Eğitim Sen’in yayınladığı ara dönem raporuna göre 9 yıllık AK Parti hükümeti dönemi boyunca eğitimde ticarileşme ve eğitimi dinselleştirilme uygulamaları geçtiğimiz yarıyılda daha da yoğunlaştı.
Eğitim Sen’in 2011-2012 eğitim yılının birinci dönemi için hazırladığı rapora göre eğitimin ticarileşmesi ve eğitimi dinselleştirme uygulamaları birbirine paralel olarak hayata geçirildi. Okullar kâr-zarar hesabıyla birer şirket gibi işletilerek müfredatta ırkçı, gerici ve cins ayrımcı ögeler artarak pek çok derste dini referanslarda artış oldu.
Rapora göre daha önce, Harun Yahya’nın evrim teorisine karşı çıkardığı ve hiçbir bilimsel değeri olmayan “Yaradılış Atlası” adlı kitabı Türkiye’deki bütün Biyoloji ve Felsefe öğretmenlerinin adına okullara gönderilmesi üzerine, öğretmenlerin adlarının söz konusu kişilerin eline nasıl geçtiği Milli Eğitim Bakanlığınca açıklanamazken, çeşitli illerdeki okullarda öğrenciler dönem dönem dini içerikli kitaplarıyla tanınan yazarların katılımıyla düzenlenen toplantılara ve bu yazarların kitaplarını alıp okumaya özendirildi.

100 Temel Esere Dini Uyarlama

Müfredatta önerilen 100 temel eserde yapılan çeşitli kısaltma ve düzeltmelerde İslami söylemlere yer verildi.
Listede dilinde en çok değişiklik yapılan kitap Pinokyo olurken benzer değişikliklerin Sefiller, Robinson Crusoe (Timaş), İnsan Ne ile Yaşar, Heidi (Nehir), Hikayeler-Cehov, Andersen Masalları, Mutlu Prens, Polyanna (Damla), Üç Silahşörler, La Fontaigne’den Seçmeler gibi kitaplarda da yapıldığı görüldü.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ilköğretim okulu öğrencilerine “umre ziyareti” yapılması ile ilgili yazısının Milli Eğitim Bakanlığı tarafından “acele ve günlü” olarak 81 ildeki bütün okullara gönderilmesi ve okullardan öğrencilerin listesinin istenmesinin eğitimin dinselleştirilmesi uygulamalarında geldiği noktaya örnek olarak gösterilen raporda, AİHM ve yüksek yargı kararlarına rağmen “zorunlu din dersi uygulaması” sürdürülürken Milli Eğitim Bakanlığı’nın din dersi verilen alanları artırmaya çalıştığına dikkat çekiliyor.

Fatih Projesinde Paralar Nereye Akıyor
Raporda dikkat çekilen bir başka konu da Milli Eğitim Bakanlığının, Fatih Projesi (Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi Geliştirme) kapsamında yaklaşık 12 bin tablet bilgisayar dağıtılacağına ve okulların 1496 akıllı tahtayla donatılacağına ilişkin açıklaması oldu. Proje kapsamında Ulaştırma Bakanlığı ve Vestel Elektronik iştiraki Vestel Dijital Üretim arasında akıllı tahtalar için 339.6 milyon liralık bir sözleşmenin imzalandığı ve eğitim hizmetinin giderek derinleşen sorunlarının üstü süslü söylemlerle kapatılmaya çalışıldığı belirtiliyor.
Yıllardır işaret edilen ve çözümü noktasında da çeşitli önerilerde bulunulan kronik eğitim sorunlarını görmeyen MEB’in öncelikli olarak Fatih Projesi’ne eğilmesinin manidar olduğu belirtilerek, bahsedilen sorunlara ilişkin bütçenin kısıtlılığını söyleyenlerin milyonlarca ihaleler gerçekleştirdiği belirtiliyor.

Anadilde Eğitim Sorunu Artarak Büyüyor
Raporda ayrıca anadilde eğitim sorunun çözülememesinden kaynaklı sorunların gittikçe büyüdüğüne dikkat çekiliyor. Buna göre; anadilinde eğitimin, çocukların zihinsel gelişimlerinin, öğrenme yeteneklerinin ve sağlıklı bir kimlik edinmelerinin olmazsa olmaz koşullarından olduğu ve ilköğretim çağına kadar kendi anadili ile dünyayı ve çevresini tanıyan çocuğun, herhangi bir geçiş süreci yaşamaksızın yabancısı olduğu bir dil ile eğitime başlamasının, pedagojik açıdan kabul edilmez bir durum olduğu belirtiliyor. Anadilinde eğitim hakkının, BM sözleşmeleri dâhil birçok uluslararası düzenleme ile güvence altına alınmış temel bir insan hakkı olduğu vurgulanan raporda, Birleşmiş Milletler’in sözleşmelerinin anadilinde eğitim ile ilgili maddelerine konulan bütün çekinceler kaldırılması; eğitim biliminin temel ilkelerinden birisi olan anadilinde eğitim hakkının tanınması gerektiğine işaret ediliyor.

Okul Polisliği Uygulaması
Okullarda şiddetin önüne geçilmesi ve güvenliğin sağlanması gerekçesiyle “okul polisliği” uygulaması çerçevesinde her okula bir polis yerleştirilmesini, okulda şiddeti bir dizi ekonomik ve sosyo-kültürel önlemle üstüne gidilebilecek bir olgu olarak görmekten uzak olduğu ifade edilen rapora göre; bu sorunun sadece asayiş sorunu ya da adli bir sorun olarak gören çarpık zihniyetin sürdüğünü gösterdiği eleştiriliyor.

Mehmet Bilber