“Akbank, Garanti, Finansbank, Vodafone ve kahveye doymayan kampüsümüzde İlly, Robert's Coffee,  Dunkin' Donuts ve son olarak da Starbucks. Okulun küresel şirketlere açılmasıyla birlikte kampüs  çokuluslu firmaların ticari faaliyetlerini yürütebildiği bir pazar haline geldi.  Okulumuzda ders veren CEO'lardan tutun, şirketine tazecik eleman seçen patronlara kadar herkese yer var, bir bize yer kalmadı. Ne ucuz yemek, ne muhabbet edilebilecek bir alan, ne de siz ne istiyorsunuz diye soran var.”

 

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin bu cümlelerle çağrı yaptığı Starbucks işgal eylemi 17. gününde.

 

“Boğaziçi İşgal Bölgesi” tabelasının karşıladığı Çarşı Kantin, öğrencilerle dolu.

 

Sol taraftaki mutfakta yemek yapılırken yerlere halı atılmış Starbucks’ta öğrencilerin bazıları kitap okuyor, bazıları sohbet ediyor, bazıları da bilgisayarlarını açmış, çalışıyor.

 

Boğaziçi işgaline New York İşgalcilerinden destek mektubu geldi…

 

İşte o mesaj:

 

NEW YORK İŞGALCİLERİNDEN DESTEK MEKTUBU!

 

New York’tan İstanbul’a, 6 Aralık’ta kendilerine ait olanı geri alan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine selamlarımızı ve dayanışma duygularımızı gönderiyoruz.

 

Ucuz ve besleyici gıda sağlamak o kadar da zor bir iş değildir. Ancak öğrenciler gıda istediklerinde, üniversite onlara Starbucks verdi. Net olalım: küresel kapitalizmin zora dayalı buyruklarını aç öğrencilere dayatmak bir şiddet eylemidir. Ancak, bu kez, öğrenciler bunlara tahammül etmedi. Yönetim vurduğunda, öğrenciler de vurdu.

 

Kampustan kampusa, kentten kente, mücadele ediyoruz. En başta mücadelelerimiz kendi yerel alanlarından yükseliyor, insanlığın ihtiyaçlarına sağır kapitalist sınıfın yağmalama ve tacizlerine karşı tepkilerden yükseliyor. Onların zehirli, tek kullanımlık kahve bardaklarını reddettiğimiz zaman yaşamaya başlıyoruz. Bu reddetme sürecinde, mevcut sistemin aşağılayıcı kamçılarından uzakta yaşamaya, kendi yemeklerini birlikte yapmaya, birlikte yemek yemeye karar veren başkalarından öğreniyoruz. Ve böylece yavaş yavaş perde aralanıyor ve gerçek düşman ortaya çıkıyor. Gıdanın metalaştırılmasını kabul etmiyoruz artık. Artık yaşamlarımızın metalaştırılmasını reddediyoruz. Herhangi bir eğitim, politika ve ekonomik elitinden gelen “Bu gıda yeterince iyidir” ya da “bu yaşam biçimi yeterlidir” gibi biyopolitik müdahaleleri kabul etmiyoruz.

 

Sizin mücadeleniz bizim mücadelemizdir. Bu mücadelenin bize öğrettikleri garantilemektedir ki, bir gün, biz de orada sizinle olacağız; parasız ve bol yemeğimizi hep beraber paylaşacağız. Bu dayanışma mesajını böyle okuyun.

 

Dayanışmayla,

 

Gezici İşgal Komitesi (New York City)

http://starbuckssenligi.blogspot.com/