“Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan…”

Ordu’nun Çaybaşı ilçesine bağlı Göksu Köyü’nün ilköğretim okulunda, öğretmenlerinin tabiriyle ‘Göksu Koleji’ndeki kutlamaların, çocukluğumdan bu yana hiç değişmeyen sloganı bu oldu.

Göksu, 900 metre yükseklikte, yaklaşık 400 nüfuslu bir yerleşim yeri. Tahmin edileceği üzere tüm Karadeniz köyleri gibi yamaçta kurulmuş. Manzaraya söyleyecek söz yok, sadece göz zevkini değil, ruhunu da okşuyor bakanın.

Köyün nadir düzlüklerinden birinde kurulu okulda kutlamalar 9.30’da başladı. Kutlamadan çok önce köylüler bayram için toplandı bile. Tiyatrosu, sineması, kafesi ve daha bilimum sosyalleşme mekanı olmayan köy için bayram töreni görülesi bir etkinlikti.

Hava soğuk olduğu için kutlama sıkış tepiş de olsa okulun alt katındaki salonda yapıldı. Üst sınıflardan olduğu anlaşılan kız ve erkek iki öğrenci yaptı tören sunumu. TBMM’nin 93. kuruluş yıl dönümüne atıf yapılarak başlanan konuşmanın hemen ardından adet olduğu üzere 1 dakika olan saygı duruşu ve İstiklal Marşı okuma ritüeli yerini buldu. Atatürk’ten veciz sözlerin sıkıştırıldığı sunuş konuşması çok tanıdıktı. İlk gösteri 1. sınıflarındı. Ardı ardına farklı sınıflardan öğrencilerin okuduğu 23 Nisan, çocuk ve kardeşlik, Atatürk temalı şiirlerden sonra ana sınıfının hazırladığı ponponlu ‘Tuttu fırlattı’ gösterisi alkışa değerdi.

Ellerin Gangam Style’ı anasınıfının pembe beyaz ponponları ile hem iğreti hem düşündürücüydü. “Hop hop Ganga Style…” Ardından Türk olmanın kutsallığına dair bir veciz söz. “Seksi lady…” Bir yandan bilinçaltı reklamlarındaki ‘sex’ kelimesini lanetleyen eğitim anlayışının düştüğü garip tezat…

Ama sahnenin en gözdesi, elinde topitopu ile çevresini algılamaya çalışan maviş gözlü Mervenaz’dı. Yanımda oturan ve sonradan veli olduğunu öğrendiğim heyecanlı adam, Mervenaz’ın şeceresini döktü iki dakikada. Anasınıfındaki Mihriban var ya, onun kardeşiydi, annesi de Laz’dı. Lazlık önemle vurgulandığına göre köyün etnik kimliği farklı olmalıydı. Nitekim Türk’lermiş. Mervenaz’ın sahnedeki saltanatı karate grubunun gösterisi başlayıncaya kadar sürebildi.

Karate grubunun gösterisinde kalas yerine köpük kırıldı ama olsun, zaten şiir okuyan köy çocuklarının birçoğunda iskarpin yerine lastik ayakkabı vardı. Ama fakir edebiyatı olmayacak bu cümlenin devamı, sakın öyle sanmayın. Çünkü lastik ayakkabılı çocuklarını anılara kaydeden anneler en son model kameralı cep telefonunun sahibiydi bir yandan. Bu da yoksullukla gösteriş arasındaki garip tezattı. Ülkücü bıyıklı ciddi abinin en çok Gangam Style izlerken eğlenmesi de bir başka tezat.

Törenin en fiyakalı gösterisi, torpil geçtiğim sanılmasın, ‘Göksu Koleji’nin sosyal bilgiler öğretmeni olan kardeşimin hazırladığı ‘Harmandalı’ idi. Ünü Bergama’yı aşmış, Vehbi Hoca’nın gür sesli ‘Harmandalı’ kaydı ile başlayan heybetli gösterinin efelerinin fesleri her ne kadar hacı fesi, yeleklerinin işlemeleri uyduruk olsa da, Harmandalı yine Harmandalı idi.

Balon patlatma yarışması olmadan 23 Nisan töreni olmazdı. Son dörde kalan çocuklardan birinin, balonu patlamasına rağmen tüm hırsı ile yarışmadan çekilmemesi dikkate değerdi. Yanımdaki meraklı velinin çocuklara yaptığı tezahürata rağmen, çok uzun süreceği gerekçesi ile son iki öğrencide yarışma sona erdi. ‘Ödül nerede’ sorusu da bu nedenle akla gelmedi. Sonradan öğretmenler odasında, çocuklara ödül vermeyi unuttukları için hayıflanan öğretmenler Cuma günü çikolata ya da başka bir hediye ile durumu telafi etmeye karar verdi…

Gazap Üzümleri’nde olması lazım, ya da bir başka Rus klasiğinde, savaş döneminde çikolata yiyen birinin hali betimlenmişti, o geldi aklıma, bu çikolata avuntusunda.

Bu törende her şey avuntu idi: topitoplu Mervenaz’ın annesinin Laz olmasına rağmen Türk köyünde gelin olması, Ülkücü bıyıklı abinin Gavur şarkısından sonra Harmandalı ile gururlanması, lastik ayakkabılara rağmen son model cep telefonları, şarkı söyleyen kız öğrencinin tüm güzelliğine rağmen ‘kız çocukları gülmez’ öğretisi ile belli belirsiz gülüşü, öğretmenlerin ‘Göksu Koleji’ yakıştırması…

Ama olsun, mutlu olmak için avuntu lazımdı, hayat düşünerek geçemezdi. Bu memleketin hükümeti vatandaşını iyi tanıdığı için avutmuyor muydu? Kömür avuntusu, sağlık avuntusu, eğitim avuntusu, oy avuntusu… Aman sende daha iyisi mi var sanki avuntusu… Dozunda avut, mutluluğu çay kaşığı ile ver fazla gelmesin teorisi… Avuntulu bayramın hayat nasıl bayram olsa sorusu…

900 metreden kuşbakışı bakarken; yer ne güzel, gök ne güzel, daha bozulmamış mekanlarımız var avuntusu…