Kayıp yakınlarını bulabilmek için yıllardır Galatasaray Lisesi önünde toplanan Cumartesi Anneleri/İnsanları, 400. kez bir araya geldi.

Buluşmaya, aralarında milletvekili ve sanatçıların da olduğu çok sayıda kişi destek verdi.

BDP Milletvekilleri Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Sebahat Tuncel ve Sırrı Sakık ile CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve gazeteciler Banu Güven, Pınar Öğünç, Ertuğrul Mavioğlu; "İşler Güçler" dizisinde oynayan Sadi Celil Cengiz de gruba destek verdi.

400. buluşmada, 31 yıl önce gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Cemil Kırbayır'ın öyküsü dinlendi.

'CİNAYETTEN MEHMET AĞAR VE 12 EYLÜL CUNTACILARI SORUMLUDUR'

Maside Ocak tarafından okunan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan açıklamada 21 Kasım 1980'de gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren'in akıbeti soruldu.

Önce Karagümrük Karakolu'na götürülen Hayrettin Eren'in ismini ailesi gözaltı kaydında gördü. Görevli polisler Hayrettin'in Gayrettepe Siyasi Şube'ye gönderildiğini söyledi ancak burada aileye "gözaltında öyle biri yok" denildi.  8 kişi "Hayrettin Eren'in gözaltına alındığının tanığıyım" diyerek onu hem karakolda hem de siyasi şubede gördüğünü söyledi.

Açıklamada "Hayrettin'in kaybedilmesinden dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube Müdür Muavini Mehmet Ağar'ı ve görev kağıdından kolayca bulunacak sorgu timi ile12 Eylül cuntacılarını sorumlu tutuyoruz" denildi.

"Devleti yönetenlere sesleniyoruz; kayıplarımızın akıbetini açıklayın, failleri yargılayın. Siyasetçilere, savcılara, basın mensuplarına, akademi dünyasına sesleniyoruz; muktedirlerin gücüne boyun eğmeyin, insan hakları, adalet ve demokrasiden yana olun. Topluma sesleniyoruz; susmayın, taleplerimizi sahiplenirseniz kaybedenlerin yargılanacağı iklimi yaratabiliriz."

'ADALETİ VE AHLAKI ARIYORUZ'

Kayıp Cemil Kırbayır'ın kardeşi Mikail Kırbayır, şunları söyledi:

"Adaleti, vicdanı, ahlakı arıyoruz. Adaleti arıyoruz; çünkü hiçbir bağımsız yargının kararı olmadan evlerinden alındı. Gözaltında kaybedildiler. Vicdanı arıyoruz; çünkü bizim insanlarımızı eli, gözü bağlı çırılçıplak hayatına son verdiler. Ahlakı arıyoruz; çünkü ahlaksızca yok ettikleri insanları cesetlerini de yok ettiler.

Siz yasama organısınız. Engel, 12 Eylül yasası ve onun getirdiği kanun ve tüzükler ise lütfen bunları ortadan kaldırın. 30 yıl boyunca 'firar etti' diye yalan söylediler. Cemil Kırbayır işkencede öldürüldü ve cesedi kaybedildi."

'ÇİÇEKLERİMİZİ DE GÖZALTINA ALDILAR'

1981'de İstanbul'da kaybedilen Nurettin Yedigöl'ün kardeşi Muzaffer Yedigöl ise "12 Eylül sözüm ona yargılanıyor, ümidim kalmadı" diyerek 1980-1981 yıllarında 1. Şubede görev yapanlara seslendi:

"Abimi nereye gömdünüz? Nasıl işkence edip, öldürdüğünüzü sormuyorum artık, sadece mezarının yerini söyleyin."

1995'te İstanbul'da kaybedilen Rıdvan Karakoç'un kardeşi Hasan Karakoç, 17 yıldır her koşulda burada olduklarını, polisler tarafından coplandıklarını, biber gazı sıkıldığını, annelerin saçların sürüklendiğini ancak yetkililerin onları duymadığını söyledi.

"Çiçeklerimizi dahi gözaltına alındı" diyen Karakoç, yas tutma hakkının bile kendilerine çok görüldüğünü belirterek tek isteklerinin çiçeklerini koyup dua edebilecekleri bir mezar olduğunu söyledi.

'ANNELERİN ELLERİNDEKİ KARANFİLLERİ BIRAKACAK MEZAR TAŞI OLMALI'

Pervin Buldan, "Adaletin olmadığı bir ülkede adalet arıyoruz" diye başladı konuşmasına. 90'lı yılların karanlık yıllar olduğunu ve insanların devlet eliyle tek tek katledildiğini belirten Buldan, "bugün insanlar toplu katliamlara maruz kalıyorlar" dedi.

"Annelerin ellerindeki karanfilleri bırakacak mezar taşları olmalı" diyen Buldan, emir verenler, tetiği çekenler yargılanana dek çocuklarını faili meçhullerle kaybedenlerin hesap sormaya devam edeceğini söyledi. (bianet, ntvmsnbc)