Türkiye’deki antisemit söylemlere ve Yahudilere yönelik nefrete dikkat çekmek amacıyla kurulan Avlaremoz adlı internet sitesinde, 22 Eylül 2018 tarihli ‘Ayıdan Post, İnkârcıdan Dost Olmaz’ başlıklı bir yazı yayımlandı. Nesi Altaras imzasıyla çıkan yazıda Şalom Gazetesi özelinde Türkiye’deki Yahudi toplumunun belli bir kısmının Ermeni Soykırımı’na bakışı ve tutumu eleştiriliyor.

“Cemaatimizde Türkiye’nin resmi söylemi olan ‘savaş ortamı vardı, sistematik Ermeni katli olmadı’ fikri hüküm sürerken, Şalom’da konusu geçtikçe Ermeni Soykırımı’ndan çoğu Türkiye yayınında olduğu gibi ‘sözde soykırım’ diye bahsediliyor” ifadelerinin yer aldığı yazısına Altaras, şöyle devam ediyor:

“Kendi toplumu soykırım gibi ciddi bir acıyı taşıyan Yahudiler nasıl böyle yüzsüzce; kardeş, komşu, vatandaş, benzer zorluklar çeken azınlıklar olduğu, Ermeni toplumun en büyük acısını, tarihsel yarasını reddedebiliyor? Eğer Agos’ta veya Ermeni toplumunun genelinde Holokost reddi yaygın olsaydı Yahudiler bunu tabii ki eleştirirdi.”

Yazıda Altaras Şalom gazetesi yayın yönetmeni İvo Molinas'ı 2015'te Agos'ta çıkan yayınlanan söyleşisine de atıfta bulunarak eleştiriyor: "Türkiye liberal medyasında yaygın olan bu örneklerin üzerine bir de Holokost’un tek büyük felaket ve soykırım olduğuna üsteleyen Yahudi perspektifi biniyor ve başyazar İvo Molinas gibi liberal entellektüeller '1915’e soykırım dersek, Holokost’a ne diyeceğiz?' gibi yersiz açıklamalar yapıyor"

Nesi Altaras’ın bu yazısı, sosyal medyada olumlu/olumsuz tepkiler aldı. Yazının, Avlaremoz’un Twitter hesabından paylaşılmasının ardından Şalom Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İvo Molinas, “Bu yazının durup dururken, yıllarca önce yazılmış makale ve röportajların üzerinden bugün yazılmasını anlamış değilim. Yakışmadı” sözleriyle yazıya ilişkin tepkisini dile getirdi. 

Yazının sahibi Nesi Altaras, İvo Molinas’ın tepkisini ve Yahudi toplumunun Ermeni Soykırımı’na bakışını Agos’a şu sözlerle değerlendirdi:

Şalom Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İvo Molinas’ın yazınıza verdiği tepkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

İvo Molinas’ın ilk cevabının ‘Bu yazı neden şimdi yazıldı’ olması, bence soykırım inkârını savunacak ve yazının içeriğini sorgulayacak kuvvetli bir argümanı olmadığını gösteriyor. Twitter üzerinden kendini savunmaya devam ettikçe, konuştukça battı. Gelen tepkilere verdiği kaçamak cevaplar da bence inkârcılık gibi bir pozisyonu savunmaya ne kadar hazırlıksız olduğunu ortaya koydu.

Yazınızda Şalom Gazetesi özelinde Türkiye’deki Yahudi cemaatinin bir kesiminin Ermeni Soykırımı’na bakışını eleştiriyorsunuz. Bu yazı sonrası toplumdan eleştiri aldınız mı?

Türkiye Yahudi cemaatinin çoğunluğu da maalesef Türkiye toplumunun geneli gibi soykırım inkârcısı ancak genç kesimde hızlı bir değişim var. Yahudi cemaatinden birkaç sert eleştiri geldi ama bunun yanında destek mesajları da aldım. Ermeni Soykırımı konusu Yahudi cemaatinin genel apolitik duruşu, sessizliği ve devlete yakın durma, şirin görünme çabasının bir parçası. ‘Kayadez’ (sus) olarak tabir ettiğimiz bu politika gençlerin desteğini kaybettikçe cemaat olarak resmî soykırım inkârından uzaklaşıp Türkiye toplumunda bizimle benzer durumda olan Ermeni toplumuyla daha iyi dayanışma sağlayabileceğimizi düşünüyorum.

HİÇBİR ZAMAN 'SÖZDE SOYKIRIM' DEMEDİM

İvo Molinas ise Agos’a yaptığı açıklamada 1915’te yaşananlar için ‘sözde soykırım’ ifadesini kullanmadığını, terminolojide tereddütler yaşadığını ifade etti: “Ben yıllar önce Agos’la yapılan röportajda hiçbir zaman, ‘sözde Ermeni soykırımı’ sözü kullanmadım. Dediğim şuydu: Büyük bir felakettir, katliamdır, cinayetlerdir ve büyük bir mağduriyet tarihidir. Ancak dilbilimsel bir sorun yaşıyorum. Yahudileri külliyen dünya yüzeyinden silmek amacıyla harekete geçen Nazilerin bu hedefe yönelik olarak nerede buldularsa 1,5 milyonu çocuk olmak üzere 6 milyon Yahudiyi katletmelerine tarih soykırım demişse, her türlü katliam, cinayet serisine aynı terminolojiyi kullanmak konusunda tereddüdüm var. Nazilerin yaptığı proje benzersiz bir projeydi maalesef...”

Şalom’un tutumuna da değinen Molinas, şunları söyledi: “Şalom’un Yahudilikle ilgili bir takım kırmızı çizgileri hariç siyasi ve felsefi anlamda kurumsal bir yaklaşımı yoktur. Şalom’da bugün en sağdan en sola, farklı düşüncelere sahip yazarlar düzenli yazmakta ve bazen fikirleri birbirlerine uymamaktadır. Ben Şalom’un tek yönlü bir kurumsal düşünce yapısına sahip olmasına karşıyım.” 

Kaynak: Agos