General Zinnar yada Alaattin Kanat ile ilgili çok bilinen bir şehir efsanesi vardır. Diyarbakır Cezaevi'nin mağrur katliamcısı Esat Oktay, otobüs durağında beklerken, yanına bir genç yaklaşır ve "Kemal Pir' in selamı var" der. Esat Oktay en büyük düşmanının selamını, o çirkin bedenine kurşun yiyerek alır ve oracıkta ölür. Genç önce dağa sonra şehre gider. Arayışı bitmez ve sonunda Jitem'e katılıp yıllar önce öldürdüğü Esat Oktay' ın zihniyetine biat eder. Cem Ersever, General Zinnar'lar için "onlar bizden daha milliyetçi, daha kinli hatta daha caniydi" der. Bu ifadeyi kullananı da öyle masum sanmayın, zira kendisinin lakabı "testere" idi. Bu lakabın nasıl konduğunu tahmin edebiliyorsunuz sanırım.

General Zinnar'a dönersek, Ape Musa'yı ve yüzlerce yerel politikacıyı katletmiş ve derin devlet adına kürt işadamlarından haraç toplamış bir cani olarak muhtemelen sadece Askeri Lojmanlarda yaşamaktadır. Parlak ve kahramanca bir başlangıçtan, sönük ve alçakça bir finale. General Zinnar ve General Zinnar'lar 90'lardaki fiziki suikastçilerdi. 2000'ler 90'lardan farklı olarak politik suikastçilere, politik General Zinnar'lara ihtiyaç duydu. Önce Ümit Fırat ve Mehmet Metiner talip oldu bu göreve ama hakkını vermediler ki çok çabuk tasfiye edildiler. Daha içerden birileri lazımdı. General Zinnar olmayı hakedecek kadar içerden. İki isim bu süreçte öne çıktı. Biri Orhan Miroğlu diğeri de Muhsin Kızılkaya. Biri az kalsın Kürt hareketinin milletvekili olacaktı, diğeri az kalsın kürt hareketinin basınını yönetecekti. Orhan Miroğlu, şimdi Mardin adayı olarak HDP' ye küfredenken Muhsin Kızılkaya, Mersin adayı olarak HDP' ye küfrediyor.

Sıkıntı tam da burada başlıyor. General Zinnar, Kürt hareketini terk ettikten sonra Yurtdışına gitse, bakkallık, manavlık veya taksicilik yapsa kimse bugün General Zinnar'dan nefret etmezdi. Ama o bunu yapmadı. İçinden çıktığı yapının tam karşısına geçip tetikçilik yaptı. İçinden çıktığı evi yakmak isteyenlere ateş taşıdı. 300 Sparta'lı filminde, engelli ve güçsüz olduğu için Sparta ordusuna kabul edilmeyen ama o ana kadar Sparta için ölmeye hazır olan karakter evine geri dönmemiş yada dışarda kalmayı seçmemiş ve Pers ordusuna katılıp Sparta'lılara saldırmıştı. İşte o karakterin yada karaktersizliğin iz düşümünü bugün Orhan Miroğlu ve Muhsin Kızılkaya' da görmemiz mümkündür.

7 Haziran' da seçimler yapılacak ve 8 Haziran sabahı ya HDP’li yada HDP'siz bir meclise uyanacağız. Eğer HDP meclise girerse Türkiye Demokrasi'si büyük bir kazanım elde edecek ve ortaya her rengin temsil edildiği adil bir Meclis çıkacak. Yok eğer HDP meclise giremezse Türkiye bir tek şeye uyanacak kaos dolu bir iktidara. Yaklaşık 4 yada 5 milyonluk bir kitlenin temsilcileri Mecliste bulunmayacak ve büyük ihtimalle Yıllar önce Cemaat desteğiyle yapılan KCK operasyonlarının bir benzeri yapılacak ve barış sürecinde boşalan cezaevleri yine Kürtlerle dolacak. İkinci durum, yani HDP'nin Meclis'e girmeme durumu gerçekleşebilsin diye işte bu iki isim beslendi, büyütüldü ve ellerine silahları verildi. Atış serbest halinde her gün HDP' ye saldırarak milletvekili olmak istiyorlar.

Peki ama Mehmet Emin Ekmen ve Abdurrahman Kurt'un bile adaylıktan çekildiği bir süreçte bu ikili neden bu kadar pervasızlaştı? Çünkü evsiz kaldılar. Çünkü köylüleri, akrabaları telefonlarına çıkmıyor. Çünkü arkadaşları, dostları yüz çevirdi. Şimdi yabancısı oldukları AKP ve Sağ siyasete kendilerini kabul ettirmek için çırpınıyorlar. O yüzden bu küfürler, o yüzden bu nefret, o yüzden bu ahlak noksanlığı.

Bugünlerde General Zinnar televizyon izliyorsa ve ekranda Muhsin Kızılkaya yada Orhan Miroğlu'na denk gelirse "işte benim vekilim" diyecektir ve doğruyu söyleyecektir. Onlar, General Zinnar ve General Zinnar'ların vekili olacaklar, HDP'liler Ape Musa ve Mehmet Uzun' un vekili.