STATÜKONUN BEKÇİLİĞİ DEĞİL EŞİT YURTTAŞLIK

Ankara'da düzenlenen Büyük Alevi Kurultayı'nın sonuç bildirgesinde Aleviler demokrasiden yana tutum aldıklarını belirttiler. Sadece kendilerine demokrat olmayıp, ülke genelindeki tüm sorunlara duyarlı bir yaklaşımın sergilendiği kurultayda son dönemde birçok sert tartışmalara konu olan ve AKP, CHP, MHP gibi partilerce desteklenmeyen “anadilde eğitim” konusuna açık destek sunuldu.

Aleviler, Kürt sorununun, demokratik, barışçıl ve şiddetten arındırılmış yöntemlerle çözülmesini talep ederek, “Kurultayımız, Kürtlerin kültürel kimlik haklarını ve anadillerini kullanma özgürlüğünü evrensel bir insan hakkı olarak görmektedir. Kurultayımız yukarıda ifade edilen tüm bu sorunların çözümü ve taleplerin karşılanmasını sağlayacak zeminin yaratılmasının; Türkiye’nin ihtiyacı olan, toplumun tüm kesimlerinin katılımı ile yeni baştan yazılmış, demokratik bir anayasadan geçtiğine inanmaktadır” dediler.

DEMOKRAT HABER'den Cafer Solgun'un Kurultay değerlendirmesi BURADA.

Ankara'da düzenlenen Büyük Alevi Kurultayı’ndan önümüzde 6 Mart 2011'de İzmir'de Alevi mitingi düzenlenmesi kararı da çıktı. Daha önce Ankara ve İstanbul'da iki büyük mitinge imza atan Aleviler ayrıca Nisan ayında İstanbul'da "Aleviler ve Anayasa" adlı bir sempozyum düzenleyecek.

HÜKÜMETE TEPKİ

Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı'nın organizasyonuyla Ankara'da 15-16 Ocak 2010 tarihlerinde olmak üzere düzenlenen Büyük Alevi Kurultayı, Türkiye ve yurtdışındaki pek çok Alevi kurumunun geniş katılımıyla yapıldı. Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu'nca da (AABF) desteklenen kurultayın ilk gününde Alevi kurumlarının yaptığı toplantıda önümüzdeki 6 Mart 2011 günü İzmir'de Alevi mitingi düzenlenmesi kararlaştırıldı. Mitingin Alevilern hak taleplerini duyurmaya yönelik olacağı gibi Alevilerin taleplerine aldırmaksınız hükümet tarafından çıkarılan yasalara bir tepki olarak düzenleneceği belirtildi.

İZMİR’DE MİTİNG KARARI ÇIKTI

Aleviler daha önce de Alevi Bektaşi Federasyonu'nun (ABF) organizasyonuyla ilki Ankara'da diğeri de İstanbul'da olmak üzere iki miting düzenlemişler her iki mitinge de geniş katılım olmuştu. İzmir'deki mitinge yine geniş katılımın sağlanması için kurultayın ardından çalışmalara başlatılması da kararlaştırıldı. Alevi kurumlarının kurultayın ilk günkü toplantısında çıkan ikinci karar da önümüzdeki Nisan ayında İstanbul'da olmak üzere "Aleviler ve Anayasa" adlı bir sempozyumun düzenlenmesi oldu.

HEDEF YENİ ANAYASA

Aleviler dışında toplumun değişik kesimlerinden uzmanların, akademisyenlerin katılması beklenen sempozyumda seçimden sonra gündeme gelmesi beklenen yeni Anayasa'yla ilgili Alevilerin nasıl bir yol haritası belirleyeceği tartışılacak. Aleviler 12 Eylül 2010 günü halk oylamasıyla kabul edilen anayasa değişikliklerinin kendi sorunlarıyla ilgili bir düzenleme getirmediğini iddia ediyor. Yapılacak sempozyumda yeni Anayasa tartışmaları sürecinde Alevilerin daha organize çalışarak taleplerini pakete koydurmaya çalışacağı kaydedildi.

ALEVİLERİ SÜNNİLEŞTİRME

Alevi dernekleri tarafından düzenlenen Büyük Alevi Kurultayı’nın Sonuç Bildirgesi’nde Alevi vatandaşların istekleri açıklanarak hükümete ‘Alevileri Sünnileştirme’ ve ‘devletin Aleviliği yeniden inşa politikası’na son vermesi çağrısında bulunuldu.

Anatolia Kongre Merkezi’nde gerçekleşen Büyük Alevi Kurultayı’nın sonuç bildirgesi açıklandı. Sonuç bildirgesinde Dünya Alevi Kurultayı’nın gerçekleştirilmesi hedefi vurgulandı.

KOÇGİRİ, DERSİM, MARAŞ, ÇORUM, MALATYA, SİVAS, ÜMRANİYE VE GAZİ KATLİAMLARININ UTANCIYLA YÜZLEŞİLMELİ

Türkiye’de Alevilerin tarih boyunca yoğun baskı ve ayrımcılığa maruz bırakıldığı ve katliamların, sürgünlerin hedefi olduğu ifade edilen bildirgede, “Koçgiri, Dersim, Maraş, Çorum, Malatya, Sivas Ümraniye ve Gazi katliamlarının utancıyla yüzleşilmesi ve Alevilerin acılarının paylaşılması Türkiye’de yurttaşların farklılıklarına rağmen barış içinde bir arada yaşamalarının gereğiyken, resmi ağızlardan katliamları onaylayan seslerin yükselmesi, Alevilerin acılarını gün geçtikçe daha da derinleştirmektedir” denildi.

AKP ALEVİLERE SAYGISIZ

Bildirgede, hükümetin Alevi çalıştaylarına Maraş katliamı sanığı Ökkeş Kenger’i davet etmesi ve Başbakan’ın Alevilerin katli için fetvalar veren şeyhülislam Ebu Suud’u ‘kahraman’ olarak ilan etmesine tepkiler dile getirildi.

EŞİT YURTAŞLIK TALEBİ

Türkiye’de eşit yurttaşlığın gözetilmemesi nedeniyle ayrımcılığa maruz kalan toplulukların içinde Alevilerin de yer aldığı ifade edilen bildirgede, Alevilerin bütün taleplerinin eşit yurttaşlık talebi olarak değerlendirilebilecek nitelikte olduğunun altı çizildi.

Bildirgede, Alevilik konusunda bilimsel araştırmaların veya teolojik bir tartışmanın yapılabileceği, ancak Alevilerin Aleviliğin ne olduğuyla ilgili bir sorunlarının olmadığı vurgusu yapıldı.

TARTIŞMALARA SON VERİLMELİ

Devletin Aleviliğe onu yeniden inşa edecek tarzda müdahale etmesinin zeminini oluşturmak üzere tartışmaya açılmasındaki esas amacın, Alevilerin son derece anlaşılır ve meşru olan eşit yurttaşlık talebi mücadelesini etkisizleştirmek olduğu ifade edilen bildirgede, “Bu talebi pazarlık konusu haline getirmeye yönelik tanım tartışmalarına son verilmelidir” çağrısı yapıldı.

TEK TİP YURTTAŞ YARATMA

Zorunlu din dersi uygulamasıyla, inanç yönüyle de tek tip yurttaş yaratmanın amaçlandığı belirtilen bildirgede, bu dayatmalar karşısında inançlı veya inançsız, hatta Sünni yurttaşların bile mağdur konumunda olduklarına işaret edildi.

TALEPLER AÇIK VE NET

AİHM ve yargı kararları ortadayken, hükümetin zorunlu din dersi uygulamasının kaldırılması konusunda herhangi bir adım atmaya yanaşmayarak, müfredata Alevilikle ilgili metinler eklemesine de tepki gösterilen bildirgede, “Kimler tarafından nasıl hazırlandığını hiçbir Alevi örgütünün bilmediği, ama Aleviler tarafından hazırlandığı iddia edilen bu metinler bir müjde gibi Alevilere sunulmaktadır. Bu süreç tarafımızdan dikkatle izlenmektedir. Bundan sonra düzenlenecek Alevi kurultaylarıyla süreci takip ve teşhir etmekte kararlı olan biz Alevilerin talebi açık ve nettir” denildi.

ALEVİLERİ SÜNNİLEŞTİRME

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın konumu ve görevlerinin, Alevilere yönelik asimilasyonu derinleştirdiğine işaret edilen bildirgede, Diyanet’in bu nitelikleriyle Alevileri Sünnileştirme amacına hizmet ettiğine, din ve vicdan özgürlüğünü ihlal ettiğine dikkat çekildi.

Siyasal iradenin Aleviliği yeniden tanımlamaya ve siyasal amaçları doğrultusunda yeniden inşa etmeye soyunduğu belirtilen bildirgede, cemin niteliğini ve iktidarın cem evlerinin statüsünü de bu bağlamda tartışmaya açtığı ifade edildi.

ALEVİ KÖYLERİNE ZORLA CAMİ YAPILMASINDAN VAZGEÇİLSİN

Ayrıca bildirgede, Alevi inancı ve ritüellerinin farklılığını inkâr etmek suretiyle yurttaşların hakta ve özgürlükte eşitliğini hiçe sayan bir başka uygulamanın da Alevi köylerine zorla cami yapılması olduğuna işaret edildi.

DİYANET KALDIRILSIN

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması istenen bildirgede, cemevlerinin ibadet statüsünde tanınması, Alevi köylerine zorla cami yapılmasına olanak sağlayan yasal ve idari düzenlemelerin bir an önce yürürlükten kaldırılması istendi.

Alevilerin bugün, Hacı Bektaş Dergâhı’na ücret karşılığı ve ziyaretçi olarak girebildiklerine işaret edilen bildirgede, Dergâhın gerçek sahiplerine teslim edilmesi istendi.

KUTSAL MEKANLAR

Bildirgede, Elmalı Tekke Köyü’ndeki Abdal Musa türbesinin yanına taş ocağı yapılması için ruhsat verilmesi ve Dersim’de Munzur vadisinde yapılması planlanan barajlarla Alevilerin kutsal saydığı çeşitli mekân ve ziyaretlerin yok edilecek olmasının da Alevilerin inanç ve ibadet özgürlüklerine doğrudan saldırı niteliği taşıdığı belirtildi.

