Vücutta özellikle bacakların alt bölümlerinde ve cildin hemen altında olan toplardamarlarda meydana gelen genişlemeler ve büyümeler varis oluşumlarıdır. Vücudun tüm basıncını taşıyan bacaklar sıkça bunlara maruz kalırlar. Kalıtsal olarak ailede varisler varsa, kişiler daha riskli bir konumda olur. Bacaklardaki toplardamarlar kirli kanı yer çekimine karşı koyarak, temizlenmesi için kalp ve akciğerlere gönderir. Toplardamarlarda bu kan akışının yukarıya doğru olmasını sağlayıcı ve bunu kolaylaştırıcı, kanın tekrar aşağıya akmasını engelleyen kapakçıklar vardır. Bacaklardaki kasların çalışmasıyla, kan kapakçıklar aracılığıyla yukarıya doğru tek yönlü ilerler. Bu kapakçıklarda hasar oluşursa, kan yerçekiminin etkisiyle aşağıya doğru basınç meydana gelerek, yüzeysel damarlarda varis oluşmasına sebep olur.

Varisler kimleri etkiler?

Varis oluşumlarına kadınlar erkeklere göre daha yatkın olurlar. Kadınlarda daha fazla varis oluşmasına neden olan östrojen hormonudur. Bu hormonun etkisini progesteron hormonu önler. Ancak hormonlarda düzensizlik olduğunda, varisler etkili olmaya başlar. Ayakta uzun süre hareketsiz kalanlar, genetik şekilde ailesinde varis bulunanlar, fazla kilosu olanlar, kadınlar ve dolaşım bozukluğu sorunu olan kişiler riskli kabul edilir. Toplumun yaklaşık olarak % 20-40 lık bölümünü etkiler. Varisler insanların yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Bunlar gözle görülmeyen evrelerinde bile yakınmalara neden olabilir. İlerleyen aşamalarda bacaklarda iyileşmeyen yaralara kadar gidecek olan varisler, tedavi uygulanmadığında pıhtı oluşumuna sebep olabilir. Bu sorun 60 yaşın üzerinde olan hastalarda daha etkili olur. Bu sebeplerle varisler ihmal edilmeden, erken dönemde teşhis edilerek tedavi edilmelidir.

Varis türleri nelerdir?

Bacaklarda damarların içinde bulunan kapakçıklardaki hasara ve aşağı yöndeki basınç artışıyla (venöz yetmezlik) bağlantılı olarak değişik büyüklüğe sahip varisler meydana gelebilir. Bu varisleri genel olarak 3 farklı türde inceleyebiliriz.

  • Büyük varisler: Ciltte gözle görülecek bir şekilde çıkıntı yapan ve çapları 4-15 mm arasında değişen varislerdir.
  • Orta boy varisler: Bu türdeki varisler ciltte hafif derecede çıkıntı yapar. Varisler yeşil renkte olur ve çapları 2-4 mm arasında değişir.
  • Kılcal varisler: Bu türdeki varisler ciltten çıkıntı yapmaz ve genellikle dışarıdan bakıldığında fark edilmez. Bu varislerin çapları 1-2 mm den daha küçük, kırmızı ve mor renkte olurlar.

Varis oluşumlarında ne yapılmalıdır?

Bacaklarında varis oluşumları olduğunu fark eden kişiler, doktora giderek varislerin derecesini ve en uygun tedavi şeklinin belirlenmesi için doppler incelemesi yaptırmalıdır. Bu tetkikleri yapan doktorun radyoloji uzmanı olması gerekir. Bu varislerin tanısında ve tedavinin başarılı olmasında önemlidir. Hastaların bir kısmı çoğu yanlış tanıyla beraber hatalı tedavilerin uygulanması sonucunda varislerden kurtulamaz. Hastalığın teşhisi ve tedavisinin uygun bir şekilde yürütülebilmesi için en uygun doktor grupları girişimsel radyoloji uzmanlarıdır. Hastalar detaylı doppler incelemesinden sonra, kendileri için uygun olacak tedavi seçenekleriyle tedavi edilir. Hastalar için genellikle klasik tedavinin dışında, yeni geliştirilen ve oldukça başarılı tedavi yolları önerilir. Bunun nedeni klasik yöntemde hastalara genel anestezi verilmesi, % 5 oranında damarda pıhtı oluşmaya neden olması ve sinir zedelenmesi oluşabilmesi ve hastaların normal yaşantılarına dönüşünün daha zor olması gibi etkenlerin bulunmasıdır. Ayrıca hastaların çoğunda bu tedaviden sonra yeniden varisler meydana gelir. Günümüzde varis tedavisinde en fazla kullanılan tedavi seçeneği, damar içinden yapılan lazer tedavisi endovenöz lazer tedavisidir. Bu tedaviyle % 93-100 oranında başarı sağlanır. Tedavideki yan etkiler oldukça az ve daha kısa sürede tamamlanır. Lokal anesteziyle uygulanan tedavinin süresi 40 dakika kadar sürer. Doppler incelemesinden sonra hastalarda genellikle bu yöntem tercih edilir. Tedaviden sonra varislerin yeniden tekrarlama olasılığı daha düşüktür.