Cumhurbaşkanlığı'nca, 17 Ekim'de TBMM Başkanlığı'na sunulan 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin, Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki müzakerelerinin ardından TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmeleri de sona erdi.

Bugünkü görüşmelerde, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 16. maddesine kadar oylanması ve 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Teklifi'nin maddeleri oylandı.

Meclisin bütçe maratonu, yarın, bütçenin tümü üzerinde yapılacak son konuşmalarla tamamlandı.

2020 yılı bütçesi 329 oyla kabul edildi, 488 milletvekilinin katıldığı oylamada 159 ret oyu çıktı.

ERDOĞAN'DAN MESAJ

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuya ilişkin mesajında, "Türkiye Büyük Millet Meclisimizde bu gece Cumhur İttifakı'nın güçlü iradesiyle kabul edilen 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun ülkemize, milletimize, devletimize hayırlı uğurlu olmasını Cenab-ı Allah'tan diliyorum" dedi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"2023 hedeflerimize doğru yürüyüşümüzde, çok önemli bir mihenk taşı olduğunu düşündüğüm Bütçe çalışmalarını başarıyla yürüten Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Milletvekillerimiz başta olmak üzere, emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Şimdi hedeflerimize daha kararlı ve daha güçlü yürüme vakti. Birlik ve beraberliğimiz daim olsun. Allah yar ve yardımcımız olsun."

KAPANIŞ OTURUMU

Kapanış oturumunda TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, 2020 yılı bütçesine ilişkin, "Bu bütçe yeni hükümet sistemi döneminin ikinci bütçesidir ama yeni hükümet sistemindeki esaslara göre hazırlanan ilk bütçedir. Yeni hükümet sisteminin zaman içerisinde iyileştirmelerle daha da güçlenerek, yerleşeceğine inanıyorum" dedi.

MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, MHP Grubu adına yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde, yasamanın yürütme üzerindeki denetim görevinin daha da önem kazandığı dikkate alınarak, kesin hesapların ve Sayıştay denetim raporlarının, birçok ülkede olduğu gibi ayrı bir komisyon tarafından görüşülmesi için Meclis İçtüzüğünde gerekli düzenlemenin yapılması gerektiğini söyledi.

Ekonomik göstergelerin önümüzdeki dönem için umut verdiğini aktaran Mustafa Kalaycı, şunları söyledi:

"2018 yılının ağustos ayından itibaren daralan sanayi üretimi, bu yıl Eylül ayında yüzde 3.4, Ekim ayında ise yüzde 3.8 artmıştır. Ekonomiye olan güvende önemli düzeyde artış görülmektedir. Ekonomi yönetiminin sağlam ve kararlı mücadelesi sonuç vermiştir. Şunun bunun yıkım edebiyatı boşunadır. Makroekonomik göstergeler düzelmektedir. İşsizlik sorunu da mutlaka aşılacaktır."

MHP İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, kalkınma hedeflerine ulaşabilmek için Türkiye'nin yatırıma daha fazla kaynak ayırması gerektiğini belirterek, "Milli beka söz konusu olduğunda, ülkemizin ekonomik gücü, kaynak ve imkânları da elbette yakın mercek altında tutulmalıdır" dedi.

HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, HDP Grubu adına yaptığı konuşmada, adaletle yönetilen bir ülkede devletin, toplumun kendi varlığını güvenle sürdürmesinin de garantörü olduğunu belirterek, "Devlet, sağlam bir anayasa ile şekillenir, siyasal erk bu sağlam anayasa ile yetkisini, sınırlarını bilirse o ülke güçlü olur. O toplum eşit, özgür, adil bir biçimde yaşar" diye konuştu.

Türkiye'de 1921 Anayasası'nın önemli ve tarihi bir dönüm noktası olduğunu dile getiren Kurtulan, kayyum görevlendirilen bazı belediyelere ilişkin Sayıştay raporlarında yer alan tespitlerin bulunduğunu ifade ederek eş başkanlıktan asla vazgeçmeyeceklerini dile getirdi.

Demokratik, özgürlükçü bir anayasa taleplerini yineleyen Kurtulan, "Böyle bir anayasa ile iktidarın sınırları çizilir. İktidar denetlenebilir hale getirilir. Temel insan hakları güvence altına alınır. Toplumun acil olarak yeni bir anayasa ihtiyacı vardır. Toplumun bütün dinamikleri böyle bir anayasanın yapılmasında hemfikirdi" görüşünü savundu.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç ise bütçeye 'hayır' oyu vereceklerini belirterek, şöyle konuştu:

"İktidarın, Suriye'ye ve Libya'ya askeri müdahalesi ve Doğu Akdeniz'deki maceracı politikalar, yayılmacı bir dış politikanın unsurlarıdır ve Türkiye'yi ağır bir mülteci sorunuyla, uluslararası gerilimlerle, ağır silahlanma ve savaş harcamalarıyla yüz yüze bırakmaktadır. İktidar, dış politika için 'artık oyun kuran bir Türkiye var' diyor. Doğrusu şudur: Oyun kuran değil, kurduğu oyuna kendisi düşen, içinden çıkamayan ve küresel güçlerin kurduğu oyunların uygulayıcısı durumuna gelmiş bir Türkiye vardır. İktidar asıl oyunu bu ülkenin yurttaşına kurmaktadır."