KÜRTLERİN KİMLİKLERİ ANADİLLERİ EVRENSEL BİR HAK

Kürt sorununun, demokratik, barışçıl ve şiddetten arındırılmış yöntemlerle çözülmesinin talep edildiği bildirgede, “Kurultayımız, Kürtlerin kültürel kimlik haklarını ve anadillerini kullanma özgürlüğünü evrensel bir insan hakkı olarak görmektedir. Kurultayımız yukarıda ifade edilen tüm bu sorunların çözümü ve taleplerin karşılanmasını sağlayacak zeminin yaratılmasının; Türkiye’nin ihtiyacı olan, toplumun tüm kesimlerinin katılımı ile yeni baştan yazılmış, demokratik bir anayasadan geçtiğine inanmaktadır” denildi.

Bildirgede şu tespit ve talepler yer aldı:

- Ötekileştirilen tüm diğer gruplarla birlikte Alevileri de hedef alan nefret suçları yasal müeyyidelere bağlanmalıdır.

- Türkiye toplumunun utancı olarak görülmesi gereken tüm Alevi katliamlarıyla yüzleşilmeli.

-Madımak Oteli utanç müzesi yapılmalıdır.

- Zamanaşımına uğratılan Maraş, Çorum ve Sivas katliamlarının dosyaları yeniden açılmalı ve failleri ortaya çıkarılmalıdır.

- Dersim katliamıyla ilgili devlet arşivleri kamuoyunun bilgisine sunulmalı, Seyit Rıza’nın mezarının yeri açıklanmalı ve mezar Seyit Rıza’nın ailesine teslim edilmelidir.

- Aleviliği siyasal amaçlar çerçevesinde yeniden tanımlama ve inşa etme girişimlerine son verilmelidir.

Eğitim, öğretim başta olmak üzere tüm kamu hizmeti alanlarında ve bürokraside Alevilere yönelik ayrımcılık iddiaları, hukuk devleti ilkesine inanan tüm yurttaşların adalet duygusunu tatmin edecek biçimde soruşturularak aydınlatılmalıdır.

- Zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır.

- Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalıdır.

- Cemevleri ibadethane olarak kabul edilmelidir.

- Alevi köylerine zorla cami yapılmasına son verilmeli, şimdiye kadar yapılmış bulunan camiler kaldırılmalı veya köy halkının talepleri ve ihtiyaçları doğrultusunda cemevine dönüştürülmek üzere mimari yapı ve donatılarında gerekli değişikler yapılmalıdır.

- Hacı Bektaş Dergâhı, dergâhın gerçek sahipleri olan Alevilere teslim edilmelidir.

- Keza, Karacaahmet ve Şahkulu gibi, ancak kira karşılığı kullanılabilen dergahlarda Alevilere teslim edilmelidir.

- Alevilerin kutsal mekânlarına yönelik yağmaya son verilmelidir.

- Abdal Musa türbesinin yanı başında taş ocağı yapılmasına müsaade eden yapım ruhsatı iptal edilmelidir.

- Munzur vadisine, Alevilerin kutsal mekânlarının yok olmasına yol açacak biçimde yapılması planlanan barajların yapımı durdurulmalıdır.

- Antakya ve çevresinde yaşayan Alevilerin, kutsal günü sayılan ‘Gadiri Hum’ resmi tatil olarak kabul edilmelidir.

- Toplumun önemli bir kesiminde Alevilere karşı içselleştirilmiş bir nefret ve önyargının bulunduğu kesindir. Bu nefret ve önyargılar, kuşaktan kuşağa aktarılmaya devam etmektedir. Tam da bu nedenle, sıraladığımız tüm taleplerimize temel teşkil eden ayrımcılık tek başına bir yasa ve hukuk sorunu değildir. Öte yandan söz konusu nefret ve önyargılar yalnızca Alevilere yönelik de değildir. Bu anlamda Alevilerin sorunları, farklılıklarıyla hakim inanç ve anlayışların dışında kalan ve ayrımcılığa uğrayan tüm grupların sorunudur. Hükümet zorunlu din derslerini dayatmak yerine eğitim müfredatının içeriğini ayrımcılığa karşı farkındalık yaratacak biçimde şekillendirmelidir.

- Alevilerin talepleri açık ve nettir. Talepleri dinlemek ve karşılamak iddiasıyla Alevi açılımına girişen hükümet, Alevi Çalıştayı adı altında düzenlediği toplantıların tutanaklarını ve sonuç raporunu bir an önce kamuoyuna açıklamalıdır.

Bugün burada Büyük Alevi Kurultayı’nda bir araya gelen biz Aleviler, bundan sonra gerçekleştireceğimiz kurultaylarla da AKP iktidarının ve genel olarak da iktidarların Alevilere yönelik politika ve uygulamalarının takipçisi olacağımızı beyan ederiz.”

DEMOKRAT HABER'den Cafer Solgun'un Kurultay değerlendirmesi BURADA.

Kaynaklar: AHT, ANF