Avrupa Birliği-Türkiye zirvesi 26 Mart tarihinde yapılacak.

Mini zirve Brüksel’de değil Avrupa Birliği dönem başkanlığını yürüten Bulgaristan’ın Varna kentinde yapılacak.

Zirveye Türkiye adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katılacak.

Erdoğan Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov’un ev sahipliğindeki zirvede AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude ve AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ile Avrupa Birliği ve Türkiye arasında ilişkilerin önümüzdeki süreçte nasıl şekilleneceğini görüşecek.

ZİRVE NEDEN BRÜKSEL’DE YAPILMIYOR?

Avrupalı yetkililerin adres olarak Bulgaristan'ın doğusunda bulunan turistik şehir Varna'yı seçmesinin zirveyi düşük seviyede tutma isteğinden kaynaklandığı yorumları yapılıyor. AB yetkilileri zirve konusunda isteksiz davranıyor.

Bunun tutumun başlıca nedenlerin bir 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaşanan süreç. OHAL kapsamında Türkiye'de adeta rutin haline gelen ve insan hakları ihlalleri olarak değerlendirilen bazı uygulamalar Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerindeki gerilimi had safhaya çıkardı.

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 'Hitler Almanyası' göndermesi Brüksel'de sert tepkiyle karşılanmıştı.

15 Temmuz sonrası on binlerce kişinin işinden atılması, tutuklanan gazeteci sayısında rekor kırılması Avrupa'da tepkilerin her geçen gün artmasına neden oldu.

Fransız ve Alman gazetecilerle, Uluslararası Af Örgütü yetkililerinin cezaevine atılması Brexit ve daha birçok sorunla karşı karşıya kalan AB’yi bir hayli yordu.

Kıbrıs’ta sondaj gerilimi ve Afrin operasyonu da iki taraf arasındaki kriz silsilesine eklenen yeni maddeler oldu. Nihayet Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk son olarak Kıbrıs’taki sondaj krizi ile ilgili "Türkiye’nin provokasyonlarına son vermemesi halinde Varna’da yapılması planlanan zirvenin iptal edilebileceği" uyarısında bulundu.

AB DİYALOG KAPILARINI AÇIK TUTMAYA ÇALIŞIYOR

AB yaşanan tüm krizlere rağmen jeopolitik, stratejik ve ekonomik anlamda önemli bir partner olarak gördüğü Türkiye ile diyalog kapılarını açık tutmaya çalışıyor.

2016 yılında Türkiye ile AB arasında imzalanan sığınmacılar ile ilgili tartışmalı anlaşma Brüksel'e yöneltilen eleştirilerin odağında bulunuyor.

Anlaşmaya konu olan Suriyeli sığınmacıların durumu Ankara için hem bir sorun, hem de AB'yle gerilimli ilişkilerinde bir koz durumunda. AB Komisyonu geçtiğimiz günlerde anlaşmanın bir parçası olarak 3 milyar Euroluk ikinci yardım dilimini de onaylamıştı.

Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, Ocak ayında AB Dönem Başkanlığı'nı devralırken yaptığı konuşmada Ankara ile ilişkileri sağlam tutmanın önemine vurgu yapmıştı.

AB, sığınmacı anlaşmasına büyük önem veriyor zira anlaşmanın hayata geçirilmesinden bu yana Türkiye’den Yunanistan’a geçen sığınmacı sayısında yüzde 90 oranında düşüş yaşandı. Bunun yanı sıra ekonomik ve terörle mücadele konuları da Brüksel'de Ankara'nın önemini artıran diğer başlıklar.

TÜRKİYE ZİRVEDEN NE BEKLİYOR?

Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik vize serbestisi ile ilgili gelişmelerin yaşanmasını ümit ettiklerini söyledi.

Çelik ayrıca Türkiye’nin milli çıkarları için AB’nin siyasi ve ekonomik olarak istikrarını korumasının önemine vurgu yaptı. Çelik Türkiye-AB açısından dinamik bir süreç yaşanmasını beklediğini de ifade etti.

BEKLENTİLER NE KADAR GERÇEKÇİ?

AB yetkilileri "Türkiye gerçek anlamda demokratik değerlere uymadıkça hiçbir adım atılamayacağını" her fırsatta dile getiriyor. Bu tutum aynı zamanda AB için güvenilirlik meselesi haline geldi. Bürüksel insan hakları konusundaki anlaşmazlıklar çözülmeden ne Gümrük Birliği reformu, ne vize, ne de başka bir konuda adım atılamayacağını belirtiyor.

TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİK SERÜVENİ

2005 yılında başlatılan Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik müzakereleri uzun süredir donmuş durumda. Daha önce açılan fasıllar hiç bir anlam ifade etmiyor zira Türkiye tarafından gerekli reformlar yapılmadıkça tamamlanamıyor.

Temel hak ve hürriyetler ile ifade özgürlüğünün korunması Avrupa Birliği için hayati öneme sahip. AB'nin ve demokrasinin temelini oluşturan bu ilkelere uyulmadıkça Avrupa Birliği Türkiye’nin üyelik talebini ciddiye almayacak veya sadece ekonomik ve siyasi çıkarlarına odaklanacak. Türkiye’nin vize serbestisi benzeri hiçbir talebi tam anlamıyla karşılanmayacak.

Ocak ayında Erdoğan ile biraraya gelen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ankara’ya stratejik ortaklık önerisinde bulundu. Ankara ise Türkiye’nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliği konusunda ısrarcı.

Juncker her fırsatta insan hakları ihlalleri giderilmeden, gazeteciler cezaevlerinden çıkarılmadan, ifade özgürlüğünde beklentilen karşılanmadan AB-Türkiye ilişkilerinin yakın dönemde normalleşmeyeceğini belirtiyor.

AP ÜYELERİNDEN ZİRVE ÖNCESİ “İNSAN HAKLARI" ÇAĞRISI

75 Avrupa Parlamentosu milletvekili zirvede önceliğin insan hakları olması için AB yetkililerine mektup gönderdi. Mektupta Türkiye'de tutuklu bulunan gazetecilerin serbest bırakılması için AB liderlerinden Türk hükümetine baskı yapılması isteniyor. Uluslararası Af Örgütü ile Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün de Avrupalı yetkililerden benzer talepleri oldu. Bu arada Avrupalı Gazeteciler Cemiyeti Bulgaristan Şubesi, AB-Türkiye zirve toplantısı öncesi Türkiye’de tutuklu 95 gazeteci adına akreditasyon kartı bastı.

Son yıllarda ortak basın toplantıları ya yapılmadı ya da kısa kesildi ve Avrupalı gazeteciler sorularını tam anlamıyla soramadı. Bu durum yoğun eleştirilere sebep oldu. Erdoğan’ın neredeyse her gittiği kentte Avrupa’da yaşayan Türklere yönelik miting düzenlemeye çalışması da hem Avrupalılar, hem sivil toplum örgütleri, hem AB yetkilileri tarafından tepkiyle karşılandı.

En son AB-Türkiye zirvesi Mart 2017 tarihinde Brüksel’de yapılmıştı.

Kaynak: Euronews