10 Ekim Ankara Katliamı davasının dördüncü duruşmasına Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi.

 Sanık Resul Demir’in avukatları tehdit etmesi ve su şişesi fırlatmasıyla salonda gerginlik yaşandı, duruşmaya ara verildi.

10 Ekim Katliamı davasının bugün görülen duruşmasında sanık Nihat Özdemir, dinlenirken hakim sanıkların ayağa kalkmasını istedi. Kimi sanıklar ayağa kalkmadı. Bunun üzerine Avukat Özcan Karakoç ve hakim sanıkları ayağa kalkmaları yönünde uyardı.

Ancak sanıklardan bazıları yine ayağa kalkmadı. Ayağa kalkmayan sanıklar avukatlara hakaret etmeye başladı. Salondaki izleyiciler duruma tepki gösterdi. Bu esnada havada su şişeleri uçuştu. Tepkiler büyüyünce mahkeme başkanı saat 14.00’e kadar duruşmaya ara verdi. Mahkeme başkanı, sanıklara su şişesi attığı tespit edilen izleyicilerin salona alınmayacağını söyledi.

ALMANYA’DAN GELEN AVUKATA ENGELLEME

10 Ekim Ankara Garı katliamının bugün başlayan duruşmasını izlemek için Almanya'dan Ankara’ya gelen Bremerhafen Barosu avukatı Mathias Giese mahkeme salonuna alınmadı. Başsavcının Adalet Bakanlığı’ndan izin almayan yabancı uyruklu izleyicilerin salona alınmayacağı yönündeki talimatı gerekçe gösterildi.

Gerçek Gündem’e konuşan Giese, “Mahkemeyi izlemek herkes için bir haktır. Bu hakkı benden şu anda alıyorlar. Bu bir skandaldır. Aklıma şu soru geliyor: Ben dışarıda tutuluyorum, mahkeme heyetinin saklamak istediği bir şey mi var?” dedi.

Giese, Almanya Büyükelçiliği ile iletişime geçerek duruşmayı izlemesinin sağlanmasını talep edeceğini bildirdi.

Kimlik tespitinin ardından ilk olarak yaralıların ve diğer mağdurların ifadeleri alındı.

Müştekilerin ifadeleri şöyle:

Dönemin başkanı Ahmet Davutoğlu ve polislerden şikayetçi olduğunu ifade eden Hamit Kurt,  Ben de sorumlulardan şikayetçiyim. Mitinge katılmamıştım ama önlem almayan tüm sorumlulardan şikayetçiyim.  Ben Tarım Orkam Sen’in genel başkanıyım. Mitinge sendika olarak katılmıştık. İzmir şube sekreterimizi kaybettik. Yaralarımız kapanmayacak. Biz insanlık adına bir miting yapmıştık. Ölüm değil yaşam olsun demiştik. Ben dönemin siyasi iktidarından şikayetçiyim. Elini kolunu sallayarak gelen katillere yol verenlerden şikayetçiyim. Ankara Valisi’nden, emniyet müdüründen şikayetçiyim. Yaralıları kaldırmamıza engel olan tüm polislerden şikayetçiyim” dedi.

Suna Korkmaz, “Ben de sorumlulardan şikayetçiyim. Mitinge katılmamıştım ama önlem almayan tüm sorumlulardan şikayetçiyim” ifadelerini kullandı.

Patlamada babasını kaybeden Özgür Benol, “Patlamada babamı kaybettim. Sorumlulardan şikayetçiyim. Yaralılara saldıran polisten şikayetçiyim. Mahkeme boyunca insanları şov yapmakla suçlayan polislerden şikayetçiyim” dedi.

Yahya Hayta, “Sorumluluğu olan bütün emniyet müdürlüğü yetkililerinden şikayetçiyim. Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’ndan şikayetçiyim” ifadelerini kullandı.

Uğur Gümüşkaya, “10 Ekim’de ağır yaralandım. Mitinge Halkevleri’nin çağrısıyla katıldım. Ülkedeki kötü gidişatı durdurmak için katıldım. Devletin bizzat eliyle yüz insan yaşamını yitirdi. O gün gidişatı durdurabilseydik belki bu hale gelmeyecekti ülke. Binlerce insan adalet için yürümek zorunda kalmayacaktı” dedi.

‘BİZİM HESABIMIZ KATLİAMDA ROLÜ OLAN DEVLET GÖREVLİLERİ İLE’

Gümüşkaya şöyle devam etti:

“Biz can çekişirken polisin gaz atması insanların yaşamına mal oldu. Gaz atılması, TOMA’ların sürülmesi emrini veren polisten şikayetçiyim. Davutoğlu, oylarının arttığını söylemişti ondan da şikayetçiyim. Ankara giriş çıkışlarındaki kontrolleri kaldıran sorumluların yargılanmasını istiyorum. Kameralar karşısına geçip açıklamalar yaparken sırıtarak bürokratların yargılanmasını istiyorum. Belki burada hayatını kaybedenlerin yakınları, yaralananlar biz her gece o anı yaşıyoruz uyurken ve unutamıyoruz. ama vicdanımız rahat. O dönemin başbakanı o dönemin emniyet müdürü, gaz atan polisler rahat uyuyabiliyorlar mı?

Önde oturan caniler elbet yargılanacak. Bizim asıl hesabımız katliamda rolü olan devlet görevlileriyledir. Burada bir tiyatro oynanıyor. Eğer adaleti getirmek istiyorsanız bu tiyatroya son verin ve gerçek sorumluları yargılayın”

Gümüşkaya’nın beyanlarına salon alkışlarla karşılık verdi.

Katliamda eşini kaybeden Mürvet Akalın,”Eşim son Facebook mesajında Ankara’ya neden gitmesi gerektiğini açıklamıştı. “Kaçıp saklanacak vakit değil. Ankara’daymış barış alıp getirmek gerek” yazmıştı. Felsefe öğretmeniydi. Sendikal mücadeleye bağlıydı. Herkes ona akıl danışırdı. Herkese yardımcı olurdu. Hayatımızın en verimli döneminde onu bizden çaldılar. Büyün sorumlulardan şikayetçiyim” dedi.

TANIK DABAYNIYASSI HAKKINDA SUÇ DUYURUSU

Yaralıların ve hayatını kaybedenlerin yakınlarının beyanlarının ardından tanık Cumali Dabanıyassı SEGBİS ile duruşmaya bağlandı. Dabanıyassı, hiçbir sanığı tanımadığını ama sanıklardan Esin Altıntuğ’u evinde bir gece misafir ettiğini iddia etti. Mağdur avukatları, tanığın uzaktan bağlanarak ifade vermesine tepki gösterdi.

AVUKATLARDAN TUTUKLAMA TALEBİ

Avukatlar tanık Dabanıyassı’nın tanık olamayacağını, doğrudan 10 Ekim Katliamı ile bağının olduğunu söyledi ve tutuklanmasını talep etti.

Heyet, tanık Dabanıyassı’nın tutuklanması talebi üzerine Dabanıyassı hakkında suç duyurusunda bulunulmasına ve tutuklanması talebinin reddine karar verdi.