Ayhan Karahan / Demokrat Haber Bodrum

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısı ile bir dizi etkinlik düzenlenen Bodrum’da, Kadıköy’de Büyük Kadın Buluşması sonrasında gerçekleşen gözaltılar ile eylemcilere şiddet uygulanması da protesto edildi.

“CUMHURİYET, KİMSESİZLERİN KİMSESİDİR"

CHP Bodrum İlçe Başkanı Halil Karahan kadınlara uygulanan şiddetin hiçbir açıklaması ve izahı olmayacağına işaret ederek şöyle konuştu: “Bu 8 Mart’ta da iktidar bizi şaşırtmadı. Yerlerde sürüklenen kadınlar, şiddet, gözaltılar, mahkemeler. ‘Tek tesellimiz ise herhangi bir tutuklama ve can kaybının yaşanmaması’ dememiz dahi ülkenin hal-i pür melalini göstermekte. AKP sona doğru yaklaştıkça gerginlik, kutuplaştırma ve baskı politikalarını daha bir attırmakta, siyaset yöntemi olarak içselleştirmekte. Bundan tüm toplum ve ülke zarar görmekte. Diyalog kapılarını tamamen kapatmış olan iktidarın topluma sunabileceği bir barış ve sevgi iklimi yoktur. AKP’nin kadına yönelik tepkisel tavrında ve dünkü medyaya da yansıyan görüntülerden bir gerçek saklıdır. Kadınlarla ilgili AKP’nin sabıkası oldukça kabarıktır. Bunun sorgulanmasını istemiyor. Bu konuda bir muhasebe yapılmasına izin vermek istemiyor. Ama kaçış yok. Ülkemizde kadınların çektiği bunca acının, tüketilen hayatların, yerlerde sürüklenen özgürlük-eşitlik taleplerinin üzerine kimse sünger çekemez. Kadın özgürleşmeden ülke de, toplum da özgürleşemez. Bu ülkenin her karış toprağının bereketinde, havasının hayat kokusunda, suyunun berraklığında, dağında, taşında, denizinde, ormanında kadının emeği, sevgisi, şefkati vardır. Kadınlar, Aydınlık Türkiye’nin en önemli dinamiği ve güvencesidir. Özellikle İstanbul’da kadına kalkan ellerin hiçbir izahı, açıklaması olamaz. Bu görüntülerin yaşanmaması için, her zamankinden fazla toplumsal uzlaşmaya ve dayanışmaya ihtiyacımız var. Partimizin ve Cumhuriyet’imizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ‘Cumhuriyet kimsesizlerin, kimsesidir’ der. Bu anlamda ülkedeki Roman kadınların örgütlenerek, 8 Martta İstanbul İl Başkanımız sayın Kaftancıoğlu ile buluşmaları tesadüfi değildir. Son olarak ne bu memleket sahipsizdir, ne de tek bir vatandaşımız sahipsizdir. Tıpkı cumhuriyet gibi kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesi de sahipsiz değildir.”

“O GÖKKUŞAĞININ ALTINDAN GEÇİLECEK”

Bodrum Yurttaş İnisiyatifi Sözcüsü Nazan Yılmaz da şunları ifade etti: “Dikkat edilirse özellikle gökkuşağı hedefteydi. Gökkuşağı şemsiyeleri, pankartları, bayrakları ve hatta fularları… Gökkuşağı aynı zamanda çoğulculuğu, çok kültürlülüğü ve demokrasiyi de ifade eder. Gökkuşağındaki her rengin bir anlamı vardır. Tekliğin her türlüsüne karşı çıkıştır o renkler. İktidar ise tekilliği, tek adamcılığı benimsemiştir. Gökkuşağı düşmanlığı biraz da bundan kaynaklanmaktadır. Ama hiç yolu yok. Hep birlikte, el ele o gökkuşağının altından geçeceğiz. Karanlığı arkamızda bırakacağız. Gökkuşağına düşmanlık ve saldırganlık da onun altından geçmemize engel olma niyeti taşımaktadır. O gök kuşağının altından geçilecek. Nokta…”

Konuyla ilgili çevre ve kadın hareketi aktivistlerinden Çevre Platformu sözcüsü Nuray Savaş; “Her 8 Mart’ta aynı görüntüler. Kadına şiddeti protesto ederken dahi şiddete maruz bırakılıyoruz. İstanbul’da gözaltına alınan 9 arkadaşımız tutuklanma talebi ile mahkemeye çıkarıldı. Tek tesellimiz tutuklama olmaması. Ama uğradığımız şiddeti tüm dünya büyük bir utançla izledi. Zaten şiddet uygulanacağı önceden ilan edilmiş, aşırılığa izin verilmeyeceği resmi ağızdan ifadelendirilmişti. Bizim de şunu sorma hakkımız var: Kadın cinayetlerinde gün sektirilmeyen ülkede bunca cinayette bir aşırılık yok mu? 19 yıllık AKP iktidarında kadınların, çocukların tecavüz ve tacize uğramadığı kaç gün geçmiştir. Aşırılık uzmanı dil, bununda çetelesini tutmuş mudur? Ülkedeki, tecavüz ve cinsel taciz fotoğrafında bir aşırılık görülmüyor mu? Devletin kendi verilerine göre (TÜİK’e göre) ülkede çalışma hayatında kadın istihdamı, erkeklere oranla yarıdan da azdır. Üretimde bu dengesizlikte bir aşırılık görmüyor mu o dil? Ülkemizdeki çocuk gelinlerin nüfusa oranı yüzde 15’in üzerinde. Burada da mı bir aşırılık görmez bu göz? Neyi sayalım? Eğitimi mi, sağlığı mı, ulaşımı mı? Bir bölümünü saydığımız gerçekler iktidarın kadınlardan niçin bu denli tedirgin olduğunun, korktuğunun da ifadesini içerse gerek. Hiç kimsenin şüphesi olmasın. 8 Martları özgürce, bayram havası içerisinde kutlayacağımız, hep birlikte halaylar çekip, tüm sokakları dans pistlerine dönüştüreceğimiz ekmek, gül ve hürriyet günleri çokta uzakta değil. Zaten panikle saldırganlıkları ve şiddet üretmeleri de bundan değil mi? Bodrumlu kadınlar olarak, İstanbul’da şiddete maruz kalan kardeşlerimizin yalnız olmadığını bildirir, geçmiş olsun dileklerimizi iletiriz” görüşlerine yer verdi.

“HER GÜN SESİMİZİ YÜKSELTMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

HDP Bodrum İlçe Eş Başkanı Zuhal Macit ise partisinin bu konudaki görüşlerini aktardı: “İktidar, Lgbt+ bireylere karşı 'nefret' söylemini, her gün yeniden üretiyor. Bu homofobik yaklaşım, İstanbul 8 Mart eylemlerinde bir kere daha kendini gösterdi. Kadına ve farklı cins yönelimi olanlara yönelik erkek-devlet şiddetinin karşında biz varız! İstanbul Sözleşmesi'nin amasız, fakatsız uygulanması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Gökkuşağın renklerinden korkanlar, hayatımızın bütününe kayyum atamak isteyenler bilsinler ki, sadece 8 Martlarda değil, her gün sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz”.

EMEP Bodrum İlçe Sekreteri Zehra Sormageç de konuya ilişkin: “ Güvenceli İş Şiddetsiz Yaşam ve Eşitlik İçin Örgütlü Mücadele şiarı ile yola çıktığımız 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde, kadınlara şiddeti reva gören tüm uygulamaların karşısında olduğumuzu alanlarda bir kez daha haykırdık. Kadını görünmez kılmaya çalışan iktidara karşı örgütlü mücadele için alanları terk etmiyoruz” diye konuştu.

“AYAKTAYIZ…”

Bodrum İlerici Kadınlar Meclisi Temsilcisi Pelin Bolgül, “Gözaltında çıplak arama bir işkence, insan hakları suçu iken; yaşadığımız işkenceyi anlatamadığımız için, ‘onursuz, gurursuz’ sayılmayı asla kabul etmiyoruz. Özlem Zengin'in cinsiyetçi ve ayrımcı açıklamalarında gördüğümüz gibi iktidarın sesinin cinsiyeti yok. Cinsiyetçi politika üreten herkese karşı ayaktayız. Polis şiddetiyle gözaltına alınan, (kadına şiddet uygulayanlara takılmayan) elektronik kelepçe ile ev hapsine çarptırılan, tutuklanan yine biziz. 6284'ü uygulayın. Hayatın her alanında şiddetin her türüyle mücadele eden bizler lgbti+ lara yönelen şiddete ve ayrımcı söylemlere karşı ayaktayız. Biz kadınlar emek sömürüsüne, ücret adaletsizliğine, işsizliğe, mobbinge, yoksulluğa, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, erkek devlet şiddetine, kadın cinayetlerine, nefret söylemlerine, homofobiye, tacize, cinsel istismara, kadın bedeninin metalaştırılmasına, adaletsizliğe, kadın ve lgbti+ düşmanlarına, faşizme karşı hep birlikte haykırıyoruz: Ayaktayız!” görüşlerine yer vererek; hayatın her anında ve her alanında, her türlü şiddete karşı mücadele edeceklerini belirtti.

Sol Parti Bodrum İlçe Yöneticisi Kamer Emültay, “ Kadına yönelik şiddet evde işte sokakta her gün hız kesmeden artmakta. Şiddete uğrayan kadınlar için kılını bile kıpırdatmayan iktidar; altına imza attığı kadınlara hukuki koruma sağlayan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kadına yönelik şiddetin önlenmesi yasasını hedefine koymuştur. Biz Sol Partili kadınlar olarak İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa amasız, fakatsız, uygulanmalıdır diyoruz” görüşüne yer verdi.

Bodrum’a yerleşen Hollanda vatandaşlarından turizmci Adelheid Gratia da bununla ilgili hissettiklerini: “Türkiye’de insanlar oldukça uygar ve birbirlerinin yaşamlarına saygılı görünüyorlar. Durum böyle olduğu halde, ekranlardaki görüntülerin anlamı ne? Tüm dünyada 8 Mart, Kadınlar Günü olarak kutlanır. Bunu kutlamanın ne sakıncası var?” şeklinde dile getirdi.