Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 28 Mart 2006 tarihinde 10 kişinin öldüğü Diyarbakır olaylarında gaz kapsülünün direkt atışıyla ağır yaralanan 13 yaşındaki Abdullah Yaşa davasında Türkiye’yi mahkûm etti.

Biber gazının bu şekilde kullanımının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin işkence ve insanlık dışı muameleyle mücadeleyi kapsayan 3’üncü maddesini ihlal ettiğine hükmeden AİHM, Türkiye’yi 15 bin Euro maddi ve manevi tazminata, 5 bin Euro da mahkeme masrafları olmak üzere 20 bin Euro cezaya çarptırdı.

Hürriyet'in haberine göre, AİHM, göstericilerin biber gazı kapsülleriyle yakın mesafeden hedef alınmasını insan hakkı ihlali olarak değerlendirdi. İç hukuk yollarının tükenmesi nedeniyle İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi tarafından AİHM’ye taşınan davanın kararında, göstericilerin biber gazı kapsülleriyle yakın mesafeden ve doğrudan hedef alınmasının, ‘ölümcül vakalara veya ciddi yaralanmalara yol açabileceği için uygun bir polis davranışı olmadığı’ belirtildi.

AİHM kararında, polisin biber gazı kapsüllerini 45-50 derecelik açı ile atması ve ‘eğik atış’ yöntemini kullanması gerektiği belirtildi. Kararda, Türk yasal mevzuatının şahısların fiziksel bütünlüklerinin korunması için Avrupa’nın çağdaş demokrasilerinden beklenen düzeyde güvence sağlamadığına dikkat çekildi. Türk hükümetinin bu davayla ilgili sunduğu, ‘polise saldıran ve yasadışı gösteri yapan grubun dağıtılması için orantılı güç kullanıldığı’ tezi ise kabul edilmedi.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46’ncı maddesini temel alan AİHM, biber gazı kullanımıyla ilgili 15 Şubat 2008 tarihli genelgeye rağmen ölme ve yaralanma riskini asgariye indirmek amacıyla Türk yasal mevzuatının kapsamlı biçimde gözden geçirilmesini istedi.