Şahin, 8 Mart Kadın Platformu’nun online toplantısı sırasında polisler tarafından gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilen Şahin'e "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlaması yöneltildi. Şahin, Emniyetteki ifadesinin ardından serbest bırakıldı.

HİLAL KAPLAN TARAFINDAN HADEF GÖSTERİLMİŞTİ

Suçlamaya bahane edilen paylaşımlar arasında, Şahin'in Hilal Kaplan tarafından hedef gösterildiği paylaşım da yer alıyor.

Ayşen Şahin, Boğaziçi eylemlerine katılan öğrencilerin yerini polise tarif eden esnafın videosunu Twitter hesabından paylaşmıştı. Hilal Kaplan da "'Eşcinsellik sapkınlıktır' cümlesinde bile hedef gösterme bulup bağırıp çağıranlar, bir adamı ve dükkânını içlerinde teröristlerin de olduğu bir kitleye hedef gösteriyor" iddiasını öne sürerek Şahin'i hedef almıştı. Trollerin saldırdığı Ayşen Şahin, Twitter hesabını kilitlemişti.

Benzer şekilde Hilal Kaplan tarafından hedef gösterilmesinin ardından hakkında soruşturma açılan Bağımsız vekil Ahmet Şık, yaşananların sistemin işleyişini gösterdiğine dikkat çekerek “Sistem şöyle işliyor: Hilal Kaplan bir çarpıtma ileti paylaşıyor Twitter'da, trol orduları devreye giriyor, sonra da yargı buradan kendine verilen, tebliğ edilen görevin gereğini yapıyor. Böyle işleyen bir sitem var” demişti.

ŞAHİN’E DESTEK

İfade işlemleri süren Ayşen Şahin'e destek için arkadaşları, Evrensel gazetesi çalışanları ve avukatlar İstanbul Emniyetine geldi. Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, CHP PM Üyesi Eren Erdem, milletvekilleri Ahmet Şık ve Ali Şeker de emniyete gelenler arasındaydı.

Serbest bırakılan Şahin'i vekiller karşıladı. Şahin serbest bırakıldıktan sonra yaptığı açıklamada "Hedef gösteren değil gösterilenim. Vatani vazifeye döndü, sırayla hepimiz gelip gidiyoruz. Ben çıktım ama genç arkadaşların suçu neydi? Bana değil herkese özgürlük" dedi.

Ayşen Şahin’in açıklaması şöyle:

"Harika bir ifade verdik. Suçlu psikolojisine girecek bir durum yok zaten Vatan'a geldik diye. Herhalde neşemizden saldılar diye düşünüyorum. Gözaltı gibi değildi gerçekten. Durumun absürtlüğünü anlattık. Martı videosunun üstündeki metni okuyunca bambaşka bir şey çıkıyor. Alttaki tweeti almayınca üstten başka bir bağlam çıkıyor. Bağlamdan koparıldığını ve asıl hedef gösterilenin ben olduğumu biraz izah ettik mantık çerçevesinde. Hilal Kaplan’ın, Ebabil Harekatının ‘Derhal tutuklanmalı’ tweetleri üzerine gözaltına alındık. İfadede de bunu söyledik. Ben olay büyümesin diye kimse hakkında suç duyurusunda bulunmamıştım ama aslında hedef gösteren değil gösterilenim. Bir gazetecilik refleksiyle oraya koyduğum videonun çarpıtılıp bir metazoriyle, bir baskı unsuruna dönüştürülmesi sonucu soluğu burada aldık. Ama yapacak bir şey yok. Bir vatani vazifeye döndü. Sırayla hepimiz bir ara geliyoruz gidiyoruz işte. Bizi de yok yazmasınlar diye bir süre uğramış olduk. Gerçekten tweette hiçbir şey yok, hiçbir suç unsuru yok. Tamamen bağlamından koparma ve çarptırılma var, hedef gösterilme var organize bir şekilde. Zaten iki kere iki dört bir durumdu vaziyet. Sizi burada gördüğüm için şu an çok şaşkınım. Çıktığım için de mahcubum. Bir gün falan kalsam, geldiğinize değseydi gecenin bu saatinde. Beklemiyorduk açıkçası, kalırız diye düşünüyorduk. Beyan da ettiler zaten. Büyük ihtimalle ifadede olayın absürtlüğü ortaya çıktığı için böyle bir karar verildi. Ben çıktım güzel bir şey oldu ama öbür genç arkadaşların suçu neydi? Yaptıkları şey benim yaptığımdan farklı bir şey değildi. WhatsApp’ta bir grup kurmak, bir yerde durumla ilgili bir tweet atmak, aşağı bakmayacağız demek, bunlar da suç unsuru değil. Bunlar da aslında mantık çerçevesinde ve hukukun doğru normlarda uygulandığı takdirde hepsinin benim gibi belli bir süre sonra salınması hatta hiç alınmaması gerekiyordu. O açıdan da aslında biraz vicdani yük çekiyorum çünkü ben dışarıdayım niye bir sürü insan şu an evde kelepçeyle tutuklamayla yargılanıyor ve sabaha karşı operasyonlara maruz kalıyor. Benim için işler iyi gelişti ama gönül ister ki herkes için aynısı olsun. Biz de çıktığımıza sevinebilelim ve içimizde bu burukluk kalmasın. Bana değil herkese özgürlük yani.”