Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı Avrupa sözleşmelerinin onay ve feshedilme sürecini tartışmaya açtı.

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) konu hakkında Venedik Komisyonu’na başvurmaya hazırlanıyor.

AKPM, yarın Strasbourg’da düzenleyeceği tartışıp oylayacağı, "Türkiye’de Demokratik Kurumların İşleyişi" başlıklı genel kurul oturumu için hazırladığı taslak raporda, Ankara’nın kısaca "İstanbul Sözleşmesi" olarak bilinen "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi"nden çekilme kararına geniş yer ayırdı.

Taslak rapor ve beraberindeki karar tasarısında, antlaşmaların feshedilmesinin ulusal egemenlik alanına girdiği belirtilmekle birlikte, Ankara’nın hamlesinin "demokratik süreçler açısından kaygı ve soru işaretleri oluşturduğu" kaydedildi.

AVRUPA KONSEYİ'NDE BİR İLK

Avrupa Konseyi tarihinde bir ilk olan bu yeni gelişmenin "demokratik toplumlarda uluslararası antlaşmaların feshedilmesini düzenleyen normlarla ilgili düşünsel bir çalışma gerektirdiğini" belirten AKPM, bu amaçla Venedik Komisyonu'na başvurmaya hazırlanıyor.

DW Türkçe’den Kayhan Karaca’nın haberine göre, yarın oylanacak karar tasarısında Avrupa Konseyi'nin anayasal konularla ilgili uzman organı konumundaki Venedik Komisyonu'ndan "Avrupa Konseyi sözleşmelerinin onaylanma ve feshedilmelerini düzenleyecek koşullar hakkında karşılaştırmalı bir çalışma ve yönlendirici ilkeler hazırlaması" isteniyor. AKPM’nin başvurusu Venedik Komisyonu’nun konu hakkında ilk defa hukuksal planda referans olacak bir çalışma hazırlayacak olması bakımından önem taşıyor.

İnsan hakkı temelli ve parlamentoda oy birliğiyle kabul edilmiş bir sözleşmenin feshedilmesinin Türkiye için “gerileme” olarak değerlendirildiği taslak metinde, bu kararın  "Avrupa Konseyi bünyesinde çok taraflı işbirliğini zayıflattığı" görüşü de dile getirildi.

AKPM’ye göre, kadına yönelik şiddetle mücadeleyle ilgili yasal mevzuat yeterli olsa dahi İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen Türkiye, bundan böyle bu alanda uluslararası işbirliğinden faydalanmayacak. Sözleşmeye taraf ülkeler arasında uluslararası işbirliğinden yararlanamayacak olan Türkiye, sözleşmede tanımlanan suçlara ilişkin konularda cezai işbirliği talebinde bulunamayacak.

PARLAMENTER DOKUNULMAZLIĞI

AKPM’nin taslak raporunda dikkat çekilen bir diğer konu ise parlamenter dokunulmazlığı. Özellikle HDP’li milletvekilleri ve belediye başkanlarının durumuna değinilen karar tasarısında, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarının birinci derece mahkeme kararlarının üstünde olduğu hatırlatılıyor.

Enis Berberoğlu’nun AYM kararları sayesinde parlamentoya geri dönmesi "sevindirici" olarak not edilirken, HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu hakkındaki mahkumiyet kararı "dehşet verici" olarak değerlendiriliyor.

Türkiye’de muhalefet partilerine mensup parlamenterlerin "yazılı veya sözlü ifadeleri nedeniyle dokunulmazlıklarının kaldırılacağı tehdidi altında yaşadığı" kaygısının dile getirildiği taslak metinde, bu duruma son verilmesi için terörle mücadeleyle ilgili yasal mevzuatta AİHM kararları temelinde değişiklik yapılması ve "Türk yargı sistemindeki bağımsızlık ve tarafsızlık sorunuyla başa çıkılması" isteniyor.

Siyasi partilerin demokratik rejimlerdeki hayati rolüne işaret edilen taslak metinde, AKPM’nin AKP’nin kapatılmasına karşı 2008’de aldığı karar hatırlatılıyor, AYM'nin parti kapatma davalarında AİHM içtihadı ışığında karar vermesi temennisi ifade ediliyor.

Türkiye’de siyasi partiler ve seçim kanunlarında yapılacak olası reformlarda Venedik Komisyonu önerilerinin dikkate alınması çağrısında bulunan AKPM, seçim barajının yüzde 10’un altına düşürülmesi ve seçim süreçlerinin ifade ve medya özgürlüğü ortamında gerçekleşmesinin güvence altına alınmasını istiyor. Ankara’yı siyasi partilerin ve seçim kampanyalarının finansmanını saydamlaştırılmaya; parlamenter, hakim ve savcıların yolsuzluğa karışmasıyla mücadele etmeye; Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun oluşumunda revizyona giderek yargı bağımsızlığını güvence altına almaya teşvik ediyor.

KAVALA VE DEMİRTAŞ

Taslak metinde Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliğinden kaynaklanan yükümlülüklerinden biri olan AİHM kararlarını yerine getirme zorunluluğuna da değiniliyor. AİHM hükümleri ve bu hükümlerin uygulanışının denetleyicisi olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararları gereği Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın "derhal serbest bırakılmaları" talep ediliyor.

Ankara’dan, "kendisini özgürce ve güvenlik içinde ifade etmek isteyen dinamik ve demokrasiye bağlı sivil toplum ve siyaset dünyasının demokratik özlemlerine yanıt vermesini" isteyen AKPM, bu kapsamda Avrupa Konseyi'nin uzmanlığından yararlanılmasını da öneriyor.

Rapor ve taslak karar metni yarın öğle saatlerinde Strasbourg’daki genel kurul oturumunda tartışılıp oylanacak.

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe