Ankara'da 10 Ekim 2015’te 103 kişinin katledildiği, yüzlerce kişinin yaralandığı Gar Katliamı’nın firari sanıklar yönünden tefrik edilen davasının 4'üncü duruşması Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.

İlhami Balı’nın eşi Hülya Balı’nın dinlenilmesinden sonra IŞİD’in Türkiye ve Suriye sınır sorumlusu olmakla suçlanan firari sanık Deniz Büyükçelebi’nin eşi Şengül Büyükçelebi duruşmaya Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nden SEGBİS ile bağlandı.

Büyükçelebi, ifadesinde 2002’de Deniz Büyükçelebi’yle evlendiğini ve Antep’te bulunan Müslüman Gençler Derneği’ne gittiğini, Kuran dersi dışında kendisine bir şey anlatılmadığını iddia etti. Büyükçelebi, “IŞİD’e katıldığını Suriye’ye gittiğimizde öğrendim. Antep’te kaçakçılık yapıyordu. Nusret Yılmaz ile kaçakçılık yapıyordu. Yabancı oldukları için dillerini anlamıyordum, bizim evimizde birkaç saat kalıyorlardı. Sonrada Suriye’ye gidiyorlardı. Suriye’ye Kilis tarafından geçtik. O zaman geçmek çok kolaydı. Kaçakçılar götürdü. Suriye tarafına 2014 yılında geçmiş olması lazım. Müslüman Gençler Derneği’ne ders veriyordu. İlhami Balı ve eşi Hülya Balı da kaçakçılık yapıyordu” dedi.

Deniz Büyükçelebi’nin 6 yıl önce enkaz altında kalarak öldüğünü belirten Büyükçelebi, İŞİD örgüt üyeliği davasında ceza almadığını, eşinin soyadının düşmesi davasının devam ettiğini kaydetti. 

‘SINIRDA HİÇ POLİS, GÜVENLİK YOKTU’

Mağdur avukatlarından Murat Kemal Gündüz ise, “Eşiniz fırıncılık yaparken, düzenli iş yaparken insan kaçakçılığı işine ne zaman başladı” diye sordu. Soruya cevap veren Büyükçelebi, “2013, 2014 yıllarında yaptı” dedi. Eşinin bu süreçte hiç gözaltına alınmadığını, evlerine operasyon yapılmadığını söyleyen Büyükçelebi,“Sınırda hiç polis, güvenlik yoktu. Başka bir şehre geçer gibi biz sınırdan, zeytin ağaçlarının arasından Kilis tarafından Suriye’ye geçtik” diye konuştu.

‘SURİYE’YE GEÇERKEN EŞYALARIMIZI ÇOK RAHAT TAŞIDIK’

Avukat Senem Doğanoğlu'nun sorularını yanıtlayan Büyükçelebi, eşinin Antep'te de Suriye'de de insan kaçakçılığı yaptığını ifade ederek, "İlhami, Deniz ve Mustafa kaçakçılığı organize ediyordu. İlhami Balı'nın eşi Hülya Balı ile 3 ay aynı evde yaşadık. Neden dışarıda görüştük dediğini bilmiyorum. Babam ben Türkiye'ye geçmeden önce emniyete gidip 'Kızım gelecek' demiş, emniyettekiler ise 'Gelince buraya gelsin' demiş. Bu yüzden ben kendim gittim. Kimse beni arayıp, sormadı. Suriye'ye geçerken çok rahat taşındık eşyalarımızla. Hülya Balı da eşyalarını alarak geçti" diye belirtti.

IŞİD TANIKLARI ŞEHİR DIŞINDA OLDUKLARI İÇİN GETİRTİLEMİYORMUŞ!

Mahkeme salonunda Erman Ekici’ye kendisi ve eşini görüp görmediği sorulduğunda daha önce mahkeme başkanına "Gördüm" diyen Büyükçelebi, "Görmedim" dedi. Büyükçelebi’nin hareketlerindeki kimi değişiklikler nedeniyle yanında birinin müdahale ettiği şüphesi yaratınca, aileler mahkeme başkanına "Tanıklar neden buraya getirilmiyor, oradan hep yönlendiriyorlar?" diye tepki gösterdi. Bunun üzerine mahkeme başkanı, "Onlar şehir dışında oldukları için getiremiyoruz" yanıtını verdi. Aileler kendilerinin de şehir dışından geldiklerini ifade ederek mahkemeyi adil olmaya çağırdı. 

IŞİD ÜYESİ DE TANIK OLARAK DİNLENDİ

Hakkında “IŞİD üyeliği” davası devam eden ve geçmişte etkin pişmanlıktan yararlanarak 139 kişiyi teşhis eden Ayşenur İnci, tanık sıfatıyla Adıyaman’dan SEGBİS ile bağlandı. İçişleri Bakanlığı’nın “Terörden Arananlar Listesi”nde mavi kategoride yer alan ve 1 milyon 500 bin lira ödül konulan İnci, 2018 yılında Habur Sınır Kapısı’nda teslim olmuş ve çıkarıldığı mahkemece serbest bırakılmıştı.

‘BİRÇOK KİŞİ IŞİD’E KATILIYORDU’

Ersan Ocak ile imam nikahıyla evlendiğini söyleyen İnci, “Ona inanarak Suriye’ye gittim. Böyle bir örgüte katılmadım, varlığından haberim yoktu. Suriye’ye gittik 50 yıl geriye gitmiş gibiydik” dedi. Davanın tutuklu sanıklarından Erman Ekici’yi Suriye’de gördüğünü belirten İnci, Suriye’de birçok milletten insanın IŞİD’e katıldığını ifade etti.

İmam nikahı kıydıkları Ersan Ocak’ın tanıştıkları dönemde “serseri” olarak adlandıran ve dinine bağlı olmadığını söyleyen İnci, sonrasında ise değiştiğini söyledi. Dini eğitim almak için Suriye’ye gittiğine dönük mektubu erkek arkadaşının zorlamasıyla yazdığını öne süren İnci, “Suriye’de Kuran okumayı bilmiyordum. Komşumuz öğretti. Onun dışında herhangi biri eğitim almadık” diye konuştu.

‘IŞİD BİZE KİMLİK VERDİ’

Avukatların sorularını yanıtlayan İnci, “IŞİD bize kimlik verdi. Eşim ‘bunla hastaneye gidebileceğiz’ dedi. Arapça konuşabiliyorum ama okuyamıyorum. İlk kontrol sırasında beni geri çevirdiler, cezalandırmadılar da. Her yer bombalanıyordu, bizimle uğraşacak halleri yoktu” ifadelerini kullandı.

Savcının “Erman Ekici’yi teşhis edebilir misiniz” sorusu üzerine İnci, Erman Ekici’yi teşhis etti. Savcının, “Ankara’daki saldırıya ilişkin bir şey duydunuz mu” sorusuna ise İnci, “Hayır duymadık. Haberlerde Gar’da patlama olduğunu duydum. Başka da bilgim yok” yanıtını verdi. Erman Ekici’nin “Ben sizin eşinize eğitim vermişim, öyle diyorsunuz. Bu kadınlar arasında dedikodu mu” sorusuna ise İnci, “Arabaya binerken gördüm sizi. Siz bir yere gidiyordunuz. Orada ne eğitimi verdiğinizi nereden bileyim” yanıtını verdi.

‘ANTEP’TEN BÜYÜK BİR TRANSİTLE GİTTİK’

İçişleri Bakanlığı tarafından 1,5 milyon TL ödül ve kırmızı bülten ile ‘IŞİD üyesi olmak’ suçundan aranan ve 22 Ocak 2018’de Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde teslim olup mahkemece serbest bırakılan Demet Taşar tanık sıfatıyla Adıyaman’dan SEGBİS ile bağlandı. Eşi Mehmet Taşar’ın zorlamasıyla Suriye’ye gittiğini ifade eden Demet Taşar, “Eşim ‘Arkadaşlarım gidiyor ben de gidiyorum. Akşam yola çıkacağız’ dedi. Beğenmezsek geri döneceğiz diye gittik. Arkadaşları Mahmut ve Ömer’i kıramıyordu, onlar ne derse onu yapıyordu. Gaziantep’ten büyük bir transit araçla tanımadığım bir sürü kişiyle bir süre gittik. Arapça konuşanlar ‘Yürüyün’ dedi. Bayanlar olarak önde yürüdük. Tren rayını geçince silahlı adamlar karşıladı. Yabancı bir sürü kişi vardı. Hepsi Allahu Ekber diyerek karşıladı bizi. İlk gece okul gibi bir yerde kaldıktan sonra Tel Abyat’a götürdüler” ifadelerini kullandı.

Babasının polis olduğunu ve Türkiye sınırına geldiğinde yetkililere söylediğini belirten Taşar, “Gerçek kimliğimi söylememe rağmen önce kabul etmemişlerdi. Sınırda babamı aradıktan sonra emniyete bildirdi, gelip bizi sınırdan aldılar” dedi.

BAKANLIKTAN YANIT YOK

Mahkeme başkanı firari sanıklarla ilgili “Interpol aracılığıyla kırmızı bülten” çıkarılmasına yönelik Adalet Bakanlığı’na yazılan müzekkereye cevap verilmediğini belirtti.

Mağdur avukatlarından Murat Kemal Gündüz taleplerini şu şekilde sıraladı: “Dinlenen tanıklardan da gördük. Kilis Emniyet Müdürü sadece teşhis edilen isimlerin listesini göndermiş. Beyanlara göre baktıkları 200’ün üzerinde isim ve fotoğraf listesi var. Bunların istenmesi gerekir. İlhami Balı’nın baş tanığı olan davanın 30 klasör olduğu belirtilmesine karşın 2 klasör göndermiş. Tamamının istenmesi gerekiyor. Kilis, Nizip, Antep ve Adıyaman’dan IŞİD’lilerin listesi istenmelidir. Firari sanıklardan Suriye’de yakalanan olup olmadığına ilişkin soruya da emniyetten yanıt yok. Dava sonuçlandıktan 1,5 yıl sonra ortaya çıkan 9 klasör belge ile ilgili talepte bulunmuştuk. Sanıklardan canlı bomba escordu olan Yakup Şahin hakkında Antep Emniyeti’nin ne yaptığını sormuştunuz. Emniyet ne yaptığı ya da yapmadığına ilişkin bilgi vermedi. 1 Ekim’de ihbar var. Emniyet ne yapmıştır? Hem istihbarat hem de TEM, ne yaptığı ile ilgili bilgi vermiyor. Antep Emniyeti ile ilgili bir sıkıntı var. Antep Emniyeti günlerce fotoğraflamış, gözaltına almamış. Birileri görevi suistimal etmiş. Resmi evraklar gösteriyor ki IŞİD terör örgütü ilan edilmesine rağmen, bilinmelerine rağmen hiçbir işlem yapılmamış. Talep ettiğimiz belgeler gelmeli ki hangi görevlileri sorumludur ortaya çıksın.”

Kaynak: Mezopotamya Ajansı