İzmir’de cemevi ziyaret eden Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş referandum öncesinde Alevilere bir mesaj vererek, "Allah nasip ederse Türkiye’de 1980 darbesinden bu yana bir türlü yapılamayan, yasaklanmış gibi olan Hz. Ali'nin doğum günü olan 21 Mart kutlamasını Ankara'da yapacağız” dedi. Kurtulmuş’un sözlerine Alevilerden tepki geldi.

Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Örgütleme Genel Sekreteri ve Sultangazi Pir Sultan Abdal Cemevi Başkanı Zeynel Odabaş ise, "Açılım yapacağız diye diye ülkeyi bu hale getirdiler. Seçimden önce istismara başvuruyorlar, samimi değil" dedi.

Alevi derneklerinin Başbakan Yardımcısı'nın konuşması bir referandum yatırımı olarak değerlendirildiği belirtildi. BirGün'den Erk Acarer'in haberine göre, "açıklama samimiyetten uzak, istismar edici, dönemsel ve popülist bir yaklaşım" olarak tanımlandı.

1998 - 2000 yılları arasında Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanlığı görevini de yürüten CHP Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, “15 yıldır Alevileri görmeyenler, referandum öncesinde, ‘Osmanlı döneminden beri çok hayırlı işleri oldu, Hazreti Ali’nin doğum gününü kutlayacağız’ diyorlar. Alevilere yönelik inkârcı ve yasakçı anlayıştan vazgeçsinler yeter, başka bir şey istemiyoruz. Bizim yakın zamanda da ‘Hayırlı’ işlerimiz olacak” ifadelerini kullandı.

16 gün boyunca gözaltında tutulan Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Örgütleme Genel Sekreteri ve Sultangazi Pir Sultan Abdal Cemevi Başkanı Zeynel Odabaş ise, "Açılım yapacağız diye diye ülkeyi bu hale getirdiler" dedi ve ekledi: "Seçimden önce istismara başvuruyorlar, samimi değil!"

"BAŞLIK VAR, İÇERİK YOK" 

CHP Ankara Milletvekili Necati Yılmaz, AKP'li Kurtulmuş’un sözlerini şöyle değerlendirdi:

"AKP’nin Alevilerle ilgili açılımlarını göre yaşaya buraya geldik. Başlık var içerik yok. Sadece Alevilerle ilgili değil Kürt ve Roman açılımına yönelik toplantılar yapıldı. Hiçbir çözüm çıkmadı. ‘Madımak müze yapılsın, Alevi köylerine cami inşasından vazgeçilsin, çocuklarımız zorunlu din dersleriyle asimile edilmesin, Diyanet baskıcı uygulamalarını bir kenara bıraksın’ dedik. Bu basit isteklerin hiçbirini yerine getirmeyenler, şimdi dönemsel, popülist ve faydacı bir anlayışla anayasa referandumuna etki sağlamak için Hz. Ali’nin yıldönümü anmasından söz ediyorlar. Aleviler zaten bin yıllardır inkâra, yasağa rağmen söz konusu anmayı, yani Nevruz cemini yapıyor. Bu açıdan, AKP’den bir çözüm beklentimiz yok. Alevilere yönelik, inkârcı ve yasakçı anlayışından vazgeçsinler yeter. Alevi toplumu samimiyetsizliği görüyor.”

"ALEVİLERİ MÜLKATTA ELEMESİNLER YETER"

Yılmaz, "Bu ifadeler ikiyüzlülüğün ifşası diyerek sürdürdü: "İhtiyaç duyulan saygı ve duyarlılık. Alevileri işe almayacaksınız, işten atarken ilk olarak onları aklınıza getireceksiniz, darbe sürecinin FETÖ’nün bile faturasını onlara keseceksiniz, kamuda çalışan Alevileri potansiyel suçlu olarak göreceksiniz; sonra da Hz. Ali anmasından söz edeceksiniz. Alevi gençleri ‘Bizi mülakatlarda kimliğimiz nedeniyle elemesinler yeter’ diyorlar. Gerçekten de öyle. Aleviler bu inandırıcılıktan uzak yaklaşıma aldanmaz.”

"ALEVİLER 'HAYIRLI' İŞLER YAPACAK"

Alevilerle ilgili çözüm önerilerini yeni hükümet programına bile koymadılar” diyen Yılmaz konuya ilişkin şunları aktarıyor: “Yüksek Yargı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına rağmen Alevi inanç mekânlarını tanımayan, 15 yıllık iktidarı boyunca bir adım atmayan AKP’den bu dönemde bir çözüm beklemek mümkün değil. Aleviler Osmanlı döneminden beri hayırlı işlerde bulunuyorlar. Emin olsunlar ki; çok yakında yine ‘hayırlı’ işler yapacak!”

"AMAÇ KENDİ KÜRDÜNÜ, ALEVİSİNİ YARATMAK"

ABF Örgütleme Genel Sekreteri ve Sultangazi Pir Sultan Abdal Cemevi Başkanı Zeynel Odabaş ise “Alevi Bektaşi Federasyonu ile Türkiye ve Avrupa’daki bileşenleri olarak konu ile ilgili yazılı biraçıklamamız olacak” derken şunları aktardı: “Yine özü sözü farklı bir yaklaşım. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tekçi, mezhepçi, ötekileştiren ve ülkeyi kaosa sürükleyen, açıklamalarından farksız. Böyle bir açıklamamız da talebimiz de yok. Zaten 21 Mart’ta Newroz Cem’i ve bahar şenlikleri yapılır. Referandum öncesi bunu bir fırsata çevirmek istiyorlar. AKP, kendi Alevi’sini ve Kürt’ünü yaratma peşinde.”

"İSTİSMAR EDİYORLAR" 

Odabaş, "Alevilerin günübirlik palanları yok” diyerek sürdürdü: “Cumhuriyet’i birlikte kurduk, birlikte inşa ettik. Aleviler olarak, barış, kardeşlik, hoşgörü, laiklikten başka isteğimiz yok. Duruşumuz aynı, bütün renklerin kardeşçe bir arada yaşamasını istiyoruz.

Odabaş da iktidarın samimi olmayan yaklaşımına göndermede bulunuyor:

“15 yıldır iktidarda olan AKP, Alevilerin inançlarını ve inanç yerlerini yok saydı, ‘aydınlatacağız’ dediği katliamları zaman aşımına uğrattı. Sivas’ın eli kanlı katillerini bakan, milletvekili yapan bu zihniyet, tam da referandum öncesinde Hz. Ali’nin doğum gününü kutlamaktan söz ediyor. İnandırıcı değil. Hz. Ali, Hz. Muhammed ya da Ehlibeyt, bu toprakların samimi inancı. İslamiyet içinde karşılık bulan bu değerleri her fırsatta ağza alıp, toplumu etkilemeye ve işi farklı boyutlara götürmeye çalışmak inancı istismar etmek demek. 15 yıldır bir arpa boyu yol alamayanların durup dururken bunları hatırlamaları samimiyetten çok uzak!”

"12 EYLÜL FAŞİZMİNİ BİLE ARATIYORLAR"

Odabaş; referandum sürecine de şu sözlerle vurgu yapıyor: “Yeni anayasanın bütün yurttaşları, mecliste olsun ya da olmasın bütün siyasi partileri kucaklaması gerekiyor. Ama gördüğümüz bunun sadece iki siyasi partinin tekelinde olduğu. Üstelik parlamenter sistemi ortadan kaldırmak, seçilen milletvekillerini etkisiz hale getirmek, yasama yürütme ve yargıyı bir kişinin elinde toplamak istiyorlar. Biz tüm bunları sadece Aleviler açısından değil toplumun bütünü açısından yadırgıyoruz. 12 Eylül faşist Anayasa’sını arayacak, onu savunacak duruma gelmiş durumdayız. Kısaca; ‘Alevilere, Kürtlere, Romenlere, Lazlara ya da başka halklara yönelik açılımlar yapacağız’ diyerek ülkeyi bu duruma getirdiler. Bu yanlıştan, bu hatadan dönülmelidir. Devlet bütün ötekileri, yok sayılanları, ezilenleri ya da halkları kucaklayan projeler üretmelidir.”

"SİYASETTE İLKE VE DEĞER KALMADI"

CHP Vekili Yılmaz; "AKP ile zirve yapan çıkarcı politikaların tüm siyasete ve siyasilere yayıldığını da görmezden gelemeyiz” diyor: "Türkiye’deki siyasetçilerin tamamında büyük bozulma, çürüme söz konusu. Siyaset ilkeler ve değerler üzerinden yapılmıyor. Bunun yerine daha çok popülist, yararcı, dönemsel, ihtiyaçlara uygun şekilde siyasi duruş sergileniyor. Maalesef bu anlayış, Türkiye siyasetindeki tüm partilere hâkim olmuş durumda."