AKP eski Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, 'Darbe başarılı olsaydı yüz binlerce insan keyfi biçimde tutuklanacaktı' dedi. 

Türkiye'de darbe girişiminin  hemen ardından olağanüstü hâl (OHAL) ile yönetilmeye başlandı. 20 Temmuz 2016'dan bu yana OHAL döneminde son yılların en önemli olaylarından bazılarını yaşadı. 

Önce HDP'den aralarında eş başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın olduğu milletvekilleri, sonra da CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu tutuklandı.

Bu süreçte on binlerce kişi kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) işten atıldı ve 16 Nisan'da yapılan referandum ile cumhurbaşkanlığı sistemine geçildi.

BBC Türkçe'den Onur Erem 15 Temmuz'un Türkiye siyaseti üzerindeki etkisini siyasetçilere ve akademisyenlere sordu:

"OHAL İLANIYLA MECLİS FİİLEN İŞLEVSİZLEŞTİRİLDİ" 

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, darbe girişiminin en büyük etkilerinden birinin OHAL ilanıyla Meclis'in "fiilen işlevsiz" hale getirilmesini olduğunu söylüyor:

"İktidar partisi ve Meclis'te grubu bulunan partiler de dahil siyaset sahnesi etkisizleşti ve tek odak olarak Cumhurbaşkanı kaldı. Seçildiği günden beri yasama, yürütme ve yargı üzerinde etkisi bilinen Cumhurbaşkanı, OHAL ilanıyla bu etkisini kalıcılaştırdı ve 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan Anayasa değişikliği ile de bunu yasal hale soktu."

Basın kuruluşlarının kapatılmasıyla birlikte siyasi partilerin mesajlarını halka ulaştırmasının zorlaştığını belirten Altıok, "Siyaset yapılacak bütün demokratik kanallar kapatıldı. Sağlıklı iç siyaset, demokrasinin egemen olduğu ve yasama, yürütme, yargı organlarının farklı kurumsal ve özerk işleyişle hareket ettiği bir düzlemde olur" diyor ve ekliyor:

"Darbe girişimini bir fırsat olarak görüp darbecilerle hesaplaşmak yerinde bu girişimi de bir baskı aygıtına dönüştürerek kendi çıkarı için mazlumları muhalifleri aydınları cezalandıran bir iktidarın dayattığı yeni rejim açık bir darbe rejimidir. Sonuçta Türkiye ve tüm yurttaşlarımız çifte darbe mağdurudur."

"ÇAĞDAŞ DÜNYADAMN KOPMA TEHLİKESİ"

Aynı zamanda TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi olan Altıok'a göre tutuklananlar, KHK'larla işten atılanlar ve OHAL uygulamaları her ailede bir mağdur yarattı.

Sorularımıza yanıt vermeden iki gün önce Nuriye Gülmen ve Semin Özakça'yı cezaevinde ziyaret ettiğini belirten Altıok, "İstedikleri çok basit. İşlerine iade edilmek. Ne ile suçlanıyorlar? Terör örgütü üyesi oldukları iddiası ile. Bu insanlar devlet memuruydular. Açlık grevi yapmaya başladıkları ve kamuoyunun dikkatini çektikleri zaman mı 'terörist' oldular? Eğer terörist olduklarını ispat edecek bir belge bilgi varsa hemen ortaya çıkarılmak zorunda. Türkiye, bugün birçok kesim farkında değil ama çok ciddi insan hakları ihlalleri suçlaması, tazminat ve uluslararası çağdaş dünyadan kopma tehlikesi ile karşı karşıya" diyor.

"TOPLUMSAL MUHALEFET KRİMİNALİZE EDİLDİ"

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay da, CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeynep Altıok ile bazı ortak eleştiriler getiriyor son bir yılda yaşananlara. Ancak bir farkla:

"15 Temmuz'dan sonra yaşanan karanlığı daha önceden, 7 Haziran'dan başlayan bir süreç olarak tarif ediyoruz."

Kemalbay'a göre 7 Haziran 2015'te Meclis'te hiçbir partinin çoğunluk sağlayamadığı genel seçimden sonra Türkiye'de yaşananlar ve seçimlerin tekrarlanması "bir çeşit darbeydi".

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın darbe girişiminin "Allah'ın bir lütfu" olduğuna yönelik sözlerini hatırlatan Kemalbay, "İktidar bu süreci tam bir fırsata çevirdi ve partimiz başta olmak üzere toplumsal muhalefet kriminalize edilmeye başlandı ve partimizi terörle eşleştirilen bir söylem geliştirildi" diyor.

"GEZİ'DEKİ GİBİ FARKLILIKLARIMIZLA YAN YANA DURABİLİRİZ" 

15 Temmuz'da yaşananlar üzerinde de şaibe olduğunu belirten HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, "Bir komisyon oluşturuldu ve bu komisyon sağlıklı bir çalışma yapmadığı, dinlemesi gereken kişileri dinlemediği gibi trajikomik bir rapor yayınladı" eleştirisinde bulunuyor ve ekliyor:

"Halklarımız da 15 Temmuz darbe girişiminin önceden bilindiği fakat önlemek için gerekli tedbirler alınmak yerine böyle bir darbenin bir şekilde kendi tek adam rejimini yaratmak için saray rejimi tarafından kullanılmak üzere gerçekleşmesine izin verildiğini düşünüyor."

"MUHALEFET İSTEDİĞİNİ YAPABİLİYOR"

30 Mayıs'a kadar AKP'nin genel başkan yardımcılarından olan Siirt Milletvekili Yasin Aktay muhalefetin yönelttiği eleştirilere "Eleştirebilirler, eleştiri hakkı demokraside kutsaldır" diye yanıt veriyor.

"Türk siyasetinde bir olgunluk var" diyen Aktay, "Türkiye'de ciddi bir muhalefet var. İstediğini yapıp istediğini söyleyebiliyor. 25 günlük bir yürüyüş yapıldı mesela mevcut yargı uygulamalarına karşı. Yargı sürecine karşı bir muhalefet bile yapılabildi Türkiye'de" ifadelerini kullanıyor.

Aktay, darbe girişiminin çok karmaşık bir yapılanması olduğunu ve arkasında 50 yıldır devam eden "son derece gizli, ezoterik (batıni) yollarla örgütlenmiş" bir yapının bulunduğunu söylerken "17-25 Aralık'tan önce CHP aynı şeyleri söylüyordu bize. 17-25 Aralık'tan sonra nasıl ittifaka girdiler onlarla?" diye soruyor.

"DARBE BAŞARILI OLSAYDI YÜZ BİNLERCE İNSAN KEYFİ BİÇİMDE TUTUKLANACAKTI" 

Aktay, herhangi bir suç işlememelerine rağmen KHK'larla görevden alınanların mağduriyetlerinin giderilmesiyle ilgili şunları söylüyor:

"Kolay bir süreçten geçmedik. Darbe gerçekleşmiş olsaydı bugün bu tür şeyleri konuşabiliyor bile olamayacaktık. Zindanlara tıkılmış yüz binlerce insandan, yargı süreci çalışmadan insanların keyfi biçimde tutuklanıyor olmasından ve öldürülmesinden bahsediyor olacaktık.

"Müsaadenizle o kadar uygulama olsun. FETÖ yapılanma tarzı gereği böyle bir tedbir kaçınılmaz oluyor. Netice itibariyle kimsenin hakkı zayi olmaz, yargı süreci eninde sonunda işler. Eğer gerçekten mağdur edilen birileri varsa hakları verilir. 

"Bu insan kalitesiyle de ilgili bir şeydir. İnsanımızın kaliteli olmasını umuyoruz. Masumlarsa devletin önlemlerini takdir etmelerini umuyoruz.

"Bu süreç içerisinde herkese bir şekilde bir şey düştü. Herkes biraz bu işin bedelini ödemiş oldu. Biz de bedelini ödedik. Gezi başladığı günden beri bunların hepsi Türkiye'de herkesin ödediği bir bedel. 

”Muhalefetin cumhurbaşkanlığı sistemine OHAL döneminde geçilmesini eleştirmesine katılmayan Aktay'a göre, "Bunu düşünenler kendi mağlubiyetlerine bahane uydurmaya çalışıyorlar.

"OHAL bir tek Türkiye'de mi uygulanıyor Allah aşkına? Fransa OHAL'de seçime gitmedi mi? Herhangi bir eleştiri duyduk mu?

"Bunu, şunu bekleyelim diye referandum için kimsenin keyfini bekleyecek halimiz yoktu. Türkiye'de bu referandum 30-40 yıl gündemde olan bir konu. Türkiye bekleyemezdi. Ülkelerin tarihleri bekleyerek belirlenemez. Tarihi olaylar bir kere gelir, ya yakalanır ya yakalanmaz.

"Bir toplumsal uzlaşma ve mutabakat oluşmuş, zamanlama olarak da iki parti bir araya gelmiş bir konuda uzlaşmış, bir de CHP'nin uzlaşmasını mı bekleyecektik? CHP uzlaşmıyor, ne yapalım yani?"