Greenpeace, Çernobil felaketinin 29. yıldönümünde, felaketinin yıkıcı etkilerinin devam ettiğini belirterek, benzer bir felaketin Türkiye’de yaşanmaması için Türkiye’nin enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjilere yatırım yapması çağrısında bulundu.

Greenpeace’in verilerine göre, 26 Nisan 1986 yaşanan Çernobil nükleer felaketinin yıkıcı etkileri devam ediyor. Bölgede arazi kullanımı ve gıda üretiminde halen kısıtlama tedbirleri olduğu gibi, radyasyon nedeniyle yaşanan hastalık ve ölümler hem o arazide, hem de felaketten etkilenen Türkiye’de devam ediyor.

Çernobil nükleer felaketinin atmosfere Hiroşima ve Nagazaki atom bombalarından yüzlerce kez daha fazla radyasyon yayılmasına neden olduğunu vurgulayan Greenpeace, felaketle ilgili verileri paylaştı ve benzer bir felaketin Türkiye’de yaşanmaması için Türkiye’nin enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjilere yatırım yapması çağrısında bulundu.

Greenpeace’in paylaştığı veriler şöyle:

EN ÇOK ÇOCUKLAR ZARAR GÖRDÜ  

* Birleşmiş Milletler tarafından 2011 yılında yayımlanan bir rapor, Çernobil bölgesinde 7000 kadar çocuğun tiroid, akciğer, göz gibi kanser hastalıklarına yakalandığını ortaya koydu.

* Binlerce çocuk, tiroid, göz, akciğer kanseri gibi pek çoğu ölümcül kanser hastalığının yanı sıra, kalp hastalıkları en çok görülen hastalıklarla yıllar geçmesine karşın baş ediyor.

* Yapılan araştırmalar, radyoaktif kirliliğe maruz kalan bazı kasabalarda, test edilen sütlerin yüzde 93’ünün kabul edilebilir düzeyden çok daha fazla miktarda kimyasal sezyum oranı içerdiğini ortaya koydu.

* Ukrayna’da 18.000 km2’lik tarım toprakları radyoaktif kirlenmeye maruz kaldı. Ülke ormanlarının yüzde 40’ı (toplam 35.000 km2) kirlendi.

* Kazanın Ukrayna’ya maliyeti 2000 yılı itibariyle 148 milyar dolardı.

* Beyaz Rusya, 2016 yılına gelindiğinde Çernobil’in ekonomisine etkisinin 235 milyar dolar olacağını tahmin ediyor.

TÜRKİYE’YE ETKİSİ   

* Türkiye’de de Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları ve Pediatri Ana Bilim Dalları’nda yaptığı  çalışmaya göre lösemi vakaları, 1986 öncesi yüzde 0,7’den, 1986 sonrası yüzde 2’ye çıktı.

* Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de 1984 yılında yüz binde 19,2 olan kanser vakaları, 96 yılında yüz binde 63,46 olarak bildirildi.

* 4 Mayıs günü Kapıkule-Edirne yolunda İstanbul’da havadaki radyasyonun tam 1000 katı olan ve Çernobil nedenli Türkiye’de ölçülen en yüksek değer olarak tarihe geçen, 16 miliröntgen/saat değeri ölçüldü.

* Kaza’dan 5 gün sonra Akçakoca’da havadaki radyasyonun gittikçe arttığı fark edildi. Karasu Bölgesi’nde o bölgenin doğal radyasyon düzeyinin 20 katı fazla olan 150 mikroröntgen/saat düzeyinde ölçüm yapıldı.

NÜKLEER ENERJİDE YENİ TEKNOLOJİ ÇÖZÜM DEĞİL  

Çernobil nükleer felaketinin ardından 29 yıl geçmesine karşın, dünyada nükleer enerjinin en tehlikeli, yıkıcı ve öldürücü, çevresel ve yaşamsal risklerin sıfırlanamadığı bir enerji üretim biçimi olduğunu vurgulayan Greenpeace Avukatı Deniz Bayram şunları belirtti:

“Yeni nesil reaktörler hala güvenli değil. Beklenmeyen teknolojik hatalar, işletme hataları, şeffaf olmayan nükleer enerji endüstrisi, ekonomik ve politik baskılar ile nükleer enerji santrallerine yönelik saldırı potansiyelleri, nükleer enerji santrallerinin güvenlikli ve emniyetli olmadığını gösteriyor.

“Çernobil nükleer felaketi, Rus model bir reaktörün patlaması ile meydana geldi. Felaketin ardından yapılan araştırmalar, büyük tedbirsizliklerin de felakete neden olduğunu gösteriyor. Rusya, hala tüm dünyada nükleer enerji üretim projelerinde yer alıyor.

“Bu projelerden biri Mersin, Akkuyu nükleer enerji santrali. Güneş ve rüzgar potansiyelinin sadece yüzde 3’ünü kullanan Türkiye bu riski almak zorunda değil. Türkiye hükümeti, enerji politikasını bir an önce enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji politikalarından yana çevirmelidir.”

Kaynak: İMC TV