Aladağ’daki yurt faciası davasında mahkeme heyeti yeniden bilirkişi raporu istedi. Ancak raporu istenen yurt binası yıkıldı.

Aladağ'da Süleymancılar cemaatine ait kız öğrenci yurdunda 11’i çocuk 12 kişinin yaşamını yitirmesi 24 çocuğun yaralanmasıyla açılan davanın üçüncü duruşması Kozan Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği yöneticileri ile yurt müdürünün “Taksirle öldürmek”  suçlamasıyla 2 ila 15'er yılla yargılandığı dava öncesi aileler adliye önüne yürüyerek ceza talep etti.

Adliye önünde yapılan açıklamaya, Sosyal Haklar Derneği (SHD) Genel Başkanı Melda Onur, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri Mahmut Tanal ve İbrahim Özdiş ile çok sayıda kişi katıldı. 
 
Yurdun yıkılmasına tepki gösteren Sultan Avcı, çocuklarının eşyalarının bile verilmediğini ve kamu görevlilerinin neden yargılanmadığını sordu. Avcı, "Bu olayın tek suçlusu biz miyiz" diye sordu. CHP Adana Milletvekili İbrahim Özdiş, devletin çocuklara sahip çıkması gerektiğini ve çocukların cemaat ve tarikatların kucağına terk edilmemesini istedi. 
 
KISA SÜRELİ GERGİNLİK

Duruşma öncesi sanık yakınları ile mağdur aileleri arasında kısa süreli gerginlik yaşandı. 

Açıklama sonrası aileler ve avukatları Kozan Adliyesi'ne geçti. Duruşmaya çok sayıda mağdur avukatı,  mağdur aileler ve sanık yakınları ile CHP'li vekiller katılırken, duruşma salonunun küçük olması nedeniyle bazı basın mensupları duruşma salonuna alınmadı. Kimlik tespitiyle başlayan duruşmaya tutuklu 6 sanık ile bir tutuksuz sanık katıldı.
 
Duruşma kimlik tespitiyle başladı. Ardından söz alan iddia makamı mütalaasında tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. İddia makamının talebine karşı ailelere söz verilirken aileler bu konuda avukatlarının talepte bulunacağını söyledi. 

Ailelerin taleplerinin alınması ardından faciada yaralı olarak kurtulan çocuklarla ile sağlık raporları okundu. Raporlarda, yaralanan çocukların 18 saat oksijen tedavisi verildiği basit bir tedaviyle giderilmeyecek yara oluştuğu ifade edildi. 
 
RAPOR İSTENDİ AMA BİNA YOK
 
Mahkeme heyeti yangınla ilgili yeniden bilirkişi raporu hazırlanmasına karar verdi.  Mağdur avukatlarından Evren İşler ilk duruşmada tutanağın eksik ve yanlış tutulduğunu belirterek, iddia makamının mütalaasına katıldıklarını söyledi.
 
Mağdurların avukatlarından Zafer Kazan ile mahkeme başkanı arasında Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) tartışması yaşanırken, Kazan ifadelerin sesli kayıt altına almasını istedi. 

Mağdur avukatlarından Can Atalay, "Yeni bir tanık beyanında deniliyor ki, ben oraya gittiğimde yangın merdiveni eriyerek yok olmuştu. Bu tek başına bir tutukluluk halinin devamı için yeterlidir. CMK 100 tutuklunun devamına ilişkin tüm sebepler bu dosyada mevcuttur. Yurdun yıkılmasına ilişkin mahkemenizce verilmiş hiçbir karar yok. Yurt yıkıldığı için keşif yapmamız mümkün olmayacak. Bu kesin bir delil karartmadır. Bu dosya ‘olası kasıt’ dosyasıdır" diye savunma yaptı.
 
‘NEDEN EMNİYETE GİTMEDİLER?
 
Avukatlar ardından söz alan tutuklu sanıklardan Cumali Ali Genç savunmasında, "Ben burada bu davadan mı yargılanıyorum yoksa siyasi ve ideolojik olarak mı yargılanıyorum. Kimse bu çocukları yönlendirmedi. Bütün velilerle bizzat görüştüm. Bana güveniyorsanız çocuklarınızı emanet edin dedim. Göreve başladıktan sonra yurtta A'dan Z'ye tadilat yaptırdım. Ailelerle de görüştüm hepsi memnun olduklarını söylediler. Bir eksiklik gördülerse neden emniyete gitmediler. Bütün veliler de bilmektedir ki çocuklarımızın istikbali için çalıştım" dedi. 
 
Yangının sabotaj olduğunu iddia eden Genç, yangından TEDAŞ yetkililerini sorumlu tutarak, "Yangının elektrik ana panosundan çıktığını düşünüyorum. Bu panoya kasten müdahale edilmiştir. Bu bir sabotajdır" diye savunma yaptı. Genç, yurt yangınından sonra buzdolabında bulunan 35 kilo etin başka bir şubeye nakledildiğini söyledi.
 
Genç'in avukatı, ailelerin hesabına yatırılan paraların yıkılan yurt binasının arazisinin satılmasıyla elde edildiğini söyledi. Genç'in başka bir avukatı ise yangınla ilgili TEDAŞ'ı suçladı.
 
'NEDEN İÇERDEYİM BİLMİYORUM' 
 
Sanık Mahir Kılınç ise, "Haksız yere içeride tutuluyorum. İş yerim iflasın eşiğinde. Neden içeride olduğumu anlayamıyorum" diye savunma yaptı.
 
Kılınç'ın avukatı Gazi Adanalı, "Mağdur avukatları basında ilgi çekecek şekilde beyanda bulunuyorlar. Sansasyonel açıklamalarla basında yer bulmaya çalışıyorlar" diye savunma yapması dikkat çekti. Tek tek savunma yapan diğer sanıklar da suçlamaları reddederek beraat ve tahliyelerini istedi.
 
Sanık ve sanık savunmaları ardından mahkeme heyeti duruşmaya 45 dakika ara verdi. Aranın ardından mahkeme heyeti tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek, yangınla ilgili yeniden bilirkişi raporunun hazırlanarak, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı 11 Aralık'a erteledi. 
 
AİLELER: BİZ ONLARI YANSIN DİYE Mİ GÖNDERDİK?
 
Duruşma sonrası açıklama yapan Adana Barosu Başkanı Avukat Veli Küçük, kendilerinin ve baroların davaya müdahil olma talebinin reddedildiğini hatırlatarak, "Yaşam hakkı için her yerdeyiz" dedi. Küçük, tüm engellemelere rağmen davanın takipçisi olmaya devam edeceklerini söyledi.
 
Sanıkların mahkemede söylediği “Çocuklara ekmek verdik" sözlere tepki gösteren mağdurlardan Ayşe Altun, "Orada yanıyorlar. Yanmamak için can haliyle üçüncü kattan atlıyorlar. Biz onlar yansın diye mi gönderdik oraya? Muhtaç olmasaydık gidip ev kiralardık. Bunlarda olmazdı" dedi. 
 
Sanıkların suçlu olduğu için suçlarını farklı yerlere mal etmeye çalıştığını söyleyen SHD üyesi Avukat Ömer Çelik, bugün yeni bir şey duyduklarını ve olayın sabotaj olduğunu öğrendiklerini kaydetti. Çelik, "Ayşe ablanın ve diğer ailelerin feryadı yarın adaletin tecellisi ile bu yaraların sarması adına bir karar verilirse geçer" dedi.