Eski Mazlum-Der Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, ABD’nin çekilme kararıyla Suriye’de şekillenen yeni dengelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kürtlerin öz savunma güçleriyle Suriye’nin geleceğinde her halükarda yer alacağını savunan Ünsal, “Ne bu yüzyıl Kürtleri yok saymayı kaldırabilir ne de Kürtler bu durumu kabul eder” dedi.

Bu kararla birlikte değişen dengeler, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırı ihtimali ve Kürtlerin yeni süreçteki rolünü AKP’nin kurucuları arasında yer alan eski milletvekili Ahmet Faruk Ünsal değerlendirdi.

ABD’nin çekilme kararının sürpriz olmadığını, daha önce de bir birkaç kez bu yönlü açıklamalar yapıldığını hatırlatan Ünsal, “Fakat bu seferki kararı biraz daha ciddiye almamız gerekiyor gibi görünüyor. Savunma Bakanı ve Pentagon, bu karara karşı çıktı ancak Trump, Savunma Bakanı’nın istifasını alarak kararı uygulama konusunda ciddiyetini gösterdi. Şimdi bu kararın uygulanıp, uygulanmayacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz” dedi.

Kararın uygulanması veya uygulanmaması halinde ne olabileceğine bakmak gerektiğini söyleyen Ünsal, “Uygulanması halinde bir kere Suriye’de baştan aşağıya yeniden kartların karılacağı bir süreç başlamış olur. Türkiye, ABD’nin çekilmesiyle birlikte kendine yeni büyük bir alan açıldığı umuduyla iştah kabarttı. Böyle mi olur? Doğrusu benim kuşkum var” ifadelerini kullandı.

‘TÜRKİYE’YE TAŞERONLUK YAPMA İŞİNİ YAPTIRIRLAR’

Ünsal, ABD’nin asker çekmesiyle oluşacak yeni dengede Türkiye’nin önüne Kuzey Suriye’ye dönük sınırsız askeri müdahale sahası açılacağına dair hayalin düşük ihtimalde olduğuna da savundu.

Ünsal, nedenini işse şu sözlerle açıkladı:

“ABD’nin çekilmesi durumunda Rusya’nın, İran’ın ve Suriye merkezi yönetiminin Türkiye’nin Suriye topraklarında at koşturmasına müsaade edeceğini düşünmüyorum. Belki Türkiye’de barınmakta olan sığınmacı Araplardan epey bir nüfusun Kuzey Suriye bölgesine yerleştirilmesine dönük sınırlı bir operasyona izin verilebilir, ki bu esasında Baas rejiminin de mahsur görmeyeceği bir durum olur.

Yani bu demografi mühendisliği Suriye merkezi hükümetinin de işine gelir. Arap yerleşimcilerin Türkiye eliyle Kuzey Suriye’ye yerleştirilmesi işi, aslında Baas rejiminin yeterince yapamadığı bir şeydi. Eğer böyle bir şey olursa, bu bir bakıma Türkiye’nin Baas’ın yarım kalmış işini yapması demek olacaktır. Suriye resmi makamları da, Türkiye’nin kendileri adına taşeronluk yaptığını düşünüp, epey keyiflenirler.

Türkiye ise, Kuzey Suriye’de Kürt nüfusunu seyreltmiş olmaktan, bu yalancı zaferden geçici olarak tatmin olabilir. Ama doğal olmayan, devletlerin zorlamasıyla oluşturulan bu yeni nüfus politikasının Kuzey Suriye’de halklar arası problem yaratacağı gibi Türkiye de bu problemin etkilerini kendi topraklarında bir şekilde mutlaka hisseder.”

‘KÜRTLER KENDİ İŞLERİNE BAKACAK’

Kürtler cephesinden bakıldığında ise, ABD’nin Rojava’ya gelmesinin Kürtlerin talebiyle olmadığını hatırlatan Ünsal,  gitmesinin de Kürtlerin talebi ya da beklentisiyle olmadığına dikkat çekti.

Ünsal, “Eğer giderlerse Kürtler kendi işlerine bakacaktır. Demokratik Suriye Güçleri (SDG) ve Kürtler, oluşturdukları direniş kabiliyetleriyle, kendi öz savunma güçleriyle ve inşa ettikleri çok etnikli, çok kültürlü siyasi yapılanma ile o zor coğrafyada var olmanın tüm imkânlarını dünyaya göstermişlerdir. Dolayısıyla ortaya koydukları hem askeri hem de çoğulcu, siyasi pratik rüştünü ispat etmiş sayılır” diye belirtti.

‘SURİYE’NİN GELECEĞİNDE YER ALACAK’

Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) ortaya koyduğu hem askeri hem de siyasal pratiğin görmezden gelinmeyeceğini vurgulayan Ünsal, Kürtlerin Kuzey ve Doğu Suriye’de uyguladığı çoğulcu yaşam pratiğinin Suriye’nin bundan sonraki geleceği için örnek olması bakımından önemli imkanlar taşıdığının altını çizdi.

“Kürtler, Rojava zemininde öz savunma güçleri ile ortaya koydukları var olma, direniş pratikleri ve de siyasi, çoğulcu yapılanma ile Suriye’nin geleceğinde önemli bir yere sahip alacaktır” diyen Ünsal, şunları ekledi: “Burada SDG ve Kürtler açısından kilit muhatap aktör Suriye merkezi yönetimi olmalıdır. Kürtler merkezi hükümetle geleceğe dönük, Kuzey Suriye pratiğini yeni Suriye anayasasına yansıtacakları bir işbirliğine girebilirlerse Ortadoğu’da da, Suriye’de de çoğulcu yaşamı inşa eden tarihi mimarlar olabilirler. Rojava’daki siyasi pratiğin geliştirilerek Suriye merkezi hükümeti tarafından ülkenin tamamına yayılacak bir modele dönüştürülmesi önemlidir.”

‘TÜRKİYE’NİN KÜRTLERDEN KORKMASINA GEREK YOK’

Ünsal, en temel hakları gasp edilmiş Kürtlerin kazanımlarının Türkiye için ise beka sorunu değil, sevinç kaynağı olması gerektiğini kaydetti.

Ünsal, aksi yöndeki bir yaklaşım hainde ise, “Türkiye kendi Kürtlerinin temel haklarına, siyasi haklarına yönelik reformlar yapmazsa belki asıl o zaman beka sorunu ile yüz yüze kalabilir” uyarısında bulundu.

Ünsal, bu konudaki değerlendirmelerini şöyle sürdü:

“Türkiye, temel ve siyasi haklara dair bir gelişme sağlamamasını ya da buna dönük programı olmamasını sürdürülebilir statüko olarak görürse, asıl o zaman kendi eliyle kendisini tehdit etmiş olur. Türkiye’nin Kürtlerden korkmasına, çekinmesine gerek yok. Kendi demokratikleşmesini geliştirmesi, kendi Kürtlerine siyasi ve temel haklarını vermesi hem Suriye, hem İran, hem de Irak Kürtleriyle iyi ilişkiler geliştirmesi Türkiye’nin en büyük stratejik kozudur. Şunu unutmamak lazım, Türkiye’nin gerek doğuda, gerek güneyde komşusu Kürtlerdir. Dolayısıyla kendi Kürtleriyle barışmayan, komşusundaki Kürtleri de inciten Türkiye’nin doğusunda ve güneyinde huzur bulması çok mümkün gözükmüyor. Demokratikleşmenin dozunu artırmalı, temel haklara dair vatandaşlarının taleplerini karşılamalıdır. Türkiye’nin yapması gereken kendi Kürtleriyle geliştireceği eşit vatandaşlık politikasında İran’a, Suriye’ye ve Irak’a örnek olmaktır. Ancak maalesef Türkiye korkularını demokratikleşmeye tercih eden çıkmaz bir politika izliyor.”

‘KÜRTLERİN STATÜSÜZ BIRAKILMASI MÜMKÜN DEĞİL’

Ortadoğu’nun bugün içinde bulunduğu mevcut şartlarda Kürtlerin yeniden statüsüz bırakılmasının mümkün olmadığını söyleyen Ünsal, “Ne bu yüzyıl Kürtleri yok saymayı kaldırabilir ne de Kürtler bu durumu kabul eder. Hem kadın hakları, hem beraberce yaşama, hem ileri demokratik kurumları inşa ve yaşatma, hem de öz savunma bakımından Kürtlerin ortaya koyduğu pratik, bütün Ortadoğu hakları için öğretici model niteliğindedir. Kürtler, Amerika Suriye’den çıksa da, kalsa da, Türkiye’de veya Suriye’de koşullar şöyle ya da böyle olsa da, ortaya koydukları bu önemli siyasi pratikle yaşadıkları ülkelerin merkezi hükümetlerinin gündemine bu modeli kaçınılmaz seçenek olarak sunacaktır” dedi.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı