Yatırımcılar, altın ile yaşadıkları gönül ilişkisini 2013 ile 2015 yılları arasında bitirme noktasına getirmişti. Amerika Merkez Bankası'nın (niceliksel gevşeme programı kapsamında gerçekleştirdiği) para basma işlemine son vereceği ve faizleri artıracağı beklentilerini fiyatlara yansıtmaya başlayan piyasa Aralık ayında Fed'in faiz oranlarını artırma kararı alması öncesinde 1046.33 USD/ons seviyesine temas etmişti.

O tarihten bu zamana kadar geçen süre incelendiğinde altın fiyatlarının belirgin bir tırmanış yaşadığı gözlenmekte. Seneye 1062 USD/ons seviyesinden başlayan altın bugün 1255 USD değerinden işlem görüyor. Bu yükseliş, altın mı yoksa Amerikan doları mı sorusuna kafa yoranlara ön bir fikir sağlayabilir. Peki altının performansı bundan sonra da Amerikan dolarını gölgede bırakacak mı?

Bu soruya yanıt aramadan önce, bu piyasanın denkleminde etkili aktörlerin net bir şekilde anlaşılması gerekli. Altın da yatırım araçlarının büyük bir bölümü gibi spekülatif bir varlıktır; sürekli değer kazanması gibi bir durum söz konusu değildir. Enflasyona karşı korunma ihtiyacı, piyasalardaki korku faktöründen kaynaklanan güvenli liman arayışı, büyük borsaların etkisinde olduğu akım, Amerikan dolarının gücü ve fiziksel talep (perakendeden ziyade merkez bankalarının alımları) bu değerli madenin hareketine şekil veren ana etkenlerdir. Yine de bu noktada unutulmaması gereken şey bu faktörlerin piyasaya etkisinin zaman içerisinde değişkenlik sergilediğidir.

Örneğin, Avrupa ve Japonya gibi (buna bir süreliğine ABD de büyük oranda dahildi) önemli ekonomilerin deflasyon tehdidi ile mücadele ettiği (varil fiyatı 100 dolardan 40 dolara inen petrolün teşkil ettiği baskının da hissedildiği) bir dönemde enflasyonun baş rolde olması beklenemez. Benzer bir şekilde, borsaların güçlü bir yükseliş akımında oldu zamanlarda bu piyasalara büyük para girişleri olacağından altının cazibesi azalır. Jeopolitik karmaşalar ise ancak kısa ömürlü fiyat artışları tetikler, genel akımı değiştirecek bir etkiye sahip olmadıkları Rusya-Ukrayna krizi veya Paris'teki bombalı saldırı gibi vakalarla da sabittir.

Bugün için denklemin merkezinde Amerika Merkez Bankası'nın para politikaları ve bunun Amerikan doları üzerinde meydana getirdiği etki yer alıyor. İkinci önemli konu ise hisse senetleri piyasalarının (ABD ve Japonya başta olmak üzere) geleceği. Bu sebepten ötürü, geçen hafta açıklanan Federal Açık Piyasa Komitesi'nin en son toplantısına ait tutanaklar bir hayli ilgi çekti.

Piyasalar artık merkez bankasının bu yıl içerisinde en fazla (%0.25'lik kademeler halinde) iki kez faiz artırımına gideceğine inanıyor. İlk artırımın Haziran ayında, ikinci artırımın ise Aralık ayında geleceği beklentisi altın üzerindeki baskıyı azaltıyor ve piyasayı yukarı çekiyor. Son iki yılın büyük bölümünü değer kazanarak geçiren Amerikan dolarının verdiği geçici tepki (değer kaybı) sona erene dek altın fiyatları orta vade yukarı yönünü koruyacak. Bu da altın piyasasının 2016 yılında cazibesini koruyacağı düşüncesini destekliyor.