Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Somalı ve Ermenekli madencilerin direnişlerinin zaferle sonuçlanmasını hatırlatan Baş, “Tarihimizin en büyük madenci cinayetlerinin kurbanı olmaları yetmedi. İktidar mensuplarının tekmelerine maruz kalmaları yetmedi. Mücadeleleri sırasında gaz yediler, cop yediler… Engellenmeye çalışıldılar. Ama onlar yılmadı, direndi. Bağımsız Maden İş Sendikası’nın da öncülüğünde verilen mücadele, sergilenen direniş nihayet bir sonuca varıyor” dedi.

‘PANDEMİ DEĞİL, DÜZEN YOK EDİYOR’

Baş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Pandemi sürecinin ardından gelen plansız, desteksiz kapatmalar, tarım emekçilerinin dertlerine dert kattı. Restoranların kapanmış olması gibi pek çok nedenden ötürü soğan, patates üreticilerinin ürünleri ellerinde çürüyor. Bize ulaşan kardeşlerimiz diyor ki; 1 TL’ye üretebildiğimiz patatesi 60-70 kuruşa ancak satabiliyoruz. Soğan üreticisinin elindeki ürünlerin yüzde 20’si çürümüş durumda. Ve yetmiyor, Ziraat Mühendisleri Odası’nın verilerine göre kimyasal gübre fiyatları da yüzde 80 oranında artmış!

‘BU DÜZEN BİZİ YOK EDİYOR’

Kredi borcunu ödeyemeyen çiftçinin, köylünün, tarım emekçisinin tarlasını, traktörünü haczeden Ziraat Bankası’ndaki durumu da Sayıştay raporlarında gördük. Bir kamu kuruluşu olan Ziraat Bankası’nın 9 yönetim kurulu üyesi ve iki denetim kurulu üyesi için yapın yıllık harcamanın 5,5 milyon TL’ye ulaşmış. Pandemi filan değil, işte bu düzen bizi yok ediyor, öldürüyor!”

SELEFİ ÖRGÜTLENMELER

Türkiye’de eğitimin geldiği son noktaya ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Baş, “Tableti, bilgisayarı veya internet erişimi olmadığı için eğitim alamamaları onların suçu değil. Onların velilerinin suçu değil. Öğretmenlerinin suçu değil.  Türkiye’deki eğitimin, Diyanet’le, çeşitli vakıf ve dernek görünümündeki tarikatlarla nasıl gerici bir hale getirildiğini biliyoruz. Ama bu bağnazlık, yobazlık kendi topraklarımızla da sınırlı değil. TRT Arapçanın paylaştığı bu görüntüler, Saray Rejiminin nasıl bir yobazlık ihraç ettiğini de gözler önüne seriyor. Diyanet Vakfı’nın sponsorluğunda Suriye’nin Azez kentinde yapılan hafızlık eğitimleri sonucunda çocuklara sertifikaları verilmiş. O çocuklar, kız erkek diye ayrılmış. Kız çocukların tamamının yüzleri dâhil her tarafı kapalı. İşte Selefi örgütlenmeler, işte IŞİD’ler, EL Kaideler buralardan türüyor. İşte Diyanet ve Saray Rejiminin misyonlarından biri de bu. Tüm din istismarcısı, yobaz vakıf ve dernekler derhal çocuklarımızdan elini çekmelidir” ifadelerini kullandı. 

‘TÜRKİYE GEZİ RUHUYLA YENİDEN KURULACAK’

Baş, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının AKP hükümeti tarafından “bağlayıcı değildir” denilerek uygulanmadığını hatırlattı.

Gezi Direnişi davasında yargılananlar hakkında verilen beraat kararlarının bozulmasına işaret eden Baş, şunları söyledi:

“Açık, tartışmasız Anayasa hükmüne rağmen AHİM kararlarının uygulanmaması, en yetkili ağızlardan bağlayıcı olmadığı gibi saçma sapan iddiaların dile getirilmesi, yerel mahkemelerin AYM kararlarını tanımaması ve hukuk kurumlarının bir bütün olarak siyasi iktidarın enstüramanı haline gelmesi son derece tehlikeli bir hal almış durumda. Son olarak bir gün bile Yargıtay’da görev yapmamış bir kişinin Yargıtay üyesi olarak sözde seçimlere katılması ve ardından Yargıtay üyeleri arasından seçilen AYM üyesi olarak atanması başlı başına bir skandaldır! Hukuk düzenin tepesi böyle dizayn edilince de olmaz denilen her şey olabiliyor. Geçen hafta İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3'üncü Ceza Dairesi’nin açıklanan kararı, Gezi Parkı davasında yargılanan tüm arkadaşlarımız için daha önce verilmiş beraat kararının bozulduğunu öğrenmiş olduk.

Şimdi yandaş medyada çıkan haberlerden anlıyoruz ki, istinafın beraati bozması yetmeyecek, davanın da genişlemesi yönünde çaba harcayacaklar. Buradan bir kez daha söylüyorum.  Gezi biziz, Gezi Türkiye’dir. Gezi, bu topraklarda sergilenmiş en büyük, en haklı direnişlerden biridir. Siz gideceksiniz, Türkiye Gezi ruhuyla yeniden kurulacak. Türkiye Cumhuriyeti’nin bugünkü hükümetini elbette yıkacağız.”

KADIN CİNAYETLERİ

Türkiye’de kadınların her türlü şiddet ve zorbalığa maruz bırakıldığını söyleyen Baş, kadın cinayetlerinin cinskırımı boyuta ulaştığını belirtti.

Baş, “Bu ülkede yaşayan tüm insanların eşit yurttaş olarak hayatlarını, can güvenliğini sağlamak çatısı altında bulunduğumuz meclisin asli görevidir. Kadın örgütlerinin oluşturduğu EŞİK-Eşitlik için Kadın platformunun öncülüğünde birçok aydın ve sanatçı günlerdir kadın cinayetlerinin artarak bir cinskırım boyutuna ulaştığını ve meclisin bu konuda özel oturum ile toplanması çağrısı yapmaktadır. Bu çağrıya kulak tıkamak, görmezden gelmek kadın cinayetlerinin, kadına yönelik şiddetin artarak devam etmesini umursamamaktır. Bu ülkede yaşayan tüm insanların eşit yurttaş olarak hayatlarını, can güvenliğini sağlamak çatısı altında bulunduğumuz meclisin asli görevidir. TİP olarak da bunu hem talep etmek hem de süreç içerisinde yer almak görevimizdir” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Mezopotamya Ajansı