Annelerin çoğu çocuklarının günlük su gereksinimleri konusunda aşırı bir titizlik gösterirler. Çocuğun bir gün boyunca ne kadar sıvı alması gerektiğini öğrenmiş, bu sağla-namazsa ortaya çıkabilecek sakıncalar konusunda bilgi edinmişlerdir. Bu yüzden düşündükleri kadar suyu onlara içirmeye adeta kendilerini sorumlu hissederler ve bu miktar suyu içirmek için ne gerekiyorsa onu yapmaya çalışırlar. Özellikle bebeklik döneminde buna daha çok rastlanır.

Bebek verilen suyu kaşıkla ya da bardakla içmiyorsa su biberona veya suluklara konularak içirilir. Bu yolla verilebilen su yine de yeterli bulunmuyorsa, suya şeker konup tatlandırılarak bebek su içmeye özendirilir. Annelerin çoğu da, hem bol bol vitamin hem de yeteri kadar sıvı alması için çocuklarına biberonlar dolusu meyve suyu içirmeyi adet haline getirmişlerdir. Böylece hem onlara gereğinden fazla sıvı yükler, hem de neden bu kadar terlediklerini merak etmekten kendilerini alamazlar.

Bu konu üzerinde daha Önce de durulmuştu. Vücudun günlük sıvı ihtiyacı elbette en uygun şekilde karşılanmalıdır. Bir çocuğun vücut ağırlığı ve vücut yüzeyine göre günde ne kadar sıvı ihtiyacı olduğu kolayca hesaplanabilir. Ancak bu yolla hesaplanan sıvının kapsamında, anneden emilen sütün, mamaların, meyvelerin ve tüm yiyeceklerin içerdiği sıvı miktarının da dahil olduğu hiç bir zaman göz ardı edilmemelidir. Genellikle bu ayrıntı unutulur. Çeşitli yollarla kendisine yetecek kadar sıvı verilmiş olsa bile bu dikkate alınmayarak, kuramsal olarak hesaplandığı kadar sıvının su şeklinde ayrıca çocuğa içirilmesine çalışılır.

Şüphesiz, bebek veya çocuk, kendi sıvı gereksinimini en doğru olarak yine kendisi belirler. Besinlerle aldığı sıvı yeterli ise ek olarak verilecek suyu zaten içmek istemez. Ancak yetersiz sıvı almışsa veya sıvı gereksinimini artıracak özel koşullar söz konusu ise, bebek annesinden su isteyeme de kendisine kaşık veya bardakla verilen suyu ihtiyacı kadar içer.

Burada çok önemli bir ayrıntıyı özellikle vurgulamak gerekir. Bilindiği gibi bebekliğin ilk aylarında otomatik emme refleksi söz konusudur. Bu yüzden bu aylarda gerçek sıvı ihtiyacı başka şekilde karşılanmış ofsa bile bebek biberonla verilen suyu sırf bu refleks nedeniyle içer ve gerçek ihtiyacının çok üstündeki miktarlarda sıvı alabilir. Hatta bu davranış, otomatik emme refleksinin artık bulunmadığı ileri çocukluk yaşlarında bile bir alışkanlık olarak devam edebilir.

Gerçek bir sıvı gereksiniminin karşılanmasından çok, bir alışkanlık bir oyun veya davranış olarak sürüp gidebilir. Hele de suyun şekerlendirilerek biberonla verilmesi ya da yine biberonlar dolusu meyve suları içirilmesi, bebeğin sıvı gereksiniminden çok onun bu yolla sıvı almaya özendirilmiş olmasından kaynaklanır. Bir yandan günlük besinleri ile zaten kendisine yeteri kadar sıvı verilmiş olan bir çocuk, bir yandan da bu tür özendirmeler ile gereğinden fazla sıvı ile yüklenince, bu fazla sıvının vücuttan çıkarılması gerekir.

Fazla sıvının vücuttan atılmasının doğal yollarından biri idrar akımının artırılması, diğeri de aşırı terlemedir. Böyle durumlarda, aşırı terleme veya idrarla, fazla sıvının vücuttan atılması bu defa da gerçekten vücudun su gereksiniminin yeniden artmasına neden olur. Çocuk haklı olarak yeniden daha fazla su ve içmek ister. Böylece durup dururken vücudun normal gereksiniminin çok üstünde bir sıvı yüklenmesi veya bir sıvı dönüşümü yaratılmış olur. Çocuk çok su içer, çok idrar yapar çok terler. Bu aşamaların her biri sebep ve sonuç olarak birbirini etkiler ve bu böylece sürüp gider. Hatta bazen bu durum su metabolizması ile ilgili bazı hastalık ihtimallerini bile gündeme getirir ve bir takım incelemeler yapılmasını gerektirebilir.

Böyle yapay olarak yaratılmış aşırı bir su içme-aşırı terleme döngüsüne meydan vermemek için bebeklere ve çocuklara suyun biberon aracılığı ile değil kaşıkla veya bardakla verilmesi gerekir. Böyle yapılırsa biberonun özendirici etkisi olmaksızın çocuğun gerçek su gereksinimi kendi doğal içgüdüsü ile belirlenmiş ve gereksiz yere sıvı yüklenmesine fırsat verilmemiş olur. Gereksiz sıvı yüklemesi olmayınca buna bağlı aşırı terleme de artık söz konusu olmaz.

Bu husus sadece içilen su ile de sınırlı değildir. Gereğinden fazla miktarlarda verilen meyva suları fazla sulandırılarak hazırlanan mamalar ve diğer besin maddeleri, aşırı miktarlarda içirilen çay ıhlamur süt ve diğer çeşitli içecekler için de bu sakıncaların söz konusu olacağı unutulmamalıdır.