Avrupa Parlamentosu (AP) Kürt Dostluk Grubu ile Avrupa Parlamentosu Sol Grubu HDP’ye açılan kapatma davası ve HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesine ilişkin açıklama yaptı.

Avrupa Parlamentosu Sol Grubu (GUE / NGL) Eşbaşkanları Manon Aubry ve Martin Schirdewan ile Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Avrupa Birleşik Sol Grup Başkanı (UEL) Tiny Kox’un ortak açıklaması:

Bizler, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Üyeleri ve Avrupa Parlamentosu Üyeleri olarak, Türk makamlarının muhalefet milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırma ve Türkiye parlamentosundaki üçüncü büyük parti olan HDP'yi kapatma yönündeki yeni girişimlerini şiddetle kınıyoruz.

Tüm bu girişimler, Türkiye'nin Avrupa Konseyi'ne üye olurken uymak zorunda olduğunu kabul ettiği temel demokrasi ilkelerine aykırıdır.

Türk makamlarının; HDP’nin eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile çok sayıda belediye başkanı da dahil olmak üzere seçilmiş temsilcilerinden bu kadar çok kişiyi cezaevine koymuş olmasının Türkiye’nin ulusal ve uluslararası yükümlülüklerinin açık bir ihlali olduğunu düşünüyoruz.

Hukuki süreç tamamlanmamış olmasına rağmen, Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin hükümetin emriyle düşürülmesi, Türkiye'deki parlamenter sistemin statüsüne ilişkin endişeleri artırmaktadır. Seçilmiş siyasetçiler hapishaneye değil, parlamentoya aittir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesinin son kararından sonra Türk makamlarının Demirtaş'ı serbest bırakmayı hukuka aykırı olarak reddetmeye devam etmesi, Avrupa Konseyi üyesi bir devlet olarak Türkiye'nin sahip olduğu yükümlülüklerin açık ve kabul edilemez bir ihlalidir. Türkiye’nin AİHM kararına karşı durması sonuçsuz kalmaya devam edemez.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin geçtiğimiz günlerde yaptığı toplantıda Demirtaş/Türkiye davasını ele almış olmasını ve Türk yetkililerden Büyük Daire kararını uygulamasını ve Demirtaş'ı derhal serbest bırakmasını istemiş olmasını takdirle karşılıyoruz. Türkiye'de Demirtaş gibi siyasi motivasyonlu suçlamalarla hapse atılan binlerce insan var.

Bizler; Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesini, Avrupa Konseyi Genel Sekreterini ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisini Türk makamlarının taahhütlerini yerine getirmesini sağlamak için gerekli tüm adımları atmaya çağırıyoruz.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi ve Avrupa Parlamentosundaki diğer tüm siyasi gruplardan bu çağrıyı desteklemelerini ve Türkiye'nin kendi vatandaşlarına ve uluslararası topluma karşı yükümlülüklerine saygı duyması ve Avrupa Konseyinin temel yükümlülüklerini bu şekilde açıkça ihlal etmesine son vermesi için tüm etkilerini kullanmalarını rica ediyoruz.

Avrupa Konseyinin; AB-Türkiye ilişkilerinin de tartışılacağı 25/26 Mart tarihli toplantısında, ağır insan hakları ihlallerini gereken öncelikle ele almasını ve Türkiye'ye yakın zamanda ilan ettiği İnsan Hakları Eylem Planını ve yasal reformları uygulaması konusunda ısrar etmesini talep ediyoruz.

Türkiye'de insan haklarına saygıyı, hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi korumaya ve yaygınlaştırmaya çalışan herkesi ise mücadelelerini sürdürmeye teşvik ediyor ve kendilerine dayanışma ve desteğimizi sunuyoruz.

‘AB, TÜRK DEMOKRASİSİNİN SON KIVILCIMI SÖNMEDEN HAREKETE GEÇMELİ’

Avrupa Parlamentosu (AP) Kürt Dostluk Grubu (AP'den 3 ayrı gruptan üyelerin olduğu bir girişim) açıklaması:

Avrupa Parlamentosu'ndaki Kürt Dostluk Grubu olarak bizler, Türkiye'de HDP aleyhinde açılan kapatma davasını şiddetle kınıyoruz. Kürt belediye eşbaşkanlarının skandal bir şekilde görevden alınmasının ardından Erdoğan, şimdi de milyonlarca insanın oy verdiği demokratik bir partiyi yasaklamak istiyor. Bu hem hukuka aykırıdır, hem de demokratik değildir ve sivil ve siyasi hakların ihlalidir. Ve bu Türkiye demokrasisinin sona ermesine, diktatörlüğe giden son adım olacaktır.

Muhalefet partisi HDP, Türkiye cumhurbaşkanı için uzun zamandır bir sorundu. Eski HDP lideri Selahattin Demirtaş dört yıldır haksız bir şekilde cezaevinde. Tıpkı pek çok muhalefet üyesi, milletvekili, belediye eşbaşkanı ve gazeteci gibi. AB’nin parlamentosundaki bizler, bu yeni saldırı karşısında desteğimize ihtiyaç duyan Türkiye'deki ilerici güçlerin yanındayız. AB, Türk demokrasisinin son kıvılcımı sönmeden şimdi harekete geçmeli ve Erdoğan'ın bu tehlikeli keyfiliğine karşı çıkmalıdır.