Dersim Katliamı'nın üzerinden 84 yıl geçti. Resmi olmayan bilgilere göre en az 70 bin dolayında insan katledildi, on binlercesi sürgün edildi. Kıyımdan kurtulmak için mağaralara sığınanların zehirli gazlarla öldürüldüğü, küçük kız çocukları ailelerinden koparıldığı Dersim, en kanlı katliamlardan biri olarak tarih sayfalarına kaydoldu.

Katliam sırasında Hıdır Çiçek’in ailesinden 80’den fazla kişi öldürüldü. Kutudere bölgesi Gökçek Köyü’ne bağlı Gevrek mezrasında yaşayan ailesine dönük katliamdan sadece babası Kamer Çiçek ve kuzeni kurtuldu.

BABASI VE YEĞENİ YILLARCA MAĞARADA YAŞAYIP KURTULDU

Katliama dair babasından dinlediği hikayelerle büyüyen Çiçek, devlete yakın aşiret liderlerinin o dönemde köyde bulunan yaşlı, kadın ve çocukları toplayıp yakın karakola teslim ettiğini anlattı. Bu kişilerin birkaç gün sonra Pax ve Marçik bölgesinde toplu şekilde öldürüldüğünü, bunun üzerine halkın geri kalanının dağlara çekildiğini aktaran Çiçek, babası ve yeğenin yıllarca mağaralarda yaşadıktan sonra çıkan af yasası ile hayatta kaldığını dile getirdi.

'CENAZELERİN ÜZERİNE GAZ DÖKEREK ÖBEK ÖBEK YAKMIŞLARDI'

Çiçek, babasının tanık olduğu katliama dair kendisine anlattıkları ise şu sözlerle paylaştı:  “Dağdakilerin de çok sevdiği, saygı duyduğu, ahlakıyla, duruşuyla örnek olan abisi Hemede Civraile Khejiaile vurulma anı babamı çok etkilemişti. Ne zaman ki abisinden laf açılmışsa da gözleri hep dolmuş ve ağlamıştır. Abisinin cenazesine giderken onun üzerindeki silahını belindeki tabancasını, bıçağını alıyorlar. İkincisi ise Laç mağarasında öldürülen cenazelerin üzerlerine gaz dökerek öbek öbek yakmışlardı. Hangi cenazenin kime ait olduğu bilinmiyor. Amcam, oğlunu ve kızını alıp gece yarısı ablukayı yarıp çıkıyor. Eşi ve 3 çocuğu orada kalıyor. En büyük kızı bu ‘nineler çetesi’nde yargılandı. Yardım yataklıktan 90 yaşındayken cezaevinde kaldı ve çıktıktan sonra öldü.”

'SEN ÖLÜRSEN KOCA BİR AİLEDE KİMSE KALMAMIŞ OLACAK'

Yaşananları anlatmasını her istediğinde babasının boğazı düğümlendiğini paylaşan Çiçek, “Babamın teslim olması için bizim pirlerimiz, ileri gelenlerimiz ikna etmeye çalışıyordu. ‘Kerbela’da insanlar katledildi ama neticede bir cüret kaldı. Sen ölürsen koca bir ailede kimse kalmamış olacak’ diyerek ikna etmeye çalışıyorlar. Babam silahını vermemek şartıyla kabul etti. O zaman Pah Karakolu'na teslim oluyorlar. Haber geliyor, işte dağdakiler teslim olacak diye. İnsanlar direnişçileri kitleler halinde görmeye geliyor” diye belirtti.

Babasının yanı sıra bugüne dek katliama tanıklık eden en az yüz kişiyle konuştuğunu söyleyen Çiçek, bunların içerisinde milislik yapanlar, teslim olanlar, direnenler, yaralı kalanlar olduğunu da ifade etti.

'TÜRKİYE VE KEMALİST MİLLİYETÇİLER AÇISINDAN OLAYA FARKLI ŞEKİLDE BAKILIYOR'

Orta okul yıllarındayken o dönem hayatta olup, direnişe katılanların seslerini kayıt ettiğini anlatan Çiçek, şöyle devam etti: “Tornova’da Seyit Rıza’nın yaşadığı köye yakın bir yerde yaşlı bir adamla karşılaştım. Katliamın yaşandığı zamanda 14 yaşlarında olduğunu söyledi. Nasıl kurtulduğunu söyleyince ‘yiğitler vardı, direndiler. Güvenlik buraya gelinceye kadar ki üç dört yıl geçmişti, af çıktı, biz bu şekilde kurtulduk’ dedi. Yoksa devletin şefkatinden, korumacılığından kurtulmadılar. Devlete gelip biat edenler, sığınanların hiçbiri hayatta yok, yaşamadı. Hatta babamın anlattığına göre ‘biz 7 kış 8 yaz kaldık’ diyordu. Türkiye ve Kemalist milliyetçiler açısından olaya farklı bir şekilde bakılıyor. Keza bizde de farklı şekilde lanse edenler vardır. Özünde yaşayanların, anlatımların sonucunda devlet öteden beri buraya bir katliam yapmak için bir plan yapıyor.  Bütün gelen raporların hepsinde aşağı yukarı aynı şeyler vardır.”  

‘SOYKIRIM OLARAK DEĞERLENDİRİYORUZ’

Dersim katliamında yer alan Sabiha Gökçen’in 1956 yılında verdiği bir röportajda; ‘Bize dediler ki hiçbir canlı kalmayacak. Hatta onların beslenmelerini temin edecek keçileri de vuruyorduk. Onların da öldürülmesi gerekiyordu’ dediğini belirten Çiçek, “Biz buna soykırım diyoruz. Hiçbir bebek, yaşlı, kadın, genç bırakılmaksızın imha ediliyor. Bu açıdan bir soykırım olarak değerlendiriyoruz” dedi.

'GERÇEKLER ORTAYA ÇIKARILSIN' 

Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir vahşetin yaşanmadığını vurgulayan Çiçek, “Ben diyorum ki dünyanın hiçbir yerinde hamile kadınların karnından bebekler alınıp ne kadar yaşayacaklar diye kronometre tutmadılar. Bunlar tanıkların ifadesinde var. 4 Mayıs 1937’de bakanlık kararı bu katliam için bir starttır. Biz bu startın deşifre edilmesini istiyoruz. Biz intikam peşinde değiliz. Bütün tarihi gerçeklerin olduğu gibi ortaya çıkarılması ve kabullenilmesi istiyoruz” diye konuştu. 

Kaynak: MA