Tahliye olduktan sonra Sarıyer’de bulunan Direniş Evi’nde ölüm orucuna devam eden Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek, tek hayalinin cezaevinde bestelediği şarkıları konser alanlarında söylemek olduğunu dile getirdi. 

Tutuklu bulunduğu Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi'nden 24 Şubat’ta tahliye olan Grup Yorum’un ölüm orucunda olan üyesi İbrahim Gökçek, eylemini Helin Bölek’in de kaldığı Sarıyer’de ki Direniş Evi’nde devam ediyor. Grup Yorum’a uygulanan konser yasaklarının kaldırılması, kırmızı listelerde aranan üyelerinin listelerden kaldırılması, İdil Kültür Merkezi’nin basılmaması gibi taleplerle açlık grevine başlayan İbrahim Gökçek, 3 Ocak’tan itibaren ölüm orucundaydı. Direniş Evi’nde ajansımıza konuşan Gökçek, sanat için mücadele verilmesi gerektiğini vurguladı.
 
Tolga Güney'in Mezopotamya Ajansı'nda yer alan haberine göre, yaklaşık 10 ay özgürlüğünden mahrum bırakıldığını hatırlatan Gökçek, cezaevi koşulları için “Hem yaşadığımız hukuksuzluklar hem hapishane idaresinin yaptığı işkenceler oldu. Kitap gaspları, tepemizde sürekli dikenli teller vardı. Her anı baskılarla geçen bir süreç oldu” dedi. 
 
‘GERÇEKLER KAPI ALTINDA’
 
Cezaevinde yürüttüğü mücadeleye değinen Gökçek, “Orada şair Ümit İlter ile birlikte kalıyordum. Onunla beraber tiyatro oyunu ve şiirler yazdık. Yaklaşık 10 tane yeni beste yaptım. En çok istediğim şeylerden bir tanesi bu besteleri dışarıda söyleyebilmek” diye konuştu. Kaldığı hücrede “Kapı Altında Pravda” adıyla radyo programı yaptığını dile getiren Gökçek, “Pravda Rusça gerçek demek. Bizde de gerçekler kapı altından seslendiriliyor her zaman. Tutsakların hayatla, yaşamla bağı kapı altından olur. Onun için kapı altı çok önemliydi. Dilim döndüğünce bunu devam ettirmeye çalıştım” diye belirtti.
 
‘SANAT İÇİN MÜCADELE VERİLMELİ’
 
Yapılan baskıların sadece Grup Yorum’un yaşadıklarıyla sınırlı olmadığını vurgulayan Gökçek, “Kendileri gibi olmayan, düşünmeyen bütün insanlara ‘susun, sinin, sesiniz çıkmasın.’ Diyorlar. Bu kabul edilmemeli. Eğer meseleye ‘boynumuzu bükelim aman başımıza bir şey gelmesin’ diye bakarsak, o zaman Pir Sultan, Karacaoğlan, Nazım Hikmet, Orhan Kemal’ler ölmüş olur. O ustaların yaşaması için, onların değerlerini sonuna kadar savunmamız lazım” dedi. Sanat için mücadele verilmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Gökçek, bu yapılmazsa bir şey üretilemeyeceğini ve sanatçı kimliğinin ortadan kalkacağını söyledi. 
 
‘DÜZEN AÇLIK VE TACİZ VERİYOR’
 
“Ne bu ülkedeki ne de dünyadaki sanatçılar emperyalizmin ve faşizmin baskısı altında kalmasını istemiyoruz” diye devam eden Gökçek, bunun için mücadele verdiklerinin altını çizdi. Düzenin insanlara açlık, çocuklara ise çocuk yurtlarında taciz ve tecavüzden başka bir şey vermediğini ifade eden Gökçek, şöyle devam etti: “Biz bu çocuklara enstrüman kursları, insanlara ücretsiz halk konserleri veriyorduk. Bunları yine yapmak istiyoruz. Biz bunları yapmaya başladığımız zaman bütün halkımıza huzur gelecektir.”