Uluslararası alanda insan hakları ihlallerine karşı mücadele eden 18 sivil toplum örgütü, Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'deki eylemlerini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanlığı ve Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği'ne gönderdikleri mektupla kınadı.

Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'de başlattığı askeri operasyonlar sonrası meydana gelen insan hakları ihlallerine işaret edilen mektubun imzacıları arasında Avusturya İnsan Haklarını Savunma Derneği, Suriye İnsan Haklarını Savunma Komitesi (MAF) ve Avrupa'daki birçok sivil toplum örgütü bulunuyor.

Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye bölgesine operasyon başlatmasından bu yana bölgenin insan hakları ihlallerinin yaşandığı bir merkez haline dönüştüğüne vurgu yapılan mektupta, Ankara'nın ve desteklediği grupların "İnsanlığa karşı etnik temizlik ve soykırım suçlarını işlediği" kaydedildi.

HAK İHLALLERİ RAPORLARINA İŞARET EDİLDİ

Ankara'nın ve Ankara güdümündeki silahlı grupların sivillerin evlerine dönmelerini engellediği, hırsızlık, yağma, silahlı soygun, mülklere ve ürünlere el koyma, sivillerin kaçırılması, keyfi tutuklamalar, ormanların yakılması, mezarlıklar ve kültürel sembollerin yok edilmesi gibi hak ihlallerin yaşandığının altı çizilen mektupta, hak ihlallerinin Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Bağımsız Uluslararası Suriye Soruşturma Komisyonu gibi sivil toplum örgütlerinin raporları tarafından da doğrulandığı notu düşüldü.

HAK İHLALLERİ RAPORLANDI

Mektupta, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) 2019 Kasım ayı sonlarında hazırladığı rapora da işaret edildi.

Raporda yer alan, "Türkiye yanlısı grupların Suriyeli Kürtlerin evlerine dönmelerini engellediğini, evlerine dönmelerine izin verilmeyen Suriyeli Kürtlerin mülklerinin yağmalandığı ve yasadışı olarak el konulduğu veya işgal edildiği" bilgilerine mektupta da yer verildi.

'TÜRKİYE'NİN ÖNDERDİĞİ GÜVENLİ BÖLGE GÜVENSİZ'

HRW Orta Doğu Direktörü Sarah Leah Whitson, "Bireylerin idam etmek, mülklerini yağmalamak ve yerinden edilmiş insanların evlerine dönmelerini engellemek vb. pratikler, Türkiye'nin önerdiği 'Güvenli Bölge'nin 'neden güvensiz olduğunun kanıtıdır' ifadelerini kullanmıştı.

SU KESİLMEYE BAŞLANDI

Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik politikası ve askeri operasyon sonrası attığı adımlara ilişkin güncel gelişmeler, 18 sivil toplum örgütünün gönderdiği mektupta işaret edilen "suçlamalar" en son su kesintisiyle dile getirilmişti.

Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik yerleşim alanlarına yönelik su tedarikini geçen hafta engelledi.

Demokratik Suriye Meclisi (MSD) İcra Kurulu Başkanı İlham Ahmed, Ankara'nın Suriye'de gerçek bir kuraklık yaratmak için suyu "kasıtlı olarak" kestiğini söyledi.

İşgal edilen bölgelerdeki tahıl ürünleri ve zeytinler de yine Türkiye'ye taşınıp, satıldı.

Türkiye ve desteklediği gruplar, Afrin'de Halk Savunma Birlikleri'ne (YPG) yönelik Mart 2018 yılında başlatılan "Barış Pınarı Harekâtı" sonucunda Afrin'e yerleşti.

Türkiye ve kontrolündeki grupların bu bölgede ciddi insan hakları ihlallerini gerçekleştirdiği uluslararası insan hakları örgütleri ve çeşitli devletlerin parlamentolarında konuşuldu.

Afrin'deki hak ihlalleri tartışılırken Ekim 2019'da başlatılan askeri operasyonla Serekaniye ve Girê Spî kentleri Türkiye'nin kontrolüne geçti. Bu kentler ve çevresinde yaşayan yüz binlerce Kürt ve Arap, can güvenliği endişesiyle bölgeyi terk ederek Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) kontrolündeki alanlara göç etti.

Afrin'de olduğu gibi bu bölgelerden de sık sık insan hakları ihlalleri yaşandığına ilişkin bilgiler yansıyor.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı