Adalet Nöbeti'nin 35’inci haftasında öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi anıldı.

Eylemde, Elçi cinayetinin faili meçhul olmasına izin vermeyecekleri kaydedildi. 

Tutuklu Cumhuriyet Gazetesi avukatları için Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi'nde başlatılan Adalet Nöbeti'nin 35’inci haftasında, öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi anıldı. Adliyedeki Themis Heykeli önünde başlayan nöbet, dışarıda yapılan açıklamayla son buldu.

Elçi ve tutuklu Cumhuriyet Gazetesi avukatlarının fotoğraflarının taşındığı eyleme, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) üyesi avukatlar, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ile tutuklu avukatlar Aytaç Ünsal, Didem Baydar Ünsal, Ayşegül Çağatay, Ebru Timtik ve Barkın Timtik’in yakınları da katıldı.

‘FAİLİ MEÇHUL OLMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ’

Eylemde ilk olarak konuşan ÖHP üyesi Raziye Turgut, bu haftaki adalet nöbetinin başka bir anlamı olduğunu dile getirerek, “Değerli dostumuz, ağabeyimiz, üstadımız, barış elçisi Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin bu ülkenin tarihi değerlerini korurken ve barış, kardeşlik diye haykırırken katledilmesinin ikinci yıl dönümünün olduğu hafta. Tahir Elçi soruşturmasında deliller karartıldı. İki yıldır bir arpa boyu yol alınmadı. Faili meçhul davaların avukatı insan hakları aktivisti Tahir Elçi katliamı da faili meçhul bırakılmak isteniyor, buna izin vermeyeceğiz. Tahir Elçi için adalet istiyoruz” diye konuştu.

‘YARGI İKTİDARIN ARACI HALİNE GELDİ’

Van Baro Başkanı Murat Timur ise konuşmasına Elçi’yi anarak başladı. Elçi’nin dosyasının “cezasızlık” çarkına itilmek istendiğini söyleyen Timur, “Bu durum toplum vicdanını zedelemekte, yargıya ve adalete duyulan güveni ortadan kaldırmaktadır” dedi.

Adalet ve adaletsizliğin toplumun tüm kesimlerini ilgilendirdiğini vurgulayan Timur, adaletsizliklerin birbirini tetiklediğini dile getirdi. Timur, “Biz avukatlar, adliye koridorlarında adalet ararken yargının; siyasi iktidarın arka bahçesi olarak çalıştığını gözlemledik” diyerek hukuk dışı uygulamaların tüm Türkiye’de yaygın hale geldiğini kaydetti. Yargının, muhalifleri susturmak için iktidarın aracı haline geldiğini ifade eden Timur, hukuk eksenine dönüşümün avukatların, meslek örgütleri, barolar ve Türkiye Barolar Birliği’nin güçlü duruşuyla mümkün olabileceğinin altını çizdi.

‘ADALETE OLAN İNANÇ YOK EDİLİYOR’

Gaziosmanpaşa Bölge Hukukçular Derneği adına konuşan Buket Gülay da, Elçi cinayetinde sorumluluğu olan herkesin ivedilikle yargı önüne çıkarılıp cezalandırılmasını talep etti. Adalete olan inancın hukuka aykırı uygulamalarla yok edildiğini söyleyen Gülay, avukatlara yaşatılan haksız uygulamalarla savunmanın etkisiz bırakılmaya çalışıldığını belirtti. Gülay, “Toplumda, adalete duyulan güvenin yeniden oluşturulabilmesi için yalnızca avukatların değil, herkesin adalet talebini yüksek sesle dile getirmesi zaruridir. Bu nedenle herkesi adalet istemeye davet ediyoruz. Adalet, her zaman, herkes için” dedi.

‘POLİTİKA MAHKEMELERİ ETKİLİYOR’

Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu ise, “Tahir Elçi, birilerine göre farklı görüşe sahip olmasını, barışı savunmasını; yani fikrinin bedelini beden ve fizik ile ödedi. Cumhuriyet davasının duruşmalarında da gördük ki bu dava da tamamıyla bir düşünce suçu davasıydı ve onlar da fikirlerinin bedelini fizikleriyle hapishanelerde ödüyorlar.

Salı günü Barış Akademisyenleri'nin davası başlayacak. Akademisyenler de fikirlerinin barış taleplerinin bedellerini üniversite dışında mahkeme koridorlarında, belki hapishanelerde ödemeye devam edecek. Eğer bin akademisyen tek bir metin için yargılanacaksa o zaman teknik olarak aynı mahkemede yargılanırlar. Yargı ekonomisi ve usul ekonomisi bakımından bunun yüzlerce mahkemeye dağıtılması ise teknik bir konunun nasıl politize edildiğini, politikanın mahkemeleri nasıl etkilediğini göstermesi bakımından da ibret vericidir. Dayanışma halkasını ne kadar geliştirebilirsek hukuk devleti mücadelemizde o kadar başarılı oluruz” ifadelerini kullandı. 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı