Ruken Adalı -ANF

Hayati Engu, Nusret Yıldız, Ercan Oral, Dağıstan Öztürk ve diğerleri... Yaklaşık 20 yıldır Erzurum H Tipi Cezaevi'nde tutuluyorlar ve başka bir cezaevine sevk taleplerini yıllardır duyan yok.

 

Aynı sorun birçok cezaevinde yaşanıyor. Tutukluların ailelerine yakın cezaevlerine sevk talepleri kabul edilmediğinden hem kendileri, hem de bu kadar uzak yolu görüş için gelmek zorunda kalan aileleri mağdur oluyor…

 

Tutuklu ve hükümlülere yönelik hak ihlallerinin yoğun olarak yaşandığı cezaevlerinden biri olan Erzurum H Tipi Cezaevi'nde tutukluların sevk talepleri de karşılanmıyor. Üstelik, 3-5 ay değil, 19 yıldır başka bir cezaevine sevk için bekleyen tutuklular var.

 

13 yıldır aynı cezaevinde tutulan Dağıstan Öztürk'ün mektubuna göre, yaklaşık 60 tutuklu ve hükümlü uzun yıllardır sevk bekliyor.

 

Çeşitli nedenlerle cezaevine sürgün olarak gönderilen ve uzun süredir tutuklu olan Metin Gelni, Nevzat Yalçın, Ercan Eriş, Faysal Encu, Murat Bulut, Ethem Karagöz, Tacettin Turan, Lokman Akbaba, Aydın Atalay, Salman Aydın ve Cemal Düzenli, ailelerine daha yakın olan illerdeki cezaevlerine sevk edilmek için birçok kez talepte bulunmalarına rağmen sevkleri çıkmadı. Ayrıca geçmiş dönemlerde, cezaevinden ayrılmak için sürekli disiplin cezaları alarak kendilerini sürgün ettiren tutuklu ve hükümlülerin de olduğu biliniyor.

 

'AÇIK BİR MEZAR GİBİ’

16 yıldır aynı cezaevinde kalan Dağıstan Öztürk, tutuldukları cezaevi için "açık bir mezar" ifadesini kullanarak, "Bu yüzden hayat buralarda hiç de şaşırtıcı değil. Yani, hayat kendinde taşıdığı anlamı ya da tanımı yitirmiştir. Her şey renksiz, mekanik ve monoton bir tarzda işler ve böyle bir şekillenmeyi de dayatır" diye yazıyor. Öztürk, uzun yıllar aynı mekanda kalmayı ise şöyle anlatıyor: "Mekan ile zihnin bir bütün olduğunu düşünenlerdenim. Mekan zihni, zihin de mekanı tamamlar ya da yok eder. Bunu belirleyen duruşunuzdur. Tıpki kalp ile hançer birlikteliğine benzer. Kalp, kendinde güçlü duygular besledikçe, hançer onun koruyucu kalkanı olur ama duygularınızda zaaflık gösterirse eğer, hançer onun katili olur. İşte çok uzun yıllar bir mekanda hapsolmanın en acımasız yönü budur. Yani kendi katilini bağrında taşımandır."

 

'GÖZLERİMİZİN ÖNÜNDE ERİDİLER'

Öztürk, mektubunda tahliyeleri zamanında gerçekleşmediği için yaşamlarını yitiren kanser hastaları İsmet Ablak ile Mehmet Aras'a da dikkat çekti, "Onlarla birlikte biz de bir parçamızı kaybettik, eksik kaldık. Gün be gün gözlerimizin önünde eridiler. Ölüm bir ağ gibi bedenlerini yavaş yavaş yutarken, bizler sadece yazılı çığlıklar atabildik" diye yazdı.

 

'ACIYI BAL EYLEMEYE DEVAM EDİYORUZ'

Cezaevinin her köşesinde kaybettiklerine dair anıların bulunduğunu yazan Dağıstan Öztürk, şunları yazdı: "Her koridor, her oda, her duvar onları anımsatır bize. Onları hatırladıkça geçip giden o günleri tekrar tekrar yaşarız, ruhumuz çiçek açar. Ama aynı anda fark ederiz ki, bir daha gelmeyecekler onlar. İşte o zaman gözlerimizde nemlenen ızdırap, ömrümüzü de çürütür. Daha öteleri de var. 1990'lı yıllarda yaşanan işkencelerin dozajı, bugün bile hala duvarların lal dillerinden okunabiliyor. Bu mekanlar zihnimizin bir parçası olmuşsa da, zihnimizi bu mekanların bir parçası haline getirmeyeceğiz. Mekanın kabusları, yaşamı ne kadar zehirliyorsa, zihnimizdeki umutla 'acıyı bal eylemeye' devam ediyoruz."

 

Müebbet hükümlüsü Dağıstan Öztürk, ailelerini de hatırlatarak, "Ağır mahkumlar olsak da, bizler de ana-baba evladıyız. Bizim de sevdiklerimiz ve bizi sevenler var. Bekleyenlerimiz var; eşimiz, çocuklarımız, kardeşlerimiz, sevdalılarımız var. Dahası, her sabah gözyaşlarıyla abdest alarak secdede yolumuzu gözleyen analarımız var. Asıl dayanılmaz olanı ise, büyüklerimizin son nefeslerinde başuçlarında olmayışımızdır. Bu acıyı bir tek kelimeyle ifade etmek gerekirse, ruhumuzun üşüdüğü an'dır" diye yazdı.

 

SEVK BEKLEYEN BAZI TUTUKLULAR

 

Erzurum H Tipi Cezaevi'nde tutulan ve başka bir cezaevine sevk taleplerini 60 tutukludan bazıları şunlar:

 

Hayati Engu: 19 yıldır aynı cezaevinde. 10'dan fazla sev talebinde bulundu.

 

Mehmet Çengel: 19 yıldır aynı cezaevinde. 1 kez sevk istedi.

 

Resul Akkol: 18 yıldır aynı cezaevinde. 2 kez sevk talebinde bulundu.

 

Ekrem Hamudi: 18 yıldır aynı cezaevinde. Yaklaşık 20 kez sevk talebinde bulundu.

 

Emin Aladağ: 18 yıldır aynı cezaevinde. 2 kez sevk talebinde bulundu.

 

Şerif Ali: 18 yıldır aynı cezaevinde. 10'dan fazla sevk talebinde bulundu.

 

Nusret Yıldız: 18 yıldır aynı cezaevinde. 4 kez sevk talebinde bulundu.

 

Kemal Özçelik: 17 yıldır aynı cezaevinde. Hiç talepte bulunmadı.

 

Şahin Altun: 17 yıldır aynı cezaevinde. Son yıllarda sevk talebinde bulundu.

 

Ercan Oral: 17 yıldır aynı cezaevinde. Yaklaşık 30 kez sevk talebinde bulundu.

 

Cihan Alkan: 17 yıldır aynı cezaevinde. 1 kez sevk talebinde bulundu.

 

İzzet Muhammet: 17 yıldır aynı cezaevinde. Her yıl sevk talebinde bulundu.

 

Enes Tunç: 17 yıldır aynı cezaevinde. Birçok kez sevk talebinde bulundu.

 

Erhan Kaya: 17 yıldır aynı cezaevinde. Bir kez sevk talebinde bulundu.

 

Serhat Öztürk: 17 yıldır aynı cezaevinde. Bir kez sevk talebinde bulundu.

 

Ekrem Kar: 16 yıldır aynı cezaevinde. 12 kez sevk talebinde bulundu.

 

Cemal Mustafa: 16 yıldır aynı cezaevinde. 16 kez sevk talebinde bulundu.

 

Teymur Enes: 15 yıldır aynı cezaevinde. 10'dan fazla sevk talebinde bulundu.

 

Beşir Demirağaç: 14 yıldır aynı cezaevinde. 10'dan fazla sevk talebinde bulundu.

 

Fersat Mendali: 14 yıldır aynı cezaevinde. 10'dan fazla sevk talebinde bulundu.

 

A. Ekber Oruç: 14 yıldır aynı cezaevinde. Sayısız kez sevk talebinde bulundu.

 

Cahit İlboğa: 13 yıldır aynı cezaevinde. 1 kez sevk talebinde bulundu.

 

Dağıstan Öztürk: 13 yıldır aynı cezaevinde. Birçok kez sevk talebinde bulundu.

 

*

Fotoğraftakiler:

(Sol baştan) Şahin Altun, Murat Aslan, Mehduh Savaş (ayakta), İsmet Ablak (kanserden hayatını kaybetti), Dağıstan Öztürk