Yaklaşık bir yıldır Türkiye’de çalışan 39 yaşındaki Ugandalı göçmen Jesca Nankabirwa, Sarıgazi’de aylığı 900 liraya Uganda’daki iki çocuğunun masraflarını karşılamak için bir tekstil fabrikasında çalışıyordu. Arkadaşlarının verdiği bilgilere göre Nankabirwa, 6 Eylül akşamı  tanıdığı birinin yanına gitti ve kendisinden bir daha haber alınamadı.

Agos'tan Gülşah Keleş'in haberine göre; Nankabirwa’nın arkadaşları dört günün sonunda bir televizyon haberinde, “bir kadının cesedinin bulunduğu” bilgisine ulaştı. 18 polis karakoluna konuyla ilgili bilgi veren arkadaşları Jesca’nın ölü bedenini Yenibosna Hastanesi’nde teşhis edebildiler. Otopsi ve ölüm raporuna ulaşan arkadaşlarının aktardığına göre, Nankabirwa’nın birden fazla kişi tarafından tecavüze uğradıktan sonra Edirnekapı’da bir evin camından çıplak bir şekilde camdan aşağı atıldı. Maktulun başında ezik ve alnında çiziklerin olduğu ifade ediliyor.

Cinayetin işlendiği evin sahibi E.D., komşuların tanıklığıyla gözaltına alındı. Şüpheli, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Jesca Nankabirwa’nın öldürüldüğüne inanan arkadaşları adaletin yerini bulmasını istiyor. Uganda Cemaatinin çabaları sonucu Nankabirwa’nın cenazesi ülkesine gönderilmek üzere morgdan alındı ve İstanbul Dolapdere’de bir cenaze töreni düzenlendi.

“KATİLİN BULUNMASI İÇİN TÜRKİYE’DEN YARDIM İSTİYORUZ”

Cenazeye katılan Uganda Büyükelçi Yardımcısı Kalule Moses, Uganda Hükümeti’nin olayla ilgili soruşturma açacağını ve adaletin sağlanması için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti: “Uganda Hükümeti olarak; Türkiye Cumhuriyeti’nden bu cinayetin katilini bulmak için yardım istemeye devam edeceğiz.” Moses, işlenen cinayetin ırkçılık saikiyle yapılmadığı görüşünde.

“İZİNSİZ ÇALIŞMA VE SINIRDIŞI EDİLME KORKUSU GÖÇMENLERİN SUSKUN KALMASINA SEBEP OLUYOR”

Cenaze’de bulunan ‘Sınır Tanımayan Kadınlar Grubu’ aktivisti Kristen Biehl, olaydan irtibatta oldukları Afrikalı Kadınlar Gurubu aracılığıyla haberdar oldukları belirterek cinayetin tesadüfi olmadığını; göçmen kadınların sistematik olarak tacize ve tecavüze maruz kaldığını belirtti: “Yaşanan taciz ve tecavüz olaylarında kadın olmanın getirdiği bir hassasiyetin yanında bir de kağıtsız ve belgesiz olarak çalışmanın getirdiği bir mağduriyet var. Göçmen kadınlar yaşadıkları olaylarda izinsiz çalıştırıldıkları için hiçbir şekilde polise gidemeyeceklerini biliyorlar. Bu belgesizlik ve sınırdışı edilme korkusu çoğu göçmenin bu tür olaylara suskun kalmasına sebep oluyor. Göçmen kadınların hiçbir şeyden korkmadan şikayetçi olabileceklerini sağlayacak bir mekanizma olması gerekiyor.”