz bekliyor. Özgürlük anlamında da sıkıntılar olacaktır. Ama gördüğümüz gibi özgürlükler kimsenin umurunda değil.

Bu günlerde “Yüzde 49’un adayı kim olmalı” tartışması var. Sizce ortak bir aday mı gösterilmeli yoksa partiler kendi adaylarını mı çıkarmalı?

Muhalefetin başka bir çaresi yok. Ortak aday çıkarmak zorundalar.

Ama daha önce Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday gösterilmesini eleştiren isimlerden biriydiniz.

O zaman öyle bir gereksinim yoktu. Şimdi var. Ben Levent Gültekin aday olmalı diyorum. İnsan haklarından yana ve başkanlık sistemine karşı. Levent Gültekin gelirse bu sistemi kaldırır. Kullandığı tek propaganda cümlesi, “Başkanlık sistemini lağvedeceğim” olmalı.

Siyasi tecrübesinin olmaması dezavantaj değil mi?

Daha iyi. Siyasi tecrübeleri olanların neler yaptığını görüyoruz. Ne kadar tecrübesiz o kadar iyi.