16 Ocak’ta Ankara’da düzenlenen Büyük Alevi Kurultayı, sonuçları ve özellikle de yayınlanan bildirge ile “önce ve sonra” olarak nitelendirilmeyi hak eden bir önem ve özellik arz ediyor.
 
Alevilerin, kendilerine dayatılan kirli senaryo ve konseptleri sorguladığı süreç, Kurultay Bildirgesi ile anlamına kavuşmuştur.
 
Kurultay’da günlük siyasete ilişkin birtakım üslup ve söylemler bir yana bırakılacak olursa, açıklanan bildirgenin özü ve öne çıkan niteliği, Alevilerin Türkiye’nin demokratikleşme sürecinin temel dinamiklerinden biri olmaya güçlü bir aday olarak varlıklarını duyurmuş olmalarıdır.
 
Yıllardır bu yönde yazan, demokratik alanda çaba ve uğraş sahibi olan ben ve benim gibi yazarların, sivil toplum örgütlerinin ve elbette ki bir bütün olarak Alevilerin emeklerinin karşılığını bulacağı yeni bir sürece girilmiştir.
 
Bu süreçte Aleviler sadece kendileri için değil, kendi “eşit yurttaşlık” istemlerinin Türkiye’nin demokratikleşmesinin ayrılmaz bir parçası olduğu bilinci içerisinde hareket edebildikleri ölçüde sadece “kendileri” olmakla kalmayacak, aynı zamanda herkesin kendi inancı, etnik kimliği ve değerleriyle eşit ve özgür yaşayabilecekleri bir Türkiye amaç ve idealinin de “güvencesi” olabileceklerdir.
 
Alevileri kendi “derin” hassasiyetlerinin “arka bahçesi” olarak görenlere, Alevi-Sünni çatışması veya kargaşası yaratarak bunun üzerinden kendilerine “vazife” çıkartmak planları yapanlara, Alevileri kendilerini tanımayan mevcut statükonun “korucusu” haline getirmek isteyenlere, bence “geçmiş olsun” demenin zamanı gelmiş ve geçmektedir de.
 
Aleviler, kendi istemleri için yürüttükleri demokratik mücadelede mutlaka kendi gerçek temsil güçlerini de ortaya çıkaracak, başlarına çöreklenmiş şu ya da bu yönde kişisel ve siyasi rant hesapları içerisinde olanları aşmasını da bileceklerdir. Aleviler açısından bugünün öne çıkan görev ve sorumluluklarından birinin de bu olduğuna inanıyorum.
 
Alevilerin “eşit yurttaşlık” istemlerini, Kürlerin ana dilde eğitim istemlerini karşılayan bir yeni, sivil ve demokratik anayasa, demokrasi güçlerinin temel talebidir. 5 ay sonra gerçekleşecek olan seçimlere hazırlanan siyasi partiler, Aleviler ve Kürtler başta olmak üzere tüm yurttaşlardan “oy” isterken, bu temel taleple ilgili anlayış ve yaklaşımlarını da ortaya koymak durumundadır. Zira artık hiçbir parti kolay kolay Alevileri “kendilerine mahkum ve mecbur” göremeyecektir.
 
Büyük Alevi Kurultayı’nın ortaya koyduğu en önemli sonuçlardan biri de budur.
 
Öte yandan Kurultay öncesi Kürt Alevilerinin temel beklentilerinin Dersim 38 ve bununla bağlantılı istemlerinin Kurultay bildirgesine yansıması olduğunu yazdım. (Bknz. Büyük Alevi Kurultayı’nın kritik sorunu) Bildirge, bu beklentiyi karşılayan bir yaklaşım sergiledi.
 
Artık rahatlıkla belirtebiliriz ki, Dersim meselesi Alevi sorununun asli unsurlarından biridir ve doğrusu da budur.
 
Çünkü Dersim meselesini Alevi sorunundan ve Alevi taleplerinden ayırt eden yaklaşımların aşılması, her şeyden önce Aleviler açısından kaçınılamaz bir sorumluluk idi.
 
DEMOKRAT Haber Analiz: Cafer Solgun
 
Konuyla ilgili kurultayın ayrıntılı haberi için BURAYA tıklayınız